Bölüm 2

305 37 1
                                    

Beğenip, yorumlarınızı bırakmayı unutmayın lütfen 💜 iyi okumalar 🤗

******

Yıl 1990, aylardan Eylül, saat 23.04
Küçük bir çığlık yükseldi merkez hastanesinden. Sehun, dünyaya gözlerini açtı. Annesi ise kapadı...

Yıl 1990, aylardan Eylül, saat 23.05
Küçük bir çığlık yükseldi merkez hastanesinden. Jongin, dünyaya gözlerini açtı. Annesi ise kapadı...

******

Yıl 1991, aylardan Ocak, saat 13.37
Sehun, ilk kez anne dedi... Annesinin yokluğunu bilmeden.

Yıl 1991, aylardan Ocak, saat 13.38
Jongin, ilk kez anne dedi... Annesinin yokluğunu bilmeden.

******

Yıl 1998, aylardan Nisan, saat 17.15
Sehun, babasının bir ajan olduğunu öğrendi. Kendisi de, çocuk ajan olarak görevlendirildi. Numarası verildi Sehun'a. AJAN 01

Yıl 1998, aylardan Nisan, saat 17.16
Jongin, babasının bir ajan olduğunu öğrendi. Kendisi de, çocuk ajan olarak görevlendirildi. Numarası verildi jongin'e. AJAN 02

*****

Yıl 2017, mevsimlerden kış, saat 12.08

Patron, her ikisinide merkeze çağırdı.

"... yani ortak görev." Patronları açıkladı ve ikisine baktı. Ego yığını olan, ama çok yetenekli bir numaralı ajanı, oturduğu deri koltuğa rahatlıkla yayıldı. Umursuyor gibi görünmüyordu.
Narin ve bir o kadar da önceliği başkası olan iki numaralı ajanı ise endişeli görünüyordu.

"Evet?" diye sordu patron. "Ne düşünüyorsunuz? Bu koruma işini sizden başkası yapamaz. En üst sınıftan birisini koruyacaksınız. Başbakan."

"Olmaz. Ben tek çalışırım. Ayrıca ben bir koruma değilim." dedi Ajan 01

"Olmaz. Onu da korumak zorunda kalmak istemiyorum." dedi Ajan 02

Patronları ise itirazları kabul etmedi.
Bu iki yalnız adamın ellerini zorla birbirine kenetledi. Tokalaştılar ve göreve başlamış oldular.

*****

Sehun, patronun odasından sinirle çıktı ve Jongin'in çıkışını bekledi. Jongin, kalbindeki ağırlıkla çıktı odadan. Kötü bir şeylerin olacağını hissediyordu.

"Sen bir ajansın! Nasıl birilerinin korumalığını kabul edebilirsin?"

Sehun, jongin'e bağırdı.

"Doğru! Bir ajanım! İnsanları korumamız gerekiyor. Bunda yanlış olan ne? Ayrıca sonsuza kadar sürecek olan bir görev değil bu. Bir süre..."

Jongin düşündü. Cidden uzun yıllar süren bir görev olabilirdi. Şimdiye kadar yaptığı işlerin en uzunu bir buçuk yıl sürmüştü ve gizlice bir lisede öğrencilik yapmıştı. Peki bu sefer ne kadar sürerdi? O tek başına çalışmayı severdi. Şimdi birde bu tanımadığı çocuk çıkmıştı karşısına.

"Yıllar! Yıllar sürecek! Başbakan diyoruz! Kim bilir ne kadar düşmanı vardır? Aish!"

Sehun, sinirle dizlerinin üzerine çöktü.

"Tek başıma bu işi yapmak istiyordum ama birde seni peşime taktı!"

Sehun'un sözleriyle, jongin sinirlendiğini hissediyordu. Ama yine de sakin kalmak için yumruklarını sıkmakla yetindi.

"Tamam. O zaman iyi anlaşalım. Ne kadar birbirimizi göreceğimiz hakkında bir fikrim yok. Bu yüzden ajan?"

"01" diye tamamladı Sehun sakin görünen adamı. Jongin ise meşhur 01 ile bu şekilde tanışmayı beklemiyordu. Şaşırmıştı.

"Pekala ajan 01 iyi anlaşalım."

Sehun, başını salladı. "Peki sen? Sen kaç numarasın?"

Jongin yutkundu. Kendisinden daha iyi olan bu adamın karşısında ezildiğini hissetti.

"02. Ben ajan 02"

Sehun, jongin'i onayladı. İyi anlaşabilirlerdi. Şimdilik. Kendisini koruması için kullanırdı ajan02'yi.

"Babam çok az geç kalsaydım benim 02 olacağımı söylemişti. Bu yüzden seninle aynıymışız gibi davranacağım 02"

Sehun söylediğinde Jongin sıkıldı. Kendisini aşağılanmış birisi gibi hissetti. Ama sonra bu düşünceden kurtuldu. Adam, iyi bir şekilde eşitiz, rahat ol demişti. Söylediklerinin anlamı buydu ve Jongin öyle yapacaktı. Önce onu, sonra başbakanı, sonra da kendisini güzel bir şekilde koruyacaktı. Rahat olacaktı.

Sehun ise asla kendisini 02 ile aynı göremezdi. O 01'di. En iyisiydi. Sadece kullanacağı birisine ihtiyacı vardı ve bulmuştu. Kıvama getirmesi gerekiyordu ve yapacağına inanıyordu. İki numara gerçekten salağa benziyordu.

Ajan 02, eşyalarını hazırlamak için hareketleneceği sırada Ajan 01 seslendi.

"Hey! İki numara!"

Jongin, sese döndü. Dondu kaldı. Bu çocuk ona gülümsüyordu. İçinde hissettiği sıcaklığa küfretti. Bu da neyin nesiydi böyle? Neden terlemişti ve neden korkuyordu? Kalbi korkudan yerinden fırlayacakmış gibi hissettiriyordu.

"E--e--efendim?"

Jongin, kendisine gülümseyen bir numaraya zorla sordu. Kısılan gözleri ne kadar da harikaydı. Hafif görünen beyaz dişleri ve bembeyaz teni... Harikaydı... Kesinlikle bir numara olmayı hakediyordu.

"İsmimi sormayacak mısın?"

Jongin, titredi. Onun ismini neden bilmeliydi? Uyuşmuş hissediyordu. Bu ses tonu, kendisini kaybetmesini sağlıyordu. Yıllarca yalnızlığının sebebi ya bu şekilde ortaya çıkarsa? Ne yapardı jongin? Bunu babasına nasıl açıklardı?

"Bu--bu tehlikeli."

Zorla söyledi Jongin ve hızla ardına dönüp birkaç çelimsiz adım attı. Neden kekelemişti ki?!

"Ajan 02!"

Sehun, yine seslendi. Jongin, korkakça ona döndü. Cidden her an bayılabilirdi. Hala daha yerde oturan ve gülümseyen çocuğun gözlerine bakmamaya çalıştı.

"Yanımdayken ütüsüz kıyafetlerle gezmeyin lütfen."

Jongin, yutkundu ve utanarak üzerindeki siyah ve ütüsüz gömleğe göz gezdirdi. Kızardığını hissediyordu. Bir daha asla ve asla ütüsüz gezmeyecekti. Hele bir numaranın yanında asla!

"Dikkat edeceğim 01."

Jongin uzaklaştığında Sehun, sözünü dinleyen çocuğun gidişini izledi. Aklından tek bir şey geçiyordu Sehun'un.

"Salak adam!"

AJAN 01- AJAN 02Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin