1.Bölüm: BAŞLANGIÇ

En başından başla
                                    

Su koyu saçlarını daha da koyulaştırmıştı, vücudu daha da dinçleşmişti. Suyun altından çıktığında ferahlamış hissediyordu. Beline siyah, yumuşak bir havlu sardı, aynada yansımasına baktı bir süre. Neredeyse otuz yaşına girecekti ama bundan çok daha olgun hissediyordu.

Banyodan çıktı, üzerini hızla giyindi. Kumaş pantolonu ve siyah gömleği vücuduna tamamen oturmuştu. Islak saçlarını kısa sürede kuruttu. Yeni aldığı saatlerinden birini koluna taktı ve çok oyalanmadan evinden çıktı.

Binadan çıktığında kasvetli hava ona sonbahar olduğunu hatırlattı. Cam gibi berrak gözleri öylece gökyüzünde takılı kaldı. Derin bir nefes çekti içine; evet, ülkesini özlemişti. Ne yazık ki kaçmak bir çözüm yolu değildi. Ülkesine döner dönmez aldığı siyah ve lüks arabasına bindi, bu arabayı kesinlikle bayılarak almıştı.

Trafiğe girse de çok sürmeden adrese ulaşmıştı. Karşısındaki büyük binada gezindi gözleri, beklediği kadar büyük bir şirketti. Arabasının anahtarını cebine attı ve binanın merdivenlerini çıktı. Büyük kapıdan içeri girdi, içi de en az dışı kadar büyüktü. İlerisinde duran danışmaya yöneldi, danışmadaki genç kadın adamı fark ettiğinde süzmeden edemedi.

"Merhaba, Barbaros Özekli'yle görüşmek istiyorum." Adamın sözleriyle genç kadın adamın gözlerine daldı.

"Randevunuz var mı?"

"Evet, olması gerek." Barbaros Özekli büyük ve önemli bir adamdı. Onu sürekli gazetelerin ekonomi sayfasında görmek mümkündü.

"İsminiz neydi?"

"Ezel Asral."

"Hemen haber veriyorum," dedi genç kadın. Karşısındaki kadın telefonla konuşurken Ezel de etrafı incelemeye devam etti. Mesleği gereği mi bilmiyordu ama etrafı ve insanları gereğinden fazla inceliyordu.

"Barbaros Bey sizi bekliyor. Otuz üçüncü kat."

"Teşekkürler," demekle yetindi Ezel, arkasını dönüp gittiğinde ise kadının iç geçirdiğinden habersizdi.

Asansöre bindi ve kısa süre içinde kata çıktı. Barbaros Özekli'nin kapısının önünde yine bir kadına daha ismini verdi, ancak öyle içeriye girebildi. Büyük odaya adım attı Ezel, karşısında kimse yoktu.

Birkaç adım atmıştı ki odada tek olmadığını anladı. Barbaros Özekli'nin koltuğu ters dönmüştü, Barbaros Özekli yavaşça kendisinde doğru döndü.

Ezel bir süre karşısındaki adamı inceledi. Dinç, ellili yaşlarında olan bir adamdı. Yaşına rağmen gür saçları vardı ancak o gür saçlarının arasındaki kırlar siyahlardan daha fazlaydı. Yerinden kalktı Barbaros Özekli, önce Ezel'in elini sıktı, ardından oturması için toplantı masasını işaret etti.

"Buraya geldiğiniz için teşekkür ederim," dedi tok ve olgun sesiyle Özekli. Karşılıklı oturdular.

"Açıkçası benimle neden görüşmek istediğinizi merak ettim."

Barbaros karşısındaki genç adamı izledi bir süre ardından derin bir nefes aldı.

"Bir iş teklifi sunmak istiyorum." Ezel yerinde dikleşti, merak içindeydi. "Benim bir kızım var." Adam yutkundu, zorlanıyor gibiydi. Bu kadar çabuk konuya girmesi Ezel'i bir an şaşırttı. "O şizofren. Yıllardır götürmediğim psikolog ve psikiyatrist, yatırmadığım klinik kalmadı. Geçenlerde ise isminizi duydum, özellikle şizofren hastaları üzerinde yaptığınız makaleler, araştırmalar ilgimi çekti. Sizi biraz araştırdım ve hastalarınızın büyük oranda iyileştiğini duydum, geneli de şizofren hastaları." Ezel sessizliğini korudu, karşısındaki adamı bir kez daha inceledi. İşte ne kadar paran olursa olsun, öyle hastalıklar vardı ki kızına bile yardım edemiyordun.

KALINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin