x

1.6K 238 150
                                    

Oikawa elindeki kırmızı karanfile baktı bir süre gergince. Sonra uzanıp evin kapısını çaldı.

"Geldim!" dedi bir kadın sesi. Birkaç saniye sonra kapı açıldı. "Tooru! Hoş geldin! Ben de çıkıyordum şimdi, Hajime odasında. Muhtemelen onun için geldin zaten." Oikawa'nın elindeki karanfile bakıp gülümsedi.

"Yine mi gece nöbetiniz var Iwaizumi-san?"

"Hmm, evet Tooru. Ah, akşam yemeğine kalsana. Hajime yalnız kalınca yemek yemiyor, malum." Güldü.

"Tabii Iwaizumi-san." Oikawa tebessüm ederek içeriye girdi, Iwaizumi'nin annesi de evden çıktı. Oikawa parmaklarının arasındaki karanfili çevirdi birkaç kere, sonra derin bir nefes alıp arkadaşının odasına yöneldi. Kapısını üç kere yavaşça çaldı.

"Anne? Daha gitmedin mi?"

Oikawa yavaşça kapıyı açıp başını uzattı. "Sürpriz: Yeni annen benim."

Iwaizumi gülerek gözlerini devirdi, sonra uzanmakta olduğu yatakta kayarak Oikawa'ya yer açtı. "Gelsene." Eliyle yanındaki boş yere vurdu hafifçe.

Oikawa iki büyük adımda gidip oturdu gösterdiği yere. Elindeki karanfili parmaklarında bir kere daha döndürüp arkadaşına uzattı. Iwaizumi şaşkınlıkla baktı bir süre. "Bu da ne?"

"Evet."

Iwaizumi gözlerini kırpıştırdı. "Ne?"

"Tek renk karanfil "Evet" anlamına gelmiyor mu? Çizgilisinin "Hayır" anlamına gelmesi gibi."

Eğer Oikawa, Iwaizumi'yi yıllardır tanıyor olmasaydı her utandığı yaptığı gibi yanağını dişlediğini farketmezdi, ama Iwaizumi'yi neredeyse bebekliğinden beri tanıyordu ve her şeyini biliyordu. Bir aydır devamlı aldığı mektupları onun yazdığını anlayacak kadar iyi biliyordu onu. "Neyden bahsediyorsun?" diye geveledi Iwaizumi gerçekten neyden söz ettiğini anlamamış gibi.

"Diyorum ki Iwa-chan, bu kırmızı karanfili sana vererek "Kalbim senin için atıyor" diyorum, ayrıca tüm o mektupları senin yazdığını da biliyordum diyorum."

"Oikawa, ne saçmalıyorsun, mektuplarla benim ne işim olur-"

"Annen bahçenizde Kraliyet Halısı yetiştiriyor. Salon pencerenizde de yirmi saksı Hercai Menekşesi var. Ayrıca bana bir Nergis kullanarak hakaret edecek kadar zeki olan tek kişi sensin."

Iwaizumi yutkundu. "Sanırım sana çok fazla ipucu verdim."

"Aslında," Oikawa sırıttı. "Sadece mektupları çocukluk arkadaşına göndererek hata ettin. Ben senin ortaokuldaki bir haftalık emo dönemini bile biliyorum."

"Ondan söz etmeyeceğiz demiştin!"

"Neyden bahsettiğini bilmiyorum." Her ne kadar sinirli durmaya çalışsa da, Iwaizumi de yüzündeki gülümsemeyi saklayamıyordu. Uzanıp Oikawa'nın elindeki çiçeği aldı. "Gerçekten veriyor musun bana bu çiçeği? Anlamıyla?"

Oikawa gözlerini devirdi. "Bana aptal diyene bak. Evet Iwa-chan, bu karanfili sana takdim ediyorum."

Iwaizumi gülerek çiçeğe baktı, sonra Oikawa'ya çevirdi bakışlarını. "Seni öpebilir miyim?"

Oikawa cevap vermek yerine Iwaizumi'yi yanaklarından yakalayıp ikisinin dudaklarını birleştirdi.

-

ayş: yeter artık 24 yayınlanmış hikayen var 8'i haikyuu hetaficlerin bile bu kadar değildi
also ayş: bak bu kısa hikaye iwaoi olucak, şu da bokuaka olucak :)

biri beni durdursun

my name that rolls off your tongue▪iwaoiΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα