10 • 'Anne Sorunu'

Start from the beginning
                                    

O içeri girerken "Eli de amma ağırmış," dedim ama onun bu hareketi beni saçma bir şekilde gülümsetmeye yetmişti.

Burak ise benim aksime hala fazlasıyla ciddiydi, yanıma eğilip "Gel benimle," dedi ve başka bir sokağa doğru yürümeye başladı. Esra'nın arkasından gitme dürtümü bastırıp ben de onu takip ettim. Sokağa ayak basar basmaz Burak beni şiddetle itti ve "Nelere sebep olduğunu görüyor musun?" diye bağırdı.

"Sakin ol!" diye onu uyarırken buldum kendimi. Bu çıkışı fazla sertti.

"Neyine sakin olayım lan? Gitmeseydim kızı paralayacaktılar."

"Onu mu takip ediyordun?" dedim gözlerimi kısarak.

"Buna mı takıldın lan?" diye bağırdı yine.

Ben yine de olabildiğince sakin olmaya gayret ediyordum. "Buna takıldım. Ne zamandan beri bir kızı takip eder oldun sen?"

"Onu takip etmiyordum geri zekalı. Şeyda'yı gözetliyordum. Senin boktan oyunların yüzünden kıza bir şey yapacağını anladım ki haklı da çıktım."

"Günün kahramanı olmuşsun işte. Ne bu haller?"

"Delirtme adamı Akın!"

"Şimdi de o kızdan uzak duracaksın falan mı diyeceksin?" dedim alayla. Ama alaycılığım öfkemi zapt etmek içindi. Yoksa çoktan yüzüne yumruğu geçirmiştim.

"Bak!" dedi o da sakinleşmeye çalışarak. "Sadece hareketlerine dikkat et ya da şu Şeyda belasından kurtul."

"Kurtulacağım, onun suyu zaten çoktan ısınmıştı," dedim öfkeyle. Bundan önce uğraşmak istememiştim çünkü kız bazen işe yarıyordu. Takıldığım bazı kızlar hayallere dalınca hop Şeyda çıkıyordu ve o hayallere balıklama dalıyordu ama bu son yaptığı canımı sıkmıştı. Ona üzerine basarak kızla aramda bir şey olmadığını belli etmeme rağmen yine onun peşine takılması görmezden geleceğim bir şey değildi.

"Gerçi..." dedi Burak sinirli ifadesini bir nebze de olsun silip gülerek. "Zaten artık ona yaklaşır mı, bilemem."

"O ne demek?" dediğimde yine güldü.

"Esra kızı iyi bir benzetti. Görmen lazımdı. Paraladı resmen Şeyda'yı."

Dudaklarım yana kayarken en azından biraz keyiflenmiştim. "Desene yine kahraman olamamışsın."

Kaldırıma oturup bana ters bir bakış attı. Ben de gidip yanına oturdum. Burak'la uzun yıllar arkadaştık. Babamın iş ortağının oğluydu ve evleri bizim evin hemen karşısında olduğu için neredeyse beraber büyümüştük. Arkadaştan öte kardeş gibiydik ve o da benim gibi bir anlık öfkeyle bunu silebilecek biri değildi. Hele de bir kız meselesi yüzünden. Yine de ona doğru dönüp "Hoşlanıyor musun lan sen bu kızdan?" diye sordum.

Bana yan bir bakış atıp kesin bir sesle "Hayır," dedi. Yüzüne bakıp söylediğinin doğruluğunu tarttım ama ne hissediyorsa yine iyi gizliyordu. Bu kızdan gerçekten hoşlanıyorsa ben de daha fazla Esra'yla uğraşacak değildim. Burak her zaman benim için önemli biri olmuştu ve kardeşim dediğim adam bir kızdan hoşlandığını söylemişse eğer aralarında kara kedi falan olacak en son kişi bendim.

"Doğruyu söyle!"

"Hayır, kelimesinin senin için anlamı ne?" dedi kaşlarını çatarak.

"Tamam be oğlum. Sordum işte," dedim ve omzuna vurdum. O zaman sorun yoktu.

Bir kaç saniye sonra bana doğru başını çevirip çenesiyle beni işaret ederek "Ya sen?" diye sordu.

KÜFÜR YOK! Where stories live. Discover now