31 • 'Dokunmasın!'

Start from the beginning
                                    

"İ-ikincisi?" dedi Nick gözleri kısıp yavru köpek bakışlarıyla.

"İkincisi mezar yerini seçmek."

"İlk olan!" diye atıldı duraksamadan. "Bayılırım ruj sürmeye."

Biz kahkaha atarken Tuana'nın gözleri irileşti. "Bayağı yürekli çıktın."

"O yüreği az önce sayende yedim," dedi Nick.

"Ben inanmadım," dedi Burak.

"Ne yapalım?" diye sordu Azman. "Söyle kardeşim, bu şerefsize ne yapalım?"

Ekrandan bir gürültü daha yükseldi ve biz yine ayağa fırladık. Trabzonspor'un attığı golle birbirimize sarılmaya başladığımızda Azman kükredi. "Sallandıralım."

"Neresinden?" dedi Burak öfkeyle.

"İş yapan yerlerinden."

Nick adeta sararıp solarken Tuana hala onu kurtarmaya çalışıyordu. Dakikalar boyunca dil dökse de hiçbiri işe yaramadı. Tabii o sırada Azman yakasından tuttuğu Nick'i bir o yana bir bu yana sallamaya devam ediyordu. Nick şu an gözümde yayık makinesiydi. Ayran çoktan olmuştu da üzeri yağ bile bağlamıştı. Maçın bitmesine yalnızca bir dakika kala kurtuluş umudunun olmadığını anlayıp öyle bir laf etti ki artık ölümüne kesin gözüyle bakan biz yavaşça cenaze marşını mırıldanmaya başlamıştık.

"Tuana hani ağabeyin maç izlerken dünyadan soyutlanırdı? En fazla ikinci öpüşmemize kadarmış yakalanmamız."

O kadar sallamaya çocuğun beyni akmıştı tabii. Yoksa şu an söylediği şeylerin son sözleri olduğunun farkında bile değildi şüphesiz.

"Akın sakin ol!" diye baştan uyardı onu Burak ama Azman şu an gözlerinden ateş çıkarmaya çalışıyordu muhtemelen. Nick'in yakasını daha sıkı kavradı. Sonra onu çekip yüzüne eğildi. Öyle bir küfür etti ki Elif, Gül'ün kulaklarını hızla kapatmasaydı Gül o an baygınlık bile geçirebilirdi. Ev yine gol sesleriyle inlerken Azman'ın gözleri kısa bir an ekrana kaydı ve ağır ağır sol köşedeki skor kısmına gitti.

2 : GS | TS : 3

O olayı idrak ederken maçın bitiş düdüğü çaldı ve Azman Nick'in yakasını bıraktı. Aynı anda Nick'in suratına öyle bir yumruk indirdi ki Nick hızla televizyon ekranına çarpıp televizyonla beraber yere devrildi. "Bu da son gol," dedi Azman kükreyerek.

🍀🍀🍀

Gelecekteki kaynanam olanlardan bihaber dün geri dönmüştü. Azman'la beraber onu havaalanına götürmüştük hatta çünkü kadın beni gelini olarak çoktan kabullenmişti ve sabah sabah kapımda bitip benimde onlarla gelmemi istemişti. Yol boyunca da gelecekteki düğünümüzden bahsedip beni soğuk soğuk terletmiş ve yine oğluna bulaştığıma beni bin pişman etmişti. Kadın çocuklarımızın isimlerine kadar ilerliyordu ki Azman halimi görünce konuyu değiştirmek zorunda kalmıştı. Yoksa o an bayılmam an meselesiydi. Bir de Tuana vardı tabii. Kadına kızının yokluğuyla ilgili ayaküstü kırk yalan söylemiştik. Yok efendim, ödevi varmış da, üniversite üniversite dolaşıp onu yapmaya uğraşıyormuş da. Derslerine öylesine düşkünmüş ki annesini bile göndermeye vakit bulamamış da. Bu ve bunu gibi yalanlardan adeta bir plaza dikmiştik. Gerçek ise bambaşkaydı tabii.

Evden hızlı adımlarla çıkarken telefonu tuşlayıp kulağıma götürdüm. Üçüncü çalışta açıldı. "Yenge!" dedi burnunu çektiği açıkça belli olan görümce.

"Öldü mü?" dedim alnımı ovalayarak. "Okula gitmem gerek Tuana. Çabuk söyle öldü mü? Bak peşin peşin söyleyeyim öldüyse ben orada yoktum. Şahit falan tutmasınlar beni."

KÜFÜR YOK! Where stories live. Discover now