Anysia

4.8K 486 110
                                    

"Poseidon" dedi Kheiron. "Yeri sallayan, fırtına getiren, atların babası. Selam olsun sana Perseus Jackson. Deniz tanrısının oğlu."
"O kızla asla eğitime girmem !" Theron gerçekten komik duruma düşse de bu konuda ciddiydi. "Noah'a doğum gününde ne yaptığını gördünüz , beni parçalar o kız." gülmemek için yanağımın içini ısırıyordum ki pek bir faydası olmuyordu. Anysia yaklaşık iki hafta önce aramıza katılmıştı. Çember , Ava'nın ruhu , Tartarus'tan açılan ilk kapı ve o kapıdan geçip bize ulaşan Anysia. Bizimle yaşıttı. Çoğu kıza göre daha uzun ve daha düzgün bir fiziğe sahipti. Benden yaklaşık 7-8 cm daha uzundu ki bu da neredeyse Logan ile aynı boyda demekti. Fiziksel gücü de diğer kızlara oranla daha yüksekti. Görmüş olduğu eğitim ise bizimkine oranla daha sertti. Geçen hafta katıldığı 3 eğitime sırasıyla Noah , Jason ve Dard girmişti. En kötüsü de ilk gün yani Noah'un doğum günü olan gün Noah ile eğitime girmişti ve doğum günü ertelenmek zorunda kalmıştı. Sonuç pek iç açıcı olmadı ki Noah şuan revirde , Jason'ın bileği sargıda ve Dard'ın da omzu çıkık durumda. Bu haftaki eşlerinden birisi Theron ve katılmamakta da ısrarcı. "Bence bir şans vermelisin iyi bir kıza benziyor. " Adras bunu söylerken tek amacının Theron ile dalga geçmek olduğunu gayet güzel belli ediyordu. "Sorun da bu ya kız fazla iyi. Kesinlikle parçalar beni mahveder." kahkahalarımı tutmaya çalışsam da cidden mümkün olmuyordu. Üçümüz ortak salondaki koltuklara uzanmış bir vaziyette dinlenmeye çalışıyorduk. Tabi Theron'un dinlendiği söylenemezdi. O endişelenmekle meşgul olsa da Anysia anlattığı kadar korkutucu bir kız değildi. Komik bile sayılabilirdi. Sert bir tavrı vardı evet ki eğitimde bunu gayet net anlayabilirdiniz. Ama asla rahatsız edici durmuyordu bu hali. Eğitimdeki hareketleri sert , zarar verici ama bir o kadar da narindi. Fiziksel açıdan çok güzel bir kızdı. Sadece sosyal olarak sanırım kapalı bir ortamda büyütülmüştü. Ona geldiği yer , ailesi veya başına ne geldiğiyle ilgili soru sorduğumuzda tek yaptığı gözlerini odaklayıp bize bakmak oluyordu. Kolay iletişim kuramıyor kurduğunda ise tuhaf durumlar yaşanıyordu. Sanki bir odaya kilitlenmiş ve daha önce hiç dışarı çıkmamış gibiydi. Geçen hafta onu yalınayak gezmemesi için defalarca uyarsak da bizi asla dinlememişti. "Ayakkabılardan hoşlanmıyorum." diyerek geçiştirmişti. Onu bazen koridorda kendi kendine konuşurken ya da şarkı söylerken görüyordum. Hep aynı melodiyi mırıldanıyordu. Onun hakkında hiçbir şey bilmememiz ve hiçbir şey de öğrenemememiz işimizi daha da zorlaştırıyordu. Hangi elementi kullandığını veya bir element kullanıp kullanamadığını bile bilmiyorduk. Şuan tek bildiğimiz yakın dövüşte ve kılıç kullanma konusunda Riddle ile neredeyse eş değerdi. "Merhaba Alison." başımı çevirip yukarı baktığımda görmeyi beklediğim kişi kesinlikle değildi. "Dard... ıhm hey merhaba. Bir sorun mu var ?" bu kadar karışıklığın içinde kendim bile inanmasam da "Dard Sorunum" askıda sayılırdı. "Andela ve Candance seni yukarıda beklediklerini söylememi istediler." ayaklarımı koltuktan aşağı sarkıtıp kalktım "Evet benim için işkence dolu saatler. Noah'un doğum günü partisi için rahatsız elbiseler." merdivenlere yöneldiğimde bir an için arkamı dönüp "Dard şey odaya kadar eşlik eder misin ?" Adras bana "Delirdin mi sen ?" der gibi baksa da Dard başıyla onaylayıp yanıma geldi. Üst kata çıkarken birkaç haftadır Dard'ı bir şekilde yakalayıp sormak istediğim şeyi sordum. "O gün ? Çemberi oluşturduğum gün neden herkes bana korkuyla baktı ? Ve neden bana çemberi bırakmamı söyledin ?" Dard sorduklarımdan pek memnun kalmasa da Noah veya Jason gibi cevaplamamazlık yapmayacağından neredeyse emindim. "Ben... Alison sen değildin korktukları... Korktukları şey Banshee'ydi. Banshee yani ölüm perileri nadir rastlanan büyülü yaratıklardır. Lanetle doğarlar çünkü ölümü fısıldarlar. Ruh elementine daha önce çok sayıda Aris hükmetti. Bir çoğu çok güçlü savaşçılardı ve Ariçem tarihinