1.9K 153 2
                                    

"Garip. Her şey o kadar karmaşık ve garip ki... Bu duygu insana hem hüzün veriyor hem de güzelliğiyle büyülüyor. Senden etkilendim, galiba senden hoşlanıyorum." Yazdıklarına göz gezdirdi. Bu cümleyi yazmak için fazla mı erkendi? Henüz hiç konuşmadığı birinin aklını bu kadar meşgul etmesi normal miydi?

Birisinin ona baktığını hissedince etrafına bakındı. Arka çaprazındaki sırada oturan kız ona yaklaştı. "Ne yazıyorsun yeni çocuk? Üzgünüm adını hatırlayamadım."

"Ben Jongin, Kim Jongin. Sen de..." Elini uzattı.

"Park Minyoung. Tanıştığıma memnum oldum, Jongin." Kız uzattığı elini tuttu ve gülümsedi.

"Ben de memnun oldum." Jongin de içten bir şekilde gülümsedi. "Sınıfta tanıştığım ilk kişisin."

"Öyle mi? Neden ilk gününde birkaç arkadaş edinmedin ki?" Minyoung oldukça samimi görünüyordu. Esmer olan dünkü peynir çocuksal faciayı anlatmak istedi ama insanlara kolayca güvenemiyordu.

"Şey... Bilmem?"

"Pekala, bundan sonra okuldaki en yakın arkadaşın ben olacağım! Sen de benim en yakın arkadaşım olacaksın tabi! Öyle bir arkadaşlığımız olmalı ki herkes bizi kıskanmalı anlıyor musun?" dedi Minyoung sevinçe zıplayıp ellerini çırparken. Jongin de onun bu çocuksu hallerine kafa sallayıp kıkırdamakla yetindi. Bir arkadaşa ihtiyacı vardı gerçekten, bütün gün kafeteryada peynir çocuğu beklemekten başka şeyler de yapmalıydı.

Sıranın üstündeki kağıdı hızlıca çantasına atıp ayağa kalktı. Önündeki sırada oturan kıza yaklaştı ve kolunu uzattı. "O zaman benimle herkesi kıskandırmaya ne dersiniz hanımefendi?"

"Olur, derim beyefendi. Sizin gibisini bulmuşum kaçırır mıyım ayol?" Ardından tuhaf bir kahkaha attı. Minyoung'un çılgın hareketleri Jongin'in hoşuna gitmişti. Hayat dolu insanları severdi.

Aklından çıkmayan çocuğu kısa süreliğine unutturacak bir arkadaşının olması iyi olmuştu, çok iyi.

dancefloor || SeKaiWhere stories live. Discover now