Bölüm 41 - Sevmiyorum Gitmeni

Start from the beginning
                                    

'Dayı.' Anında Tibet'e seslendiğinde onun kara gözlerini çevirmesi için çenesiyle yukarıyı işaret etmişti.

'Çıkalım.' On beş dakika, o virajlardan belki de yarım saatte zor çıkılırdı ama deliliği iyice azıya almış adamlar on beş dakika da yukarıya çıkmışlardı. Sık olan çamlığın arasına kulübelerden görünmeyecek yere arabaları park ettiklerinde dikkatlice yürümeye başladılar. Ta ki o kükreyen kedi sesine kadar. Hoş kükremeye çalışmaktan iyice zedelenip yorgun düşmüştü ama yine de gücünün son demlerini inatla kullanıyordu.

'İtsiniz lan siz! Daha adam olup biriniz beni zaptedemiyorsunuz! Ulan siz de erkek misiniz be!' Doğa'nın sesi bir anda kesildiğinde Tibet tilki gibi dikleşip atağa kalkışsa da Güneş anında yakalamıştı. İlk önce içerideki kızı garanti altına almalılardı.

'Bekleyelim, çıksınlar.'

'Lan yeminle yıldım on gündür. Patron bunu kaçırıp sindireceğini sanmış herifi ama ben o dalkavuğun yerinde olsam bu hatunu bir daha arayıp sormam. Çok şükür çekip bize teşekkür ederim.' İçerden çıkan ayı çam yarması ardından gelen ona göre daha zayıf ama kaslı adama konuştuğunda ikisi de kahkaha atmışlardı ki bu kez kaslı olanın cümlesi Tibet'in terelellilerini oynatmıştı.

'Öyle deme, kadında her şey tam. Vücut desen öyle, güzellik desen öyle. Belki de yaşattıkları için peşine düşüyordur. Hatun kısrak gibi sonuçta.'

'Onda da sen haklısın, bir içim su karı. O üzerindeki kapatan paçavraya, on gündür isten tozdan kirlenmesine rağmen göğüsleri hala insanı kudu-' iki adamında suratında patlayan yumruklarla beraber sesleri kesilmişti ki Tibet'de eline geçirdiği kaslının suratını dümdüz etmek istercesine yumruklarını sıralamıştı. Belinden yakalayıp çeken Barlas'a kızgınca baktığında onun cümlesi aklını başına getirmişti.

'Doğa ablaya bak, sana ihtiyacı olabilir.' Gitmeden önce tekmesini de adamın kaburgalarına savurduğunda hızlıca yöneldi kulübeye. Kapıyı kırar gibi yittiğinde yatağa bileklerinden bağlanmış sevdiğinin irkilmesiyle derin bir nefes almıştı. Onun hem korkak hem de şükür gibi gelen gülümsemesi yüzüne ulaşınca Tibet'de cebinden çakı çıkarıp anında yatağa bağlı ellerindeki ipi kesmeye başladı.

'Tibet.'

'Burdayım güzelim. Buradayım yeryüzündeki cehennemim.' Doğa o telefondaki güçlü sesini, inatçı halini bir kenara atarak gerçekliğe dönmeye başlayınca yatağın demiriyle olan bağlantısı kesilir kesilmez doğrulup boynuna sarılmıştı. Belini saran kollarla içindeki tüm korkuyu dışarı atmaya başladı. Hıçkıra hıçkıra, boğulurcasına.

'Şşşttt... Ben yanındayım... Geçti, geçti kedi göz.' Tibet hala birbirine bağlı olan ellerin arasından başını kurtarıp Doğa2nın bileklerindeki baskının azalması için o ipleri de çıkardığında başını iki yanından tutup alnına dudaklarını basmıştı anında. Yanaklarına süzülen yaşlar yüzünden parlayan çehresini baş parmaklarıyla temizleyip yüzünü kontrol ettiğinde patlayan dudağı, sürtünmeden oluşmuş alnındaki sıyrık canından can koparmıştı.

'Bir yerine vurdular mı? Söyle güzelim, yaraladılar mı?' adam gözünün içine bakarak konuşsa da Doğa ne halde olduğunu bilmediği ama acısını hissettiği için üzerindeki tşhirtün sağ tarafını titreyen eliyle sıyırmış belini açmıştı. Sağ yanındaki ince ama derin kesik iziyle Tibet anında Doğa'nın bakmasını engelleyip kucakladı zayıf bedeni.

'Hastaneye gideceğiz. Bıçakla mı yaptılar bunu? Başka bir yerinde yara var mı?' kulübeden boynuna yüzünü gömmüş kadın kollarındayken çıktığında pert edilmiş iki ite nefretle bakıp burnundan soludu.

Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|Where stories live. Discover now