⚜ Kaybolan Sır ⚜

30.4K 277 41
                                    

"

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.


"...Gece... Karanlığa tamamen teslim olunan zaman. En zayıf düştüğün, tek kaldığın bir anda koyu gecenin seni esir almasına izin verdiğin vakit...

...Karanlığın sana anlattığı sırları, korkutucu gerçekleri görmemek için kapatılan gözler... "

⚫️

Karanlığın hakim olduğu boş odada, soğuk zeminin üzerinde vücudunun titremesi ile ağırlaşan göz kapaklarını zar zor açtı genç kız. Çelimsiz vücudu, soğuk zemin ile bir bütün olmuş haldeydi. Üzerine yattığı sol kolu hem soğuktan hem de hareketsizlikten uyuşmuştu. Önceden rengi beyaz olan, şimdi ise rengi griye dönmüş uzun geceliği onu soğuktan koruyamamıştı. Yüzüne düşen kahverengi saçlarının arasından, bulanık olarak görebildiği ilk şey hemen karşısında duran kırık dökük beyaz duvardı. Duvar küçük bir dokunuşla yerle bir olacakmış gibiydi. Aynı zamanda genç kızı odanın içinde tutacak kadar da sert, taştan bir kaleydi...

Sağ eli öncelikle kahverengi gözlerinin görüş alanını azaltan saçlarına gitti. Yüzü açığa çıktığında yavaşça yerinde kıpırdandı. Sırtını soğuk zemine yapıştırdığı anda gözleri tavan ile buluştu. Her gece gördüğü, üzerine düşecek ve ağırlığında ezilecekmiş gibi hissettiği tavana donuk gözlerle baktı. Ardından doğrularak oturur pozisyona geçti.

Oda bomboştu. Duvarlardan ve küçük bir tahta pencereden başka hiçbir şey bulunmuyordu. Lambasız olduğu için, tahta pencereden içeriye süzülmeyi başaran ay ışığı odaya loş bir ışık saçıyordu. Genç kız bir süre nerede olduğunu anlamak istercesine etrafına boş gözlerle baktı. Nerede olduğunu anlaması ise çok uzun sürmedi. O yine hapsolduğu yerdeydi. Koyu gecenin ıssızlığında kalan, unutulmuş, kaybolmuş bir odadaydı. Bunu fark ettiği an gözleri korku ile açıldı. Göz pınarlarına dolan yaşlarını hissetti.

"Hayır..." dedi ürkekçe. Titrek ellerini soğuk zemine koyarak var gücü ile kendisini kaldırmaya çalıştı. Sol eli hala uyuşuktu. Zar zor ayağa kalkmayı başardığında sağ eli ile sol elinin bileğini kavradı. Vücudu soğuktan titremeye başlamıştı. Önünde duran boş duvarın üzerinde gözlerini gezdirerek bir çıkış kapısı aradı. Kapı yoktu. Hiçbir zaman olmamıştı.

Bir ayağını öne doğru attı. Çıplak parmakları artık zeminin soğukluğuna alışmıştı. Adımlarını hızlandırarak, kapının bulunması gereken duvar köşesine ulaştı. Boş duvarın pürüzlü görüntüsüne ellerini yerleştirdi.

"Burada..." dedi çatallaşan sesi ile. "Kapı burada olmalı! Burada..." Yutkundu. Duvarın üzerinde gezinen elleri hareketsizleşti. Teninin üzerinde hissettiği soğuk ürperti, vücudunun karıncalaşması bir tehlikenin habercisiydi. Kolları yavaşça iki yanına düştü. Soğuk, kulağına ulaşan tiz bir fısıltıya dönüştü.

"Çıkış yok. Buradan kaçamazsın!"

Kulağını dolduran cümlelerin ardından hızlıca arkasını döndü. Sırtını bu hızlı dönüş ile duvara yasladı. Gözleri hızlı hareket ederek etrafını taradı. Görünürde kimse yoktu. Ay ışığının aydınlattığı odanın içerisinde tek başınaydı. Kuruyan dudaklarını ıslatarak derin bir nefes alıp verdi. Sanki havanın her soluk alıp verdiğinde daha çok soğuduğunu, var olan oksijenini tükettiğini hissetti. Gözleri pencereye takıldı. Bulunduğu köşenin sol çaprazında kalan duvarın ortasındaki pencereye... Buradan kurtulmak için tek çaresinin o pencere olduğunu fark etti o an. Karanlığa sırtını tekrar dönmek istemedi. Vücudunu saran korku çoktan oraya yerleşmişti. Bedenini yapıştığı duvardan bir milim bile ayırmadan küçük adımlar atarak pencereye doğru ilerlemeye çalıştı. Gözleri odanın her yerine değiyordu. Sanki bir yerden çıkıp gelmesini beklediği biri varmış gibi tedirgindi. Nefesini tutarak kalan havasını tasarruflu kullanmaya çalıştı. Saniyeler sonra pencerenin yanına ulaştığını hissettiğinde tuttuğu nefesini havaya bıraktı. Gözlerini yavaşça yan tarafında rüzgarını hissettiği pencereye doğru çevirdi.

