I - Uyanış

721 21 30
                                    

"Arken Ormanı

Gün doğumunda, saat 05:46'da yine ormandaki kuyuya, güzeller güzeli Lilionna'yı görmeye gittim. Her günkü gibi şafak vaktinde buraya gelip gün doğumunu izliyor, yanında getirdiği kuvars; işlemeli kadeh ile kuyudan su içiyordu. Kızıl saçları, yeni doğan güneşin ışığı ile birlikte ortaya mükemmel bir görüntü çıkarıyordu. Ben ise aşk ve keder duygularım ile onu izliyordum. Ben bir sokak çocuğuydum o ise soylu bir ailenin kızıydı. Düşüncelerim sadece bir çift hayalden ibaretti.

Louma - A3(1)
Louma'nın 3. halkasının dar sokaklarında koşarken takılıp düştüm. Arkamdan bir bağırış,

"Aola iyi misin?" Sesin kaynağı Ragun'du.

Düşmeme sebep olan şey üzerinde garip işlemeler bulunan küçük parlak bir kutuydu. Ragun'a bundan bahsetmedim ve hemen cebime koydum,

"Dalmışım, bir şey yok; taşa takıldım." diyerek geçiştirdim.

Sanki birinin kıymetli eşya sandığı gibiydi. Kesin düşürmüş olmalıydı. İçinde her ne olursa olsun Ragun ile paylaşmaya niyetim yoktu.

"Ben kulübeye geçeyim seninle yarın görüşürüz Ragun." dedim, kaçamak adımlarla uzaklaşırken.

Ragun, "Bugün erken uyu gece 04:00 gibi kurt avına gidiyoruz. Uyanamazsan kendi başıma gitmek zorunda kalırım. Zehri de al Arken Ormanının girişine gel." dedi ve elime iki altın sikke fırlattı.

Zehirden kastı Auravara Akrebi zehriydi. Fiyatı ne kadar pahalı olsa da Ragun'un tanıdıkları sayesinde ucuza alabiliyorduk. Kurdu zayıflatmak için zehir kullanıyorduk. Bir-iki damlası bir insanı ölümcül derecede hasta edebilir veya beş-altı gün süren felce maruz bırakabilir, en az beş damlası ise kesinlikle öldürebilirdi. Ne kadar zalimce olsa da bunu yapmak zorunda kalıyorduk.

"Tamam." dedim ve ayrıldık.

Ragun benim eski bir dostumdu. Çok uzun süredir birbirimize yardımımız dokunurdu. Ben ona avda yardım ederdim, o da bana avdan pay verirdi.

Ragun'un görünüşü; yanları kazıtılmış uzun, toplu saçları ve kürk giysisi sayesinde ne kadar öyle olmasa da profesyonel bir avcıyı andırıyordu. Bir avcıydı ama profesyonel değildi. Şehrin ikinci halkasındandı. Ne çok zengin ne de çok fakir. Yaşamını sürdürebilecek kadar kazanıyordu. Benim tek varlığım ise hasta, yaşlı babam ve tek odadan oluşan eski püskü evimdi.

Louma şehri her ailenin kontrolü altında olacak şekilde üç farklı kısma ve her bir kısım kendi içinde üç halkaya bölünürdü. Magmar ailesi, Louma'nın güneybatı kesimini kontrol ederdi. Artungel ailesi, Louma'nın güneydoğu kesimini kontrol ederdi. Son olarak ise Aaxharas ailesi, Louma'nın kuzey kesimini kontrol ederdi.

Bölümlerin içerisinde ayrılmış halkalarda ise hiyerarşi vardı. Birinci halkada kontrolü elinde tutan ailenin fertleri ve zengin insanlar bulunurdu. Villalar, köşkler, malikaneler... İkinci halkada sıradan insanlar bulunurdu. Ragun ve ailesi gibi insanlar. Yaşamaya yetecek kadar parası olan insanlar. Üçüncü halkada ise ben ve babam gibi sefil insanlar bulunurdu. Dilenciler, evsizler ve sürgün edilen hainler. Taştan yapılma evler ve sokaklar, pis kokan rutubetli hava, çöplükten bir farkı olmayan bir halkaydı.

Biz Aaxharas ailesinin himayesi altında olan kesimde yaşıyorduk. Aaxharas diğer ailelere kıyasla en iyisiydi. Halkına yeterli düzeyde su ve yiyecek sağlıyordu, diğer kısımlarda kimi zaman kıtlık çekilirken. Şehrin diğer kısımlarındaki üçüncü halkalarda da durum aynıydı. Ancak diğerlerine kıyasla hiçbir zaman açlık veya susuzluk çekmiyorduk. Aaxharas ailesi düzenli olarak su ve yiyecek dağıtımı yapıyordu.

KronografWhere stories live. Discover now