-Mehmet, Haydar Basri ile tanışmak istersin, değil mi?

İki insanın tanışma anı oldukça önemlidir. Bir insan hakkında o tanışma anında varabileceğiniz herhangi bir yargı sizin tüm hayatınızı etkileyebilir. Ancak tanışmak demek onu tanımak demek de değildir. Bir insanı tanımak , onun ruhu ile alakalıdır. Tanışmak ise bedenen yapılır ve ruhun bununla çok da alakası yoktur. Tanıştığın birini unutabilirsin ancak tanıdığın birini unutmak imkansızdır. Hep orada bir yerdedir, hep ruhunda bir parçası vardır.

Bunları düşünürken çocuklar kendilerini teker teker  Haydar Basri'ye tanıtmaya başlamışlardı bile. Her biri kendi lakaplarını gururla söylüyor ve karşılarındaki çocuğun zihninde bir kimlik oluşturmaya çalışıyorlardı. Çocuk ise biraz şaşkın biraz da onların bu sıcaklığı karşısında rahatlamış bir vaziyette onları dinliyor, arada bir iki kelimelik yorumlar yapıyor ve bu yorumları sonucunda karşısındakilerden güzel yorumlar alınca yüzünde oluşan gülümseme biraz daha genişliyordu. Onları akşama kadar bıraksam eminim çocuğa tüm anılarını, tüm aile bireylerinin mesleklerini ve bunların dışında kalan her şeyi bu yeni çocuğa anlatmak için girdikleri yarışı devam ettirebilirlerdi.

-Çocuklar, herkes yerine! Yemeklerinizi yemek için çok da vaktiniz kalmadı. Şimdiki dersteysek bir haylazlık görmek istemiyorum sizden. O nedenle herkes yemeğinin başına!

Sözlerim üzerine biraz hayal kırıklığı biraz da bana hak vermişçesine sıralarına ilerlediler ve yemeklerine yöneldiler. Ben ise masama geri dönerek yanımda getirdiğim ders notlarına göz atmaya başladım. Ancak en fazla beş dakika sonra yanıma gelen minik beden dikkatimin dağılmasına neden oldu.

-Öğretmenim, şey... Ben teşekkür ederim, yani arkadaşlar ile tanışmama yardım ettiğiniz için!

Ardından tam cevap vereceğim sırada elime bir mendile sarılmış vaziyette böreği tutuşturunca sözüme başlayamadım bile.

-Şey, yani bana fazla koymuşlar. Ben de belki sizde yemek istersiniz diye düşündüm. Hem bir şeyler de yemiyordunuz. Siz acıkmıyor musunuz sahi?

Güldüm, beni düşünmesi hoşuma gitmişti. Bu mesleği gerçekten sevdiğimi düşündüm. Çocuklar ile ilgilenmek, onlara bir şeyler öğretmek, aynı zamanda edebiyat ile iç içe kalmak... Hepsi çok değerli, hepsi bendim. Hepsi de benim yapmak istediğim şeylerdi. Ancak karar vermesi de hiç kolay olmamıştı. Gecelerce düşünmüştüm ne yapmam gerektiği, Nasıl biri olmak istediğimi, gerçekten ne istediğimi. Sonra bir gece ansızın düştü öğretmen olma fikri. Çocuklara bir şeyler öğretmek, kendi deneyimlerimi aktarmak, onların kendi hayatlarını çizmelerine yardımcı olmak fikri tüylerimi diken diken etti. Sonraki gün hemen başvurdum, kabul edecekler mi diye düşünmekten sonraki gecelerde uyuyamadım. Kabul mektubu geldiğinde içimdeki beni kabul edecekler mi endişesi yerini yapabilecek miyim acabalara bıraktı. Bir oda dolusu farklı inanışta, farklı ailelerden, farklı dertlerden gelen çocuk... Ürperdim, kabul mektubum ile okula gidemedim hemen. Bir iki gün sadece sokaklarda dolandım avare gibi. Düşündüm, bu sorumluluğa hazır olup olmadığıma emin olmaya çalıştım. Ardından denize karşı otururken bir çocuk yanaştı yanıma. Para istedi, aç olduğunu söyledi. Yakındaki simitçiden aldım iki simit , yanına gittim. Oturduk denize karşı beraber, uzunca bir süre sustuk. Ardından başladık konuşmaya, hayatlarımız birbirine karıştı. Belki de içimi küçücük bir çocuğa açabildim bunca yıl sadece, sadece o anladı ve dinlendi beni usanmadan... Sonra ayrılmadan sıkıca sarıldım, içimdeki tüm sevgiyle sarmaladım onu. Bu meslek hem sevmeyi hem de sevilmeyi unutmamamı sağladı benim, çocuklara verdim içimde barınan ve birine veremediğim sevgiyi. Belki de bunca yıl hayatta tuttu beni bu.

Dünyamı Sarsan Kız(Hileon)Where stories live. Discover now