4.bõlūm ~ Hayal

Start from the beginning
                                    

Kapıyı kapatıp hızlı adımlarla Can'ın yanına ilerledim. Onu uyurken gördüğümde ne yapacağımı düşünürken uyanık görmek insanı beklenmedik bir duygulara sürüklüyordu.

Yanına oturup kulağına eğildim ve dudaklarımı aralayıp bir şeyler söylemek istedim ama ağzımdan kelimeler yerine hıçkırık kaçtı. Ve ben birden kendimi ağlarken buldum.

"Özür dilerim Can. Özür dilerim sevgilim. Sana olan güvenimle ve sadakatine olan inancımla orada durup senin dinlemeliydim." dedim ve sarsılarak ağlamaya devam ettim.

Ama uyanacağını düşündüğüm Can hiç bir tepki vermeden uyumaya devam edince beni hiç bırakmayan korku tekrar içimi sardı. Ne olmuştu böyle? Yoksa ben geldiğimde hayal mi görmüştüm?

Beynimin içindeki sorular beni yemek üzereydi ve ben nereden cevap alacağımı biliyorum. Damla'dan.

Yeni hattın olduğu telefonu çıkarıp Damla'nın numarasını bulup arama tuşuna basmıştım ki içerden yükselen bağırışlarla birlikte kapatmak zorunda kaldım. Ardından aynanın karşısına geçip şişmiş gözlerime suratımı buruşturarak baktım.

Çantamın içine koymuş olduğum allık, fondöten ne varsa yapabildiğim kadar sürüp ağlamaklı izlerimi yok ettim. Ardından derin bir nefes alıp kafamı aynadan kaldırdığımda izlendiğim hissine kapılıp bakışlarımı pencereye çevirdim. Ve bakmamla bir kaybolan bir karaltı.

Korkuyla çarpan kalbim eşliğinde koşarak pencereye gittim ve sağa sola bakındım ama kimseyi göremeyince çoktan kaçtığını anlamış oldum. Beni görmüş olsa bile açık verecek bir şey yapmadım ki!

Ağlamış olabilirim ama bununla ilgili elbet bir yalan uydurabilirim. Evet bunu yapabilirim ama önce evdeki yüksek sesler kimlerden çıkıyor anlamam gerekli.

Bu yüzden istemeyerekte olsa odadan çıkıp salona doğru tedbirli adımlarla ilerledim. Malum Nergis Hanım (!) arkamdan benden habersiz bir şekilde boşanma kâğıtları hazırlatmıştı. Babam bu duruma karşı gibi görünse de annem onu ikna edebiliyorken kendi işimi kimseye bırakamam.

Gerekirse onlar boşanma belgelerini işleme koymadan ben bulup yok ederim. Ama yinede bizi ayırmalarına izin vermem.

Salona yakın bir yerde durduğumda onları duyabilecek kadar yaklaşmış olmuştum. Ama onları dinlediğimi anlamamaları içinde kendime dikkat etmem gerekiyordu. Sonuçta arkamdan kuyumu kazmaya çalışan bir kaynana hanım vardı.

"Anne nereden çıktı bu belgeler?" diyen Cem annesine karşı saygılı kalmak için çaba sarf ediyor gibi zorla çıkıyordu sesi.

"Kağıt ve belgeler nereden çıkarsa oradan çıktı işte!" diyen annem o kadar rahat ve olağan bir şeymiş gibi konuşuyordu ki, gerçekten de tanımakta güçlük çektiğimin daha da farkına vardım.

"Nergis deli etme insanı! Amacın ne ya?!"

Babam ise oldukça sesli konuşuyordu. Aslında direkt olarak bağırıyordu. Sanki birazdan sinirden patlayacak gibi bir hali bile vardı. Belki de annem onu ikna ettiği ve beni göndermeyi kabul ettiğinde ben kaçtıktan sonra buna vicdan yapmış olabilir diye düşünmeden edemiyorum.

"Levent o kız önce oğlumuzla bizi ayırdı. Sonra da canına kastetti! Şimdi ise Can'ın uyanmayacağını anlamış olacak ki torunumuzu da alıp ortadan kayboldu. Öyle ki ailesinin yanında bile değil. Kim bilir şuan kimin yanında?"

Yaptığı ima midemi bulandırmaya yetmişti. Gerçekten bunu yapacağımı nasıl olur da böyle söyler? Beni hiç mi tanımadı? Can'a ölesiye aşık olduğumu bilmiyor muydu? Bu kadar aşağılık biri miyim ben?

Yeniden [Dreame'da]Where stories live. Discover now