GB2 -17

2.1K 135 6
                                    

MERHABA TATLILARIMMM:):) SON ÜÇ BÖLÜM VE SONRA METE'YE VEDA.... BİTİRMEK İSTEMİYORUM AMA ARTIK METE VE NİSAN BÜYÜDÜ. ARTIK ONLARI KENDİ YAŞAMLARINDA BIRAKMA ZAMANI:) SAÇMALADIM , NEYSE OKUYAN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM KOCAMAN ÖPÜLDÜNÜZ <3<3:-*:-*:-*

Nisan~

Ailemin yanına gitmenin başından beri bir hata olduğunu biliyordum. Yine de onlarla sık sık görüşmediğim için azar yemiş, üstüne işim ve yeni huylarım yüzümden eleştirilmiştim. Gittiğimde çok sıcak bir karşılamaları vardı(!) Beni sevdiklerini her seferinde belli etmelerine bayılıyordum(!)

Annem her zamanki gibi beni baştan aşağı süzmüştü. Gözleri dar şortum üzerinde takılı kalmıştı. Sonunda dediği tek şey, "Bu kadar kilo alıp onu nasıl giyiyorsun? Kalçan kocaman görünüyor. " olmuştu. Evet, beni sevme tarzları buydu işte... Rencide etmek...

Eski odama yerleşip kendimi yatağıma attım. Pişmandın yine de onlar benim ailemdi. Beni yanlarına çağırdıklarına göre bir sebebi vardı. Onların istediği gibi davranmamıştım. Annem okuldan sonra yanlarına gelip onların uygun bulduğu biriyle beni evlendirme hayalleri kuruyordu. Babamı da farklı bir düşüncesi yoktu. Kabul etmediğim için sevilmeyen bir evlattım. Ne yapalım kaderimiz razıydık biz.

Telefonuma baktım. Hiç bir şey yoktu. Ne bekliyordum ki? Onca kırıcı laftan sonra aramasını mı? Aptallaşmıştım. Onunda benim gibi kocaman bir gurur vardı. Onu yenemiyordu.

İçimi çektim. Ailemle geçecek 1 ay... Eziyet olacaktı! Bakalım bu çağırmalarının altından ne çıkacaktı?

Biraz uyuyup yol yorgunluğumu üzerimden attığımda daha iyiydim. Şimdi. Aşağı inip iyi ev kızı rolümü yapabilirdim. Aşağı inip mutfağa geçtim. Annem yemek yaparken bir yanda da televizyondaki izdivaç programına bakıyordu. Beni hiç fark etmemişti. Kendi kendine söylendi.

"Peh! 70 yaşına gelmişsin be adam! Evlenmek senin neyine?!"

Güldüm. "Belki hayatı çok sıkıcıdır. Hangi insan yalnız yaşamak ister ki?"

Bir an irkilse de belli etmedi. "Sen mesela. " dediğinde gülmüyordu. Yine alayla, "Aman anne! Bende yalnız yaşamak istemiyorum ama oyle bilmediğim biriyle de evlenmek istemiyorum." dedim.

"O çocuk iyiydi ama istemedin." dediğinde şaşkınca baktım. "Hangi çocuk?"

"Hakan canım. Hem iyi çocuktu hemde ailesini tanıyorduk. Düzgün insanlardı."

"O benim arkadaşım. Ayrıca o mesele kapanalı çok oldu anne."

Başını bana çevirdi. "Nisan, Balım. Niye böyle yapıyorsun? Senin iyiliğini istiyorum. Kerem'den sonra hiç sevgilin oldu mu?"

Birden yumuşayınca bende yumuşadım. "Tabi ki oldu. Biraz sorun yaşasak da hala beraberiz. "

'YUH NİSAN! DANK DİYE SÖYLENİR Mİ KIZIM YA?!' diye kendime kızdım. Annem donup kalmıştı. Bir süre donuk bir şekilde bana baktı. Ardından, "Kimmiş o? Tanıdığımız biri mi?" dedi gülümserken.

"Evet, tanıyorsunuz." dediğimde hevesle, "Sarp değil mi? Ben aranızda bir şey olduğunu anlamıştım zaten. Saygılı çocuktu. " dedi.

Gözlerimi devirdim. "Of anne! Arkadaşlarımı bana yakıştırmaktan vazgeçer misin artık?"

"Tamam tamam. Kim kızım bu çocuk?"

Masumca gülümsedim. Duyduğunda vereceği tepkiyi tahmin etmek zor değildi.

"Mete."

"Şu senden üç yaş küçük olan çocuk oyle mi?! Delirdin mi kızım sen? Kerem'le yeniden barış o bile daha kötü olmaz. Senden küçük!"

Evet, beklediğim tepkiyi vermişti. Annemi iyi tanıyordum.

"Biliyorum, ilk başlarda bana da garip geldi ama... Onu seviyorum anne. Bu Kerem'le olan şeyden farklı. Onu gerçekten seviyorum. Kerem'deki gibi aklımı karıştıran biri ya da bir şey olmadan hislerimden emin oldum. "

Bir an bir şey demedi. İçini çekti. "Balım, hatırlayabildiğim kadarıyla iyi ve saygılı biriydi. Ama yaş... Yaş farkı kadın ve erkekte farklıdır. Erkek büyük olsa problem olmaz ama kadın büyük olursa laf olur. Olmaz yavrum. "

"Bunu yaşayan ilk insanlar biz değiliz anne. Bende çok iyi biliyorum laf edeceklerini ama onun küçük olduğunu kimse anlamıyor. Benden büyük görünüyor."

Başını salladı. "Ne dersen de ben razı olmam bu işe. Zaten olmaz da. "

"Neden?!"

"Seni istemeye geliyorlar. Melda ile oğlan seni restoranda görmüş pek beğenmiş. Subay oğlu var. Çok yakışıklı bir görsen! Bocuk gibi mavi gözleri var. Siz genler kaslı erkeklerden hoşlanıyorsunuz ya bak çocuk asker tipi de güzle pek yakışırsınız. Yarın istemeye gelecekler. "

Şaşkınca baktım. Ardından kahkaha attım.

"Komik olan ne?" diye sordu.

"Sensin ya da sizsiniz. Beni elinde sonunda istediğinizle evlendireceksiniz yani? Ben istemediğim sürece olma anne!"

"Olur. Hem Melda'nın oğlundan iyisini mi bulacaksın? Çocuk yakışıklı, Mete ne öyle kara kuru bir şeydi."

Yine kahkaha attım. "Kara kuru mu? Mete yakışıklı biri anne. Ayrıca bu konuşma gittikçe saçma bir hal almaya başladı."

"O görücü gelecek Nisan ve o çocukla nişanlanacaksın."

"Çok beklersiniz. İstemediğim biriyle hayatta evlenmem."

"Evlenirsin. Baban benden yana." dediğinde omuz silktim. "Onunla konuşurum. Beni anlar."

"Babanla sevgilin hakkında konuşacaksın oyle mi? Hemde uç yaş küçük biri? Babanın sinirlerini mi oynatmak istiyorsun sen?"

Sinirle içimi çektim. "Denerim." dediğimde güldü. "O görücü gelecek Nisan. Konuşman bir işe yaramayacak. "

Evet asıl vurucu noktayı unutmuştum. BABAM! Ona nasıl söyleyebilirdim ki? Kızacaktı, belki de yine evi dağıtacaktı. Yine de ona söyleyecektim. Eğer kabul etmezse onların görücüsüne yapmayacağım şey kalmayacaktı. Kim beceriksiz birini gelin olarak isterdi ki?

************************************

Babamla konuştuğumda sinirlenmişti ama beklediğim öfke nöbetine girmemişti. Mete'yi seviyordu yani o zamanlar için. Onunda takıldığı annem gibi yaş farkı olmuştu. Tek söylediği, 'Kızımı velette vermem ben!' olmuştu. Velet mi? Cidden mi Mete'ye velet diyorsan bence bir doktora gitmeliyiz baba.

Sonuç olarak o görücü geliyordu. Yani kaçacak yerim kalmamıştı. Görücü için kurduğum planlar batmıştı. Babam kesin bir dille saçma bir şey yapmamamı söylemişti. Yaparsam sonu iyi olmazdı. Yediğim tokatı hala hatırlıyordum.

Odama çıktım. Yatağa oturup telefona baktım. Lanet Mete! Arasan ne olur sanki? Kesin yanında bir kız vardı. Onunla eğleniyordu. Zaten yanını boş bırakmaya gelmiyordu. Mumun kelebekleri çektiği gibi kadın çekiyordu şerefsiz!

Telefonun çaldığında ufak çaplı bir kalp krizi geçirsem de rahatladım. Arayan Deniz'di.

"Nasılsın bebeğim?" dediğinde telaşla, "Acil durum!" dedim.

Ne oldu be?!" diye sordu merakla.

"Evlendiriliyorum!"

"Saçmalama! Beni kandırmaya çalışıyorsun!" dediğinde sinirle soludum. "Ciddiyim. Bir şeyler yap. Bizimkileri topla buraya gel ya da ona soyle bilmiyorum! Çok telaşlıyım ve ne yapacağımı bilmiyorum. "

Bir an bir sessizlik oldu. Ardından gülümsediği belli olan bir sesle, "Oldu bil bebek! Biz hallederiz." dedi.

KURTARICIM YA DA KURTARICILARIM GELİYORDU. KEŞKE O... SUS NİSAN SUS!

Gülümse Bana ❃ 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin