Omuz silkti ama onun da yüzü düşmüştü.

"Birden o çıktı işte Alina! Takılmak istemiştim sana ama abarttın."

Ardından hışımla salona girdi.

"Hadi Ufuk, biz eve geçiyoruz."
"Ama biz daha çalışıyo-..."
"Hadi dedim!"

Sinirle iki dakika içerisinde eşyalarını ve Ufuk'u da alıp gidiverdi. Bense mutfağın önünde kalakaldım.
Sinirlenmesi gereken benim!
Ama üste çıkan o!
Hayır neye bu kadar kızdı şimdi?
Şaka yapmak istemiş tamam ama...
Düşüncelerimi Helin'in sesi böldü.

"Bir sorun mu var Alina?"

Kafamı evet anlamında salladım.

"Ezra'yla tartıştınız mı ne oldu?"
"Bana Hazal dedi. Sonra şaka yaptığını, dinleyip dinlemediğimi kontrol etmek istediğini söyledi."
"Ee? Niye bu kadar sinirli peki?"
"Bi bilsem. Bir şey de demedim ki Helin ya! Niye Hazal diye sordum sadece. İnsanın aklına birden gelen isimler daha basit olmaz mı?"
"O gelmiştir birden. Belki sevdiği bir isimdir."
"Ben de öyle düşünüyordum ama aşırı tepki verdi. Sanki ben ne yaptım ona!"
"Sakin canım. Sen sıkma canını" diyip bana sarıldı Helin.
Ben de ona sarılıp kollarımı boynuna doladım.

Günün geri kalanını kâh ders çalışıp kâh televizyon izleyerek geçirmiştik. Yavaş yavaş yatmaya hazırlanıyorduk ki telefonum çaldı. Arayan numarayı tanımıyordum.

"Alo?"
"Alina benim Ufuk."

Telefonu kulağımdan çekip meraklı gözlerle bana bakan Helin'e doğru "Ufuk'muş." diye fısıldadım.

"Efendim Ufuk?"
"Ya Alina, Ezra az önce uyudu da... Sen canını sıkma demek için aramıştım ben. Eve gelince pişman oldu. Birden parladım dedi. Kendisi de farkında yani hatasının."
"Hatasının farkında olsaydı arayan o olurdu Ufuk."
"O da doğru ama senin de biraz yumuşamanı beklemek istedi. Yarın okulda konuşursunuz artık. Senin de yüzün kötüydü de ben o yüzden bir arayayım dedim."

İşte birilerinin aksine beni düşünen biri var. Üç gündür tanıdığım ama gerçek arkadaşım diyebileceğim bir insan Ufuk.

"Çok sağ ol Ufuk. Keşke birileri de senin kadar ince düşünüp beni kırmasaydı."
"Sıkma canını. Her ilişkide olur böyle küçük tartışmalar. Halledersiniz yarın."
"İnşallah. Neyse hadi iyi geceler. Helin'in selamı var bu arada."

Helin bana ölümcül bakışlar fırlattı.

"Aa? Sen de ona selam söyle o zaman. İyi geceler."

Telefonu kapatmamla Helin'in üstüme atlaması bir oldu.

"Ya! Ne diye selamı var Helin'in falan diyorsun?"
"Aman sanki ne dedim! Senin yanımda olduğunu biliyordu, ayıp olmasın diye söyledim öyle."

Helin inanmayan bakışlar fırlattı ama umrumda olmadı.

Tabi ki ayıp olur diye söylemedim. Aranızı yapmaya çalışıyorum şurda.

"Hadi artık uyuyalım Helin."
"Tamam. Hemen kaç zaten."
"Valla kaçmaktan değil. Uykudan göz kapaklarım ağırlaştı."

Helin gülerek kafa salladı. O pijamalarını giyerken ben banyoya lenslerimi çıkarmaya gitmiştim.
İkimiz de tamamen hazır olduğumuzda yattık.

Sabah telefonumun alarmı çalmaya başladığında söylenerek kalktım. Ben bu şarkıyı eskiden seviyordum yan alarm sesim olduğundan beri nefret ediyorum şarkıdan.

Üstümü giyip lenslerimi taktım. Saçlarımla olan savaşıma başlamadan önce Helin'i uyandırdım. O hazırlanırken saçlarımı islatip yatıştırmaya çalıştım.
Kıvırcık saçın mı var derdin var arkadaş.

Kapı çaldığında elimde tarakla kapıyı açmaya gittim.
Muhtemelen Ezra geldi. Önce özür dileyecek ben de önemli olmadığını söyleyip boynuna atlayacağım. Sonra Helin'i de alıp okula gideceğiz.
Evet evet aynen böyle olacak.

Kapıyı açtığımda şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzereydim. Karşımdaki kızda da aynı ifade vardı.
Aynı olan sadece ifademiz de değildi. Saçımızın rengi, şekli; göz rengimiz... Sadece o benden birkaç santim uzundu hepsi bu.
İnsanlar gerçekten çift yaratılmışsa az önce çiftim kapıyı çaldı.

Helin kimmiş diye arkamdan geldiğinde o da şoka girmişti.

Karşımda benden bir tane daha var!

-

Özür dilerim millet :/
Bu kadar bekletmek istememiştim ama yazamadım bir türlü. Kelimeler oturmadı yerli yerine.
Umarım bunu sevmişsinizdir :)
Anlayışınız için sonsuz teşekkürler :*

Yeni ÇocukWhere stories live. Discover now