Bakışlarına boş duvardan başka bir şeye ulaşmadı. Genç kız kaşlarını dehşet ile havaya kaldırdı. Az önce varlığından emin olduğu pencere bulunduğu yerde yoktu. Korku ile kafasını hızlıca sağa sola çevirdi. Artık odada etrafını saran duvarlardan başka hiçbir şey yoktu. Pencerenin içinden sızan ay ışığı yoktu. Varlığını tekrar teninde hissettiği ses dışında hiçbir şey yoktu.

"Sana buradan çıkış olmadığını söyledim!"

Ses bu sefer daha kuvvetliydi. Genç kız kulaklarını elleri ile kapatarak sesin zihnine girmesini engellemeye çalıştı. Bacaklarının güçsüzleşmesi ile olduğu yerde yere çökerek dizlerini kendisine çekti. Gözlerini dizlerinin arkasına saklayarak sımsıkı kapattı.

"Git! Kafamın içinden çık artık." Bağırdı. Kelimeler ağzından döküldüğü an hıçkırdı. Göz yaşlarını daha fazla kontrol altında tutamadı ve kendisini bırakarak odayı dolduracak kadar yüksek sesle ağladı.

Kesik kesik nefes alıp verişleri, kısılmaya başladığı, duyamadığı ses tonunun kaybını hissetti. Ne olduğunu anlayamadan dizlerine çarpan ışığın yoğun varlığı ile sıkıca kapattığı gözlerini, yaşlarını silmeden araladı. Oda gereğinden fazla aydınlandığında ışık gözlerini acıttı. Ağırlaşan ve gücünü yitiren cılız bedeni bir anda güçlenerek onu ayağa kaldırdı. Kız, ellerini ışığa doğru yavaşça kaldırarak gözlerinin acımasına engel olmaya çalıştı. Ve o an kıstığı gözleri ellerine kaydı. Parlak ışık beyazlığını kaybederek yavaşça söndü, oda az önce kaybolan pencerenin izin verdiği ay ışığı ile tekrar loş ortamına döndü. Genç kız arkasındaki pencerenin farkına varamamış, ellerinin üzerinden akıp soğuk zemine damlayan kırmızı sıvıya odaklanmıştı. Kana...

Genç kız ilk şoku atlattığında ellerindeki kanı telaşla silmeye çalıştı. Delirmişçesine parmaklarını birbirine sürterek çoktan ellerinde kurumuş olan kandan kurtulmaya çalışıyordu. O çırpındıkça kan geceliğine bulaştı. Lekeler git gide büyük, koyu damlalar haline büründü. Ve o ses tekrar konuştu.

"Kurtulamayacaksın!"

Elleri hareket etmeyi bıraktı. Gözleri ellerinin altında kalan, yere boylu boyunca uzanmış gölgeye kaydı. Başlarda gölge olan karartı bir vücuda dönmüştü. Kendisine dönük olan solgun yüzü ve açık kalan soğuk gözleri kızın gözlerini esir aldı... O gözler ile karşılaştığı an tekrar güçsüzleşti. Nefes almayı unuttuğunu, nefessiz kaldığını hissetti. Bu sefer kendi isteği ile dizlerinin üzerine çökerek titreyen ellerini yavaşça yerdeki bedene doğru indirdi. Farkında olmadan tekrar ağlamaya, daha güçlü ağlamaya başlamıştı.

"B...Ben..." Sesi kısıldı, soğuk havada dağıldı. Titreyen dudaklarından başka bir kelime dökülemedi... Kan her yeri kapladığında Odadaki aydınlık tamamen yok oldu. Genç kız karanlığa karıştı, gözlerini sıkıca kapattı.

"Bir rüya..." Dedi her şey sonlanmadan önce. "Biliyorum. Gerçek olmadığını biliyorum." Duvarlar bir bir yıkılmaya başladı. Soğuk, sert zemin yumuşak kum taneleri gibi ayrışarak döküldüğünde kız rüyadan uyandığının farkında vardı...

⚫️

"...Karanlık yerini aydınlığa bıraktı, gerçeğe kapanan gözler açıldı. Bir sır, soğuk zeminler arasında kayboldu..."

Kaybolan SırTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon