4.Bölüm-Çarpışma

678 39 5
                                    


Songül yurda gelmişti. Kızlara olayı anlattı kızlar başta panikleseler de sonradan gülmeye başlamışlardı. 

Akşam yemeği saati gelmişti. Kızlar teker teker yemekhaneye iniyordu.

Cemre'nin ağzından;

Oda da Meral, Ben ve Songül vardık. Kader ve Eylül yemekteydi. Serkan'ın verdiği fotoğrafa bakıyordum. Fotoğrafa daha doğrusu düşüncelere öyle dalmışım ki, Meral'in sesi ile irkildim.

Meral: Cemre, canısı sen gelmiyor musun yemeğe?

''Yok, ben aç değilim.''

Songül: Ne demek aç değilim? Ne yedin ki?

''Atıştırdım bir şeyler.''

Meral: Sen bilirsin. Hadi Songül.

Songül ben de bir şeyler sezmiş gibiydi. Elimde tuttuğum fotoğrafı görünce yanıma geldi.

Songül: O ne?

Panikle fotoğrafı saklamaya çalıştım.

''Bu mu? Şey ya... Hiç...''

Anlamsızca suratıma baktı. Ardından yanımdan gitti. Meral ile birlikte odadan çıktılar. Ben de buruk bir gülümseme ile fotoğrafı göğsüme bastırdım. Ağlamak istedim, ama mutluydum. Gülmek istedim ama mutsuzdum. Annem... Annem hep bana ''Hayatına doğru insanları sok. Sonra sen mutsuz olursun.'' Diye nasihat ederdi. Umursamazdım o zamanlar bu sözleri, çocuktum. Ama şimdi çok iyi anlıyorum ne demek istediğini...

Eylül'ün ağzından;

Yemekhaneden çıkınca odaya girdim. Oda da sadece Cemre vardı. Yatağının kenarına yapıştırdığı bir fotoğrafa bakıp gülümsüyordu. Yanına gittim. Yatağına oturdum.

''Cemre, ne yapıyorsun?''

Ben yatağına oturunca irkildi, yerinden sıçradı.

Cemre: Ay korktum Eylül ya.

Güldüm.

''O ne?'' 

Dedim, başımla işaret ederek. Hemen gözlerini kaçırdı.

Cemre: Fotoğraf işte...

Fotoğrafa yaklaşıp yakından baktım. Cemre'nin annesini ve Nazan Hanım'ı görebiliyordum. Çocuklarda tahminen Serkan, Defne ve Cemre idi.

''Güzel fotoğraf, nereden buldun?''

Kaçamak yanıtlar veriyordu.

Cemre: Şey... Serkan vermişti de...

''Serkan mı?''

Cemre: Evet. Onlarda fazladan varmış. Bende dursun diye verdi.

Fotoğrafı Serkan'ın vermesi nedense hoşuma gitmemişti. Galiba ilk defa tattığım duyguyu, kıskançlığı tadıyordum. En çok güvendiğim insanı, sevdiğimden kıskanıyordum.

''Hımm, iyiymiş.''

Dedim, yerimden doğrulurken. Konuyu değiştirdim.

''Yemeğe neden gelmedin?''

Cemre: Aç değildim. Hem de canım bir şey istemiyor.

''Aman, makarna vardı zaten. Bir şey kaçırmadın merak etme.''

Güldük.

.....

Sabah olmuştu. Kızlar tek tek okula geliyorlardı.

Eylül'ün ağzından;

Kader ve Meral ile kantinde oturmuş sohbet ediyorduk. Meral, öğretmeninin taklidini yaparak bizi güldürüyordu.

Kader: Ay Meral yeter. Hoca gelecek görecek şimdi.

Meral: Görmez o canısı merak etme.

''Kızlar, ben çay alıyorum. İster misiniz?''

Kader: Ben isterim.

''Tamam.''

Masadan kalktığım sırada Cemre geldi.

''Cemre, çay ister misin?''

Cemre: Olur. 

Üç tane çay almak üzere sıraya girdim. Önümde uzun, sarı saçlı bir çocuk duruyordu. Çayını alıp sıradan çıkarken arkasını döndü ve benimle çapıştı. Çayın bir kısmı parmağına döküldü. Ani bir hareketle parmağını tuttu.

''Pardon, çok pardon.''

Çay dökülen parmağına bakan gözlerini bana doğru çevirdi.

''Sorun değil.''

Çayın çok sıcak olduğu, elinde tuttuğu bardaktan buhar çıkması ile belli oluyordu. 

''Emin misin? Revire göster istersen.''

''Yok, gerek yok. Ufak bir yer zaten.''

Gülümsedi ve gitti. Ben de içim ne kadar rahat olmasa da, gitmesine izin verdim. Sıraya tekrar girip çayları aldım. Kızların yanına gittim. Serkan'da gelmişti.

Serkan: Bana çay yok mu?

''Var tabii. Hemen alıp geleyim.''

Serkan sandalyeden kalktı.

Serkan: Yok canım, sen otur ben alırım.

Çay almak için masadan kalktı. Meral hemen yanıma yaklaştı.

Meral: Tüm sorunları düzelttiniz değil mi?

''Evet Meral!''

Meral iğneleyici bakışlarla doğruldu. O sırada çayını alan Serkan masaya geldi.

Ali'nin ağzından;

Yanan parmağımın acısı ile revire nasıl girdim, ardından nasıl çıktım gerçekten hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey o kızın yüzü. Tekrar sınıfa giderken, sınıfımızdan Begüm durdurdu.

Begüm: Ali, iyi misin? Bir şey mi oldu? Parmağını sarmışlar.

Kaçamak yanıtlarla cevap verip yanından ayrılmak istiyordum.

''Önemli bir şey yok. Çay döküldü. İyiyim.''

Begüm: Nasıl döküldü? Çok mu sıcaktı?

''Hayır Begüm. Neyse ben sınıfa gidiyorum.''

Begüm: Tamam.

Oradan uzaklaşırken arkamdan seslendi.

Begüm: İhmal etme sakın.

Arkamı dönüp gülümsedim ve sınıfa gittim.

KALBİNE TUTSAK 💔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin