2

667K 15.9K 1.9K
                                    

ARKADAŞLAR İLK BÖLÜMÜ HASTALIKTAN ÖLÜRKEN YAZDIM UMARIM BEĞENİYORSUNUZDUR :D

Göz ucuyla baktığımda çocuğun havlusunu kuma serdiğini ve yüzmeye hazırlandığını gördüm. Komik bir şey görmüş gibi ekrana bakıp hafifçe gülümseyerek telefonumu cebime attım. Güneş gözlerimi gözlerimden başımın üzerine kaldırarak saçlarımın öne düşmesini de engelledikten sonra çocuğun olduğu yöne ilerlemeye başladım.

Konuşacağım falan yoktu ama zaten oraya yönelmiştim, kaçar gibi diğer tarafa dönsem tuhaf olurdu. Okul dışında yaşıtlarımla fazla sosyalleştiğim söylenemezdi ama en iyisi rahat davranmaktı. Çocuğun önünden geçerken o tarafa doğru bir "merhaba, evet sanırım sen yeni komşumsun, resmi olarak tanışmadık ama tuhaf kaçmasın diye gülümsüyorum" gülümsemesi yolladım.

"Hey" dedi ne ince ne kalın bir erkek sesi. Bakışlarımızın buluşmasıyla devam etti; "Buralarda mı yaşıyorsun?"

"Evet" dedim aynı anda evimizi işaret ederek. Sadece cevap vermenin kaba olacağını düşünerek aynı zamanda "Sen?" diye sordum, az önce evden çıkışını görmemiş gibi yaparak.

"Öyleyse baya yakınız, ben de yandaki evdeki oturuyorum." dedi gülümseyerek.

Her yeni tanıştığım insanla yalnız kaldığımda olan tuhaf sessizliklerden birini yaşadık. Yine de saçma sapan bir şey söylememdense hiç konuşmamak daha iyiydi.

"Hep böyle sakin misindir?" diye sordu şaşkınlıkla. Aslında sakinlikle alakam bile yoktu... Sadece şu anda bulunduğumuz diyalog fazlasıyla tuhaftı, insanlar genelde beni ilk gördüklerinde uzak durmayı seçerlerdi, nerede oturduğumu sormayı değil.

"Pek sayılmaz, fazla sıcak"

"Ben de onun için gelmiştim, yüzmek ister misin?" diye sordu ve yine yüzüne geniş bir gülümseme yerleştirdi. Teklifi sadece kibarlık yapmak istiyormuş gibi değil de, gerçekten soruyormuş gibiydi. Muhtemelen o da tek başına olmaktan hoşlanmıyordu. İnsanın yalnızken yapıp keyif alabileceği şeyler sınırlıydı.

"Tabii" dedim daha kendimden emin ve cesur bir gülümsemeyle. Tam şortumu çıkaracaktım ki aklıma dank eden düşünceyle aniden durdum. BİKİNİM, GİYMEYİ UNUTMUŞTUM!

"Ne oldu?" Diye sordu bu kez.

"Şey... Ummm...." Ne yapacağımı şaşırmıştım.

"Regl falan mısın?" diye sordu eğlendiğini belli eden bir yüz ifadesiyle. Ağzım birkaç kez açılıp kapandı. Yanaklarımın şu anda üstünde olan şorttan daha koyu bir kırmızıya ulaştığına her şeyimle iddiaya girebilirdim. Gözlerindeki alaycı pırıltıya bakılırsa tahmininin doğru olduğunu varsayıyordu. Hayatımda hiç bu kadar utanmamıştım.

Ağzının bir tarafı kıvrılıp benden cevap beklerken hızla aksi yönde yürümeye başladım. Hızla dediğim, bildiğiniz koşuyordum. Bir yandan da kendime lanet ediyor, orada kalıp ağzının payını vermem gerektiğini söylüyordum. Kaçışım öylesine saçma, öyle çocuksuydu ki utançtan ağlayasım geliyordu. Hem bunda kızacak ne vardı ki? Regl devlet sırrı falan sayılmazdı.

Altı binanın daha önünden koşarak gitmiştim ki sıcak bir kol beni yakaladı ve aniden durduk.

"Niye kızdın ki şimdi?" dedi sayın meteor, alaycı bir tavırla. Ah niye kızdığımı şimdi hatırlamıştım, yüzündeki sinir bozucu ifade yüzünden! Tam aile terbiyen yok mu olaylarına girecekken durdum. Gizem kızım aklını kullan. Bu tür tiplerden seninle dalga geçmeden kurtulabileceğin tek bir yol var.

"Çünkü gerizekalısın." Ve bu, kesinlikle o yol değil! Anında çalışan koruma mekanizmam, yeni tanıştığım birine hakaret ederek sosyal açıdan umutsuzluğumu bir kez daha gözler önüne sermiş oldum...

"Yeni tanıştığın herkese böyle söyler misin?" İmalı bir şekilde kaşlarını kaldırdı.

"Ben tanıştığımızı hatırlamıyorum. Yüzmeyi teklif ettin, bikinimi unuttuğumu açıklayacağım anda gerizekalı bir yorumda bulundun ve tüm ilk izlenim puanlarını kaybettin." Kollarımı önümde kavuşturdum.

"Tamam öyleyse ben Mete, hakkında bildiklerim kesinlikle sakin olmadığın ve fazlasıyla alıngan teşhisinin sende yetersiz kalacağı" Yüzünde yine geniş bir gülümseme ve tanıştığımız andan beri dakikalardır takındığı bilmiş ifadesi vardı.

Bir süre acaba şaka mı yapıyor diye yüzüne baktım ve sonunda içimdeki pembe fili serbest bırakarak gülmeye başladım. METEor. Çocuk cidden şaka gibiydi! MeteOR bana anlam veremiyormuş gibi bakarken bir süre daha gülmeye devam ettim.

En sonunda karnımı tutarak durdum ve göz göze geldik. Tek kaşını kaldırmış beni izliyordu.

"Adın gerçekten Mete mi?" diye sordum.

"Evet bunda gülünç olan ne?"

"Hiç. Hiçbir şey." Ancak kendimi tutamayıp son bir kahkaha daha attım. Bunu Arzu'ya anlatmak için sabırsızlanmaya başlamıştım bile!

"Madem adımı o kadar komik buldun, seninkini öğrenelim." dedi az da olsa alıngan bir ifadeyle.

"Ben..." dedim "İlk görüşte adımı öğrenmen için fazla gizemliyim." Hafifçe gülümsedim ve onu kafa karışıklığıyla baş başa bırakırken bu kez şehir merkezine doğru yürüdüm.

KUMSALDAKİ METEOR (raflarda)Where stories live. Discover now