31 • 'Dokunmasın!'

Start from the beginning
                                    

Ya ben küfredince bu herifin takımı gol atıyordu da bu herif küfredince bizim takım ne diye inme inmiş gibi duruyordu? "Hay ben böyle işin içine sı-"

Ağzıma kapanan elle geri çekilmem bir oldu. "Senin yapacağın işin içine tüküreyim Esra!" diye tısladı kulağıma Elif. "Sıçtın, batırdın kızım."

Popom yumuşak koltuğa temas ettiğinde adeta tonluk değerli mücevher taşıyan ve gemisi Karadeniz'de buz dağına çarpıp sulara gömülen kaptan gibiydi ruh halim. Zaman ilerlerken Trabzonspor da benim ruh halime bürünmüş gibiydi. Ne bir atak vardı, ne de şu lanet olası topu ayaklarında tutabiliyorlardı. Maçı yorumlayan amca bile aynen şu yorumda bulunmuştu ve gözler anında bana dönmüştü.

"Trabzonspor taraftarları karşı takıma küfürler yağdırıyor ama bu spor camiasında pek tasrif etmediğimiz bir hareket değil şüphesiz. Değil mi Ercan?"

Ercan da sanki bana düşmandı. Sanki ben bu Ercan'ın hasmıydım. "Öyle evet. Biz her zaman dostluk kazansın diyenlerdeniz ama şu manzaraya bak Mustafa. Sanki Trabzonspor taraftarı küfür ettikçe Galatasaray gol yağdırıyor."

Gül dirseğiyle beni dürttü. "Senden bahsediyor küfürbaz hain."

"Dilim kopsaydı da demeseydim keşke."

"Senin o tatlı dilini yesinler sevgilim," dedi Azman sırıtarak. "Maçın son dakikalarında bana söylemek istediğin küfürler var mı?"

"Seni ağzına..." Son anda ellerimle dudaklarımı kapattım.

"Eee!" dedi sırıtarak.

Ellerimi çekip "Kurban olayım," dedim dişlerimin arasından.

"Ben de sana kurban olurum bebeğim."

Yok, ben bu herifi gebertecektim. Yok arkadaş! Ben ne içmiştim de bu herifle sevgili olmuştum ki? Hayır, benim aklımla zorum mu vardı anlamıyorum ki. O an idrak ettiğim bir gerçekle onu vuracağım yeri ve kurban edeceğim insanı bulmuştum. Tanrılar kurban istiyordu ve o kurban Tuana ve Nick'ten başkası değildi.

"Bu arada..." dedim. "Aranızda Tuana-Nick ikilisini gören oldu mu? Hani şunu belirtmeyi kendime borç bilirim ki ikisi şu an farklı bir maç sonucu için çalışıyor olabilir."

Azman'ın sırıtan ifadesi tuzla buz oldu o an. Başını hızla sağa sola çevirdiğinde Burak da aynı şeyi tekrarladı. Azman küfredip ayağa fırlarken ekrandan bir gürültü yükseldi. Bu kez ayağa fırlayan Gül ve Elif ikilisiyken ben de anında onlara eşlik ettim. "Gol be!" dedim bağırırken. Demek ki küfür ediyorken sinirlenmek şarttı. Totem diye buna derdim işte ben.

Azman anın şokuyla bir an duraksadı. "Lan!" diye gürledi o an. "Yedim seni Tuana!"

O odadan fırlarken Burak da padişahın peşinden ayrılmayan yeniçeri gibi onu takip etti. Yalnızca birkaç dakika sonra biri Tuana'nın boynunun arkasındaki kazaktan tutmuş, diğeri Nick'in kazağından kavramış bir şekilde içeri girdi.

"Söyle kardeşim!" dedi Azman tuttuğu Nick'in yakasından sallayarak. "Bu herifi nereye gömelim?"

"Ağabey!" diye yalvarırcasına atıldı Tuana. Nick'in ise beti benzi atmıştı adeta. "Ağabey ya! Valla kardeş kardeş takılıyorduk biz içeride."

"Şey..." dedi Elif. "Tuana bir şeyi belirtmem gerek ki kardeşinin dudağına ruj bulaşmış."

Tuana'nın gözleri irileşirken Azman öfkeyle kokulaşan gözleriyle eğilip Nick'in yüzüne baktı. "Şimdi..." dedi dişlerini sıkarak. "İki seçeneğin var ecnebi herif. İlki; küçüklükten beri annenin rujlarını sürdüğünü iddia edip kurtulmak. İkincisi..."

KÜFÜR YOK! Where stories live. Discover now