Bebekten vazgeçmeli ve hiç aramaya kalkmamalıydı Gülriz. Tonyalı Reşit ve Sümer ablası da yanındaydı. "Hadi." dediler ona. "Bu en doğrusu."

İmza atamıyordu Gülriz. Parmak bastı önüne konan kağıtlara. Devlete devretti 3 günlük bebeğinin tüm haklarını.

"En azından isim versem." dedi tam kapıdan çıkmak üzerelerken.Kadın olanı döndü içlerinden. Sesinde anlayış vardı. Ayırt edebiliyordu genç kadın. "Versen bile güvenlik gereği değişecek adı. Yeni kimliği olacak oğlunun." dedi.

"En azından isim versem." dedi yine.

"En doğrusu bu." diye tekrarladı .Bebeği kucağında sımsıkı tutuyordu. Kapının önünde onu bekleyen siyah bir araba vardı ve sabırsızdı kadın.

Gülriz'in sesi değişti konuşurken. İlk damla gözlerinden süzülürken oğlunun adını fısıldadı kadına.

Kadın onu duymuştu ama "Üzgünüm." dedi başını sallayarak. "En doğrusu bu."

Bir daha bebeğinden haber alamamıştı Gülriz. Almak için de uğraşmamıştı aslında. Nereye gideceğini kime soracağını bilmiyordu ya; bilse bile ona kimse bir şey anlatmazdı.

Aptal değildi, sadece savaşmadan vazgeçenlerdendi. Yine de oğluna dilediği ismi vermeyi başarmış olduğunu bilse her şey farklı olabilirdi hayatında.

Oğlu elinden alınınca Tonyalı Reşit cebine para koyup Sümer ablası ile doktora yollamıştı. Bir daha gebe kalmamalıydı. 'Hayır kurumu değil burası.'diyordu sürekli. 'Kaç aydır ben besliyorum boğazını.!"

O gün sadece kadınlığı değil ruhundaki yaşam barındıran her zerre de sökülmüştü genç kadından.Günlerce memesinden süt akarken çalışmış hatta sırf bu yüzden müşterisi bile artmıştı.

Tonyalıya borcunu ödemesi 2 seneye mal olmuş, hiç onun olmayacak bir çocuk için 2 sene tam mesai yapmıştı.

Sonra tabi olduğu evi değiştirdi ve ünlü genelev patroniçesi Matild Mama'nın yanına girdi Gülriz. 22 yaşındaydı ve ona söylendiğine göre çok güzeldi.

Sonraki 7 sene Matild'in kızlarından biri oldu.Siyah saçlarını kemik beyazı memelerinin üzerine sarkıtıp cama çıkar ve bildiği tek işi yaptı.Az konuştu az dinledi az yedi az güldü Gülriz. Silik bir hayalet gibi dolaştı evlerde.

Gazetelere çıktılar bir gün. Vergi rekortmeni olmuşlardı ona söylendiğine göre. Devlete en çok para kazandıran kurumdu artık onlar. Gülriz bu işlerden pek anlamazdı, diğer kızlar başarıdan kendilerine pay çıkarırken o omuz silkip işini yapmaya devam etti.

Akşam kurslarına gitti mamasının isteği üzerine. Bindiği minibüsün adını okuyacak kadar okuma yazma öğrendi. Matild'in manşet olduğu gazeteleri okudu.

İçlerinden birinde mamasının "Ben namusumla kadın satıyorum." dediği yazıyordu.Namus kavramının içeriğini sorgulayacak kadar bilgi sahibi değildi o. Dahası ahlaklı ya da ahlaksız hiç bir olgu onun için bir diğerinden önemli değildi.

Matild 'i seviyordu ama diğerleriyle aynı nedenlerden değil. Başkaları gibi kurnaz ya da riyakar değildi maması.İstediğini alana kadar ona hayvan muamelesi çeken sonra da vicdanın temizlemek için haline üzülüyormuş gibi yapan sahtekar müşterileri gibi hiç değildi.

O adamlar ki, şehvetleri dinene kadar Gülriz'in gençliğini sömürür işleri bitince de " Neden düştün buraya?" sorusu zihniyetindeki sözde kalender yaratıklara dönüşürlerdi. Aptal değildi o, sadece kendi hayatı için hiç uğraşmayı bırakmış bir korkaktı.

ZİNCİRSİZWhere stories live. Discover now