-DO-

51 4 0
                                    

"Ay,küçücük cüssesiyle göklerin efendisi Güneş'i korumaya çalışır."

Ağır demir kapıyı var gücümle ittim ve siyahın içinde dumanlanmış boğuk kırmıya diktim gözlerimi.Demir kapının açılırken çıkan gürültüsüne sebeple sırtıma doğru yönelen gerizekalının suratına dirseğimi geçirdim.İri olabilirdi ama acemiydi.Üstelik yeni uyanmanın verdiği sersemliğin üstüne bir de benim hamlem gelince kulaklarım  onun yere düşme sesini duydu.

Aptal herif.

Öfkem kanımın içinde kaynıyor,parmak uçlarımı yakıyordu.Yılanlarım şaha kalkmışlardı ve bir şeyleri parçalamak istiyorlardı.

Bunu biliyordum çünkü ben de öyle hissediyordum.

Koridorun sonunda önüme çıkan çelik kapıya tekmemi savurdum ve kapı devasa bir gürültüyle duvara çarptı.

Ama bu gürültü derimin altında koparılan feryatlarla baş edemezdi.

Karşımda üç tane ahmak duruyordu ama ben o sıra yılanlarımı sakinleştirmekle meşguldüm.Büyük ahşap asmalı sandalyesinde oturan adam-büyük ihtimalle ele başlarıydı-ayağa kalktı ve ceketinin düğmesini ilikledi.

Hoşuma gitti,bir daha yap.

"O salak herifi seni buraya getirilme ihtimali için tutmuştum ama gerçekten gelebileceğini tahmin etmemiştim."

Sadece boş boş baktım.Yeniden konuşmaya başladı.

Geveze.

"Aslında pek de umrumda değil ama ona ne yaptın?"

Tek kaşımı büyük bir sinsilikle kaldırdım ve ona-onlara-sesimi duyma lütfunu sağladım.

"Herhangi bir ormanın,herhangi bir ağacının dibinde bilinci kapalı bir şekilde yayılmış durumda."

Bana doğru çekingenlikle bir kaç adım attı.Bacakları korkuyla titriyordu.

Eh,insanlar üzerinde böyle bir etki bırakmak gerçekten hoşuma gidiyordu.Yılanlarım şaha kalkıp gururla göğüslerini kabartıyorlardı.

Ama bu hâlâ bana doğru adım attığı gerçeğini değiştirmiyordu ve bu da yılanlarımın hoşuna gitmiyordu.

Elimi 'Dur' dercesine yavaşça kaldırdım ve adımları,önünde kocaman görünmez bir duvar varmış da ona toslamışçasına anında kesildi.Bu da elimi tekrar indirmeme sebep oldu.

Yılanlarım artık daha mutluydu.

Tekrar ağzından heceler döküldü.

Geveze.Geveze.Geveze.

"Onu bulmaktan hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?"

Yılanlarımın tıslamaları onun biraz önce kesilen adımları gibi hızla kesildi ve yutkundular.Belki gözleri bile doldu ama ben bunu fark etmeyecek kadar durgunlaşmıştım.Belki bu iki olay birbirleriyle bağlantılıydı,kim bilir.

Kafamı yavaşça eğip gözlerimi kapattım ve bu histen kurtulmayı bekledim.

Bir kaç saniye sonra kafamı kaldırıp gözlerimi ona çevirdiğimde bir daha konuşmayacakmış gibi dudaklarını birbirine mimledi.

"Hayır,vazgeçmeyeceğim ama sen bir daha böyle bir şeye kalkışırsan senin beynini çıplak ellerimle ararım."

Ben kapıya döner yürümeye başlarken kulaklarım uğulduyor zihnimde tek bir cümle yankılanıyordu.

Onu bulacaktım.

Hayır,ben değil.Biz bulacaktık.

                                            -TOPRAK-

YILANLAR'IN ORKESTRASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin