O An

22 1 0
                                    

Kitaplarımın üstünü hafifçe siliyordum bunlar bir kaç vampir cinayet romanıydı ve ben okumayalı dört seneyi geçiyordu. Son dönemler de edebiyata yönelmemi tabi ki dersane hocam Anıl'a bağlamak mümkündü. Kelimelerin dostluğunu anımsattı içime. Okul da ne popüler ne sessiz bir kız oldum. Köşesine çekilip kitap okuyan, derste uyuyan, ve tabii ki okulun en tatlı çocuğuna hayran bakışlar sergileyen sıradan bir tip oldum. Okul çıkışı her gün olduğu gibi Anıl'ı görmeye gidiyordum. Ne kadar hocam da olsa biz arkadaşlık bağımızı kuvvetlendirmiş bulunuyorduk hem o da bana çok güzel davranıyordu. Okulun kapısın da iki bisiklet ile beni bekliyordu ve sarı olan benimdi. Güneş aşık olduğum tek şeydi onun deyimi ile günün eşi olmadığını söylerken ben adım da sayesin de böyle kalmıştı. Bu arada ben Nil. Lise son sınıfım. Sayısal okuyorum ve geleceğe dair hiç bir planım yok. Sık sık hasta oluyorum gizli saklı sigara beni keyiflendiriyor. Aslında insanların arasında kendi gizlerimi seviyorum. Tek çocuğum ve ailem bu durumdan çok rahatsız sanki benim suçum gibi duyduğum laflar eşliğinde hayatım berbat geçiyor. Annem ve babam emekli öğretmen. Eğitim hayatım harika mı geçti sizce ? Neyse.

Gözlerimi açıp okulun önüne yeniden dönüyorum. Anıl işte orada.
" Güneş, saçların çok kötü görünüyor, yüzün de. Çirkinliğini neye borçluyuz ?"
Ve işte Anıl hocam, gıcık, açıksözlü ya da patavatsız mı demeliyim bilmiyorum.
" Eğleniyorsun sanırım ama ben kendimi beğeniyorum"
Mimiklerimin kuvveti onun çok hoşuna gider ve  gözlerimin ben de güzel olan tek şey olduğunu söylerdi.
Ve atlamadan her hafta gittiğim psikologdan da bahsetmeliyim.
Bahar hanım, bana tanı koymaya çalışıyor ve bunu dört aydır yapamıyor. Sorunum mu ne ? Hiç bir şeyi unutmamak 6 yaşımdan bu yana yaşadığım her anı hafızam da. Her günümü saydığım zamanlar oluyor, bazen dünümü hatırlamıyorum ki olayın aksi yanı bazen beş dakika önce yediğim yemeği unutup yeniden yiyorum. Anıl'a dönelim.
" Gözlerin kaç şiir yazdırır bilmiyorsun değil mi? Sahi sana kim şiir yazsın ki asık surat. Kameran yanında mı ? Bugün harika bir planım var "
" Peki"
Hiç bir zaman plan yapmaz yalnızca ona uyarım ya da her kimse. Hayır kelimesi lügatım da yok gibi.

" Dur Anıl, o geliyor."
" Bir gün şu çocuk da ne bulduğunu anlatacak mısın? Bilmiyorum ama inan değmez yanında kimse yok hem oldukça da zengin birine benziyor."
" Kelimeleri sevdirirken heceleri atlamıştın Anıl, bunlar var o çocuk da bütün heceler. "
" Peşinde bu kadar kız varken sana neden baksın? "
" Bu kadar hakaret yetmedi mi sence de ? Farklılığımı belki de ona yazdığım şiirleri sever."
Suratım her zamanki halinden hiç de ödün vermeden hızlıca uzaklaştık. Ellerimi bırakmak özgür hissettiriyordu ki özgür olduğum başka bir an da yoktu. Anıl bir nehir kenarına getirdi beni küçük sepetini çıkardı. İçinden ben yemek beklerken iki kitap çıkardı ve cinayet romanıydı bunlar. Bu bir ilkti beni şaşırtıyordu. " En son ne zaman okudun raflarımın arasından çıkardım oldukça tozlulardı"
" Senden bunları görmek şaşırttı yine de sevindim, hadi başlayalım "
Bir tanesini elime alıp ağaca yaslandım önsöz okumayı pek sevmem direkt başladım kitabı okumaya. Anıl hemen sıkılıp bıraktı kitabı. " Hadi başka bir şeyler yapalım, sana Aysel'i anlatayım mı?"
" Aysel ilk kez duyuyorum o kim ?"
" Bir Nazım şiirin de rastladığım kadınla, sıradan bir cadde de karşılaştım ve bildiğim tek şey yeşil gözleriydi. O sokak bütün sıradanlığını yitirse de gitme şansımı il dışına çıkmam yüzünden kaybetmiştim, döndüğüm de yeniden oraya uğradım. Oradaydı bir kafe de elini tutan bir bey, içimi saflık kaplamıştı sanki belki de abisidir dahi dedim"
Kendimi gülmemek için zor tutuyordum ve Anıl bu duruma oldukça bozuluyordu.
Kulağıma doğru ilişti sonra bir kaç dize sıraladı. O kadar yakındık ki ..
Hani olur ya çekilmek istersin ama çekildiğin an onun içidir. Yaklaşsan..

Kilit HislerWhere stories live. Discover now