ALINTI

9.5K 590 20
                                    


İSKOÇ ONURU

Genç kız elindeki tahta kılıcı kaldırdı. Alayla gülümsedikten sonra durduğu son basamaktan başını uzatıp koridoru inceledi. Evet, görmek istediği kalabalık seyirci topluluğu yerindeydi.

"Hücum!"diyerek basamaktan atladı ve bir mızrak gibi tuttuğu kılıcını ileriye doğru uzatarak koşmaya başladı. Annesi de dahil koridordaki bütün çalışanlar korkuyla sırtlarını duvara yasladılar.

Zavallı annesi kızının bu haline hala alışamamış gibi gözleri yaşlarla dolarken, dudağında dua ettiğini belirten kıpırdanmalarla onu izliyordu.

Kalenin koridorlarını koşarak geçti. Siyah kıvırcık ve kabararak, neredeyse kafasını üç kat büyükmüş gibi gösteren saçları başının çevresinde uçuşuyordu.

Yanından geçtiği annesi "Tatlım yüzüne ne yaptın öyle?" diye haykırdı.

Kılıcı tutan eli havada kalırken, kömürle boyadığı yüzünü ona döndü. "Anneciğim."

Kadın sırtı hala duvarda, kızının siyaha boyadığı yüzünde birer zümrüt parçası gibi parlayan gözlerine baktı. "Neden yüzünü boyadın?"

"Savaş boyası..."

Kadın dehşetle "Savaş boyası mı?"diye soludu.

Başını sallarken saçları havada sanki başka bir dünyadan gelmiş gibi hareket etti. "Kızılderililerin savaş esnasında yüzlerini boyadığını öğrendim. Bir de William Wallace'da savaşa giderken yüzünü boyamıştı"

"Ki...kimden öğrendin?"

"Bu bir sır!"dedi genç kız. Sonra elindeki tahta kılıçla koşmasına kaldığı yerden devam etti. Glynnes, savaş naraları atarak dış kapıdan çıkan kızının arkasından öylece bakakaldı.

Elini göğsünde kavuşturup başını eğdi. "Yüce tanrım bize merhamet et. Ruhlarımızı koru."diye mırıldandı hıçkırarak.

İSKOÇ ONURU( KİTAP OLDU) Where stories live. Discover now