Sabaha kadar dans

En başından başla
                                    

"Havin nereye, kızım?"

Hemen bir yalan bulmaya çalışıyorum ama başarılı olamıyorum tabi ki.

"İşlerim var, anneciğim"

Sesim her zamankinden daha şirin çıksın diye uğraşıyorum ve bu sefer başarıyorum.

"Tamam git ama akşam seni yemekte görmek istiyorum. Batu bey bize gelecek."

Gözlerimi deviriyorum. Batu bey denen adamdan hiç haz etmiyorum. Bana karşı hep yakınlık gösterse bile ben o adam da bir terslik seziyorum. Bana çok itici geliyor.

"Yine niye gelecek, Bay Mükemmel?"

Annem ise tam tersi Batu'ya ayrı bir sevgi besliyor. Hoş ona sevgi bile denmez. Annem bu dünyada her şeyden çok gücü seviyor ve Batu o güce sahip biri, hem de fazlasıyla. Ona böyle seslendiğim için annem sinirleniyor, hatta ateş püskürüyor diye bilirim.

"Beni kızdırma, Havin! Batu'ya bir daha öyle seslenirsen elimden çekeceğin var! Evde olucaksın, anladın mı?!"

"Tamam, anneciğim. Nasıl istersen."

Onu onaylanıp salonu terk ediyorum. İşlerimi boş verip bahçeye çıkma kararı alıyorum. Kapının önünde Azizle çarpışınca durduruyorum kendimi. Onu görünce çocukluğumuz da yaptığım gibi takılmadan geçemiyorum yanından.

"Yakışıklımızda gelmiş."

Alayla sırıtıp ona bakıyorum. Benim gibi gözlerinin altı şişmiş muhtemelen o da uyumamış ama benim gibi kabustan değil tabi ki. Neden uyumadığını düşününce yüzümü buruşturuyorum. Bu konu kasılmama neden oluyor.

"Ne? Ne diyorsun, kızım?"

Muhtemelen gazete haberini bilmiyor. Zaten hiçbir zaman bilmez. Aziz mekandan çıkınca tek düşündüğü yanındaki muhtemelen ismini bile bilmediği kız.

"Yine haber olmuşsun, canım."

Sesli bir küfür çıkıyor ağzından. Sırıtıyorum. Onun ağızından eskiden böyle şeyler çıkmazdı. Annem hep söylerdi 'Aziz çalışkan', 'Aziz akıllı', 'Aziz gibi olun'. O yüzden ona hep gıcık olurdum. Ben onun gibi değildim. Olmaya da çalışmazdım. Ben devamlı ceza yiyen, okulda olay çıkaran, asi küçük kızdım. Bu kadar zıt olmamıza rağmen biz oyun arkadaşıydık. Benim sevdiğimi o sevmezdi, onun sevdiğini ben ama birlikte oynayacak oyunlar bulurduk.

"Yapma yaa. Feray teyze kızdı mı?"

"Sence? Kadın yine sinirden kırmızı renk almış."

Mavi gözleri üzerimde geziniyor bir süre. Kesin bu işten nasıl yırtacağını düşünüyor. Genellikle ya ablam, yâ da ben yardım ederiz ona. Ama çoğu zaman ablam. Ben hiçbir zaman karşılıksız ona yardım etmem. Kimseye etmem.

"Bana hiç öyle bakma, Aziz. Yardım falan da bekleme!"

Yanından geçmek isteyince izin vermiyor. Bakışlarımı kaldırıp gözlerine bakıyorum. Mavinin en güzel tonuna sahip olan gözleri. Her gece kızları tavlamak için kedi gibi kullandığı o güzel gözleri.

"Lütfen, Havin. Bak ne istersen yaparım. Çocukluğumuzun hatırına?"

Kedi bakışlarını yine dikiyor üzerime. Bana işlemeyeceğini sansam bile yanılıyorum. O gözler yılanı bile deliğinden çıkarır.

"Allah aşkına bari o masum çocukluğumu katma pis işlerine."

Alayla sırıtıyor.

"Lütfen..."

Düşünüyormuş gibi dudaklarımı büzüyorum. Birden bire akşam bize gelecek olan misafir geliyor aklıma.

"Bir şartla?"

Yaz GecesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin