Kur'an'da birçok argo ve küfürlü ayet var, bunun hikmeti nedir?

185 7 0
                                    

Kur'an'daki beddua ve lanetler, belli vasıflara sahip kimselere yöneliktir. Kur'an, şahıslardan ziyade vasıfları, düşünceleri, muhatap alır. Netice itibariyle öbür dünyada, insanların bir kısmı, Allah'ın rahmetine ve ihsanlarına kavuşur, cennete girer. Bir kısmı da, onun lanetine uğrar/rahmetinden uzaklaşır, onun gazabı ve azabının merkezi olan cehennem zindanına girer.

Allah'ın Kur'an'daki bu tür ifadeleri, aslında merhameten söylenen birer uyarıdır. Çünkü, kötülüğün ne olduğunu bilmeyen ondan nasıl uzaklaşabilir? İyiliğe rehberlik etmek nasıl bir yoldur. 

Kaldı ki, Kur'an'ın bu gibi sert ifadeleri, inkârcılara yöneliktir. Küfür ve inkârcılık ise, Allah'ın bin bir isim ve sıfatlarına karşı bir meydan okuyuştur. Kâinatın binler belgesiyle hak ve hakikatin varlığına yaptığı şahitliği reddetmek anlamına gelir. Yüz binlerce peygamberin binler mucizelerini ve milyonlarca evliyanın milyonlarca keşif ve kerametlerini inkâr etmek hükmüne geçer. Özetle, küfür ve inkâr, Allah'ın bütün isim ve sıfatlarının hadsiz tecellilerini, kâinatın had ve hesaba gelmez şahitliklerini yalanlamak ve onların hukukuna saygısızlık olduğundan, bu sert ifadelerle onları uyarmak tam yerinde bir belagattır.

Sorularınıza gelince:

- “Kur'anda bir çok argo ve küfürlü ayet var”ifadesi, çirkin olduğu kadar, çok yabancı bir kimliği ele veriyor. 

- Bir çok söz vardır ki, hikmet nazarıyla bakıldığı zaman, çok hikmetli göründüğü halde, haylaz ve aymaz bir bakışla bakıldığı zaman asıl kimliğinden uzaklaşmış olur. 

Mesela, genel olarak insanların cinsel organlarından bahsetmek edebe aykırı kabul edilir. Fakat Tıp noktasından konuya bakıldığı zaman, son derece hikmetli ve bilimsel bir konuyla karşılaştığınızı hissedersiniz.

- Kur’an-ı Hakim, bütün kâinatın yaratıcısı olan yüce Allah’ın kelamıdır. Onun için onda “argo, küfür” bulunmaz. O hikmetli sözleri, hikmet bağlamından kopardığınız zaman, bir insan sözüne indirgeyip öyle algıladığınız zaman, hikmet yerine nikmet bulursunuz. Çünkü,  insanda öyle bir tahvil mekanizması vardır ki, elması kömüre, altını bakıra dönüştürür. 

- Allah’ın nezih sözlerini ön yargı ve cehalet kombinasyon merkezinde kimyevî bir tepkimeye tâbi tutarsanız, hem aklınızın hem de kalbinizin kimyasını bozarsınız.

- Allah’ın kelamına bakarken, hikmet dürbününü, edep gözlüğünü takmak çok önemlidir. Gözlüğün rengi, görmenin rengini değiştirir. 

- Bir de ifadelerin güzel veya çirkin olmasında, sözcüklerin bağlamları kadar, onları kullanan kimsenin durumu da  etkin bir rol oynar. 

Mesela; yaş, makam ve mevki bakımından büyük olan bir kimsenin, kendisinden küçük olan birine “Aferin!” demesi, çok güzel bir başarı ödülü kabul edilirken, küçük bir kimsenin büyük bir kimseye “Aferin” demesi, edep dışı çirkin bir laubalilik kabul edilir. 

Yine; yüksek bir makamda bulunan bir yetkilinin suçlu olan bir kimse hakkında kullandığı “sert ifadeler”, onun sorumluluğuna uygun, makamına münasip, haşmetine yakışır, başkalarının hak ve hukukunu muhafaza arzusuna muvafık, suçluların suç işleme cesaretlerini kırma noktasındaki caydırıcılık amacına mutabık düştüğü için insanlar tarafından makul karşılanır. Fakat aynı “sert ifadeyi”, bir normal vatandaştan duymak, çok olumsuz etkiler bırakır.

Lütfen bu bilgileri gönlünüzün cebine koyun, gösterdiğiniz ayetlerin yüzüne yeniden bakın. İsterseniz, hep birlikte bakalım:

1. Tevbe 30. ayette şöyle denilmiştir: “Yahudiler; ‘Üzeyir Allah’ın oğludur’ dediler. Hıristiyanlar da:  ‘Mesih, Allah’ın oğludur’ dediler. Bu onların ağızlarında geveledikleri sözlerden ibarettir (yoksa hiçbir değeri yoktur). Onlar, sözlerini daha önce geçmiş kâfirlerin sözlerine benzetiyorlar. Hay Allah kahredesiler! Nasıl da haktan batıla döndürülüyorlar.”

Allah De !Where stories live. Discover now