Hayalet

567 47 14
                                    

I'm so tired of being here
-Burada olmaktan,
Suppressed by all my childish fears
-Çocukça korkularımı bastırmaktan çok yoruldum..
And if you have to leave
-Eğer gitmek zorundaysan
I wish that you would just leave
-Bir an önce çekip gitmeni istiyorum
'Cause your presence still lingers here
-Çünkü varlığın hala burada
And it won't leave me alone
-Ve beni yalnız bırakmayacak

These wounds won't seem to heal
-Bu yaralar kapanacakmış gibi gözükmüyor
This pain is just too real
-Bu acı fazlasıyla gerçek
There's just too much that time cannot erase
-Zamanın silip götüremediği çok şey var..

When you cried I'd wipe away all of your tears
-Ağladığında, tüm göz yaşlarını silerdim
When you'd scream I'd fight away all of your fears
-Bağırdığında, tüm şüphelerinle savaşırdım
And I held your hand through all of these years
-Tüm bunca yıl elini tuttum
But you still have all of me
-Ve bana hala tamamen sahipsin

Leon'un anlatımıyla-Şimdiki Zaman

Sınıfın bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi yeni arkadaşları ile sanki biraz daha yükselmiş görünüyordu. Daha ilk ders bitmeden sayısız kez yerimden kalkıp bazılarını tek tek uyarmak zorunda kalmıştım. İlgilerini derse çekmek oldukça zordu bu sabah. Hepsi, en ilgili olanlarından biri Mehmet bile, gözlerini Haydar Basri'ye dikmiş ve ondan gelebilecek herhangi bir hamle için hazır duruyorlardı. Çocuk ise bu durumdan son derece rahatsız olacak ki, bakışlarını bir an bile arkadaşlarına çevirmiyor ve dosdoğru bana bakıyordu. İlk dersin bitim zilini ilk defa bu kadar büyük bir heyecan ile bekliyordum. Çünkü ders hem benim hem de çocuklar için işkenceye dönüşmüştü. Yemek arasında yeni arkadaşları ile kaynaşmalarının ardından onları yeniden derse bağlayabileceğimden neredeyse emindim.

Zil duyuldu, çocuklar heyecanla beslenme çantalarını çıkartmaya başladılar. Haydar Basri ise neler döndüğünü anlamaya çalışıyor gibiydi. Yanına usulca yaklaştım.

-Yemek saati geldi. Yanında bir şeyler getirmedin mi yoksa?

Sorum karşısında benim kahvelerim ile onun mavileri yeniden buluştu .Mavinin bir sürü tonu vardır. Hafif karamsar olanı, oldukça berrak olanı, biraz puslu olanı gibi. Ama mavinin tüm tonları arasında benim çok yakından tanıdığım tonu ile bunca yıl sonra karşılaşmak hem iç karartıcı hem de oldukça heyecan vericiydi. Bu ton, öyle bir tondu ki hem aniden fırtına çıkartabilecek kadar uçsuz bucaksız bir okyanustu hem de sakinliğini nereden aldığını bilmediğim bir göldü. Ben mavinin yalnızca bu tonunu sevdim tüm ömrüm boyunca. Öfkem bile bunu değiştiremedi.

-Hayır öğretmenim, benim ablam bir şeyler hazırlamıştı. Ben sadece bu saatte olduğunu bilmiyordum.

Çocuklar heyecanla yemeklerini yemeye başlamış iken konuşmaya başlayan çocuk ile duraksadılar. Bu onların çocuğun sesini ilk duyuşlarıydı. Çocuk ise bakışların ona döndüğünü fark ettiği an hızla çantasına atıldı. Küçücük çantanın içinde sanki bir şey arar gibi bir iki dakika oyalandı. Ancak bizimkilerin pes etmeye niyeti yoktu. Onunla tanışmadan , her şeyi öğrenmeden rahat etmeyeceklerdi.

Haydar Basri'nin yanından ayrılarak Mehmet'in yanına gittim, ona uzattığım elimi hemen kavradı ve ardından haydar Basri'nin yanına doğru birlikte ilerledik . Çocuk, ikimizin ona yaklaştığı her an daha da küçülüyor ve kendini çantaya sığdırmaya çalışıyor gibiydi. Bu haline gülmemek elde değildi, ancak yapacağım herhangi bir mimik tüm sınıf tarafından yanlış anlaşılabilir ve çocuğun sınıfta alay konusu olmasına neden olabilirdi.

Dünyamı Sarsan Kız(Hileon)Where stories live. Discover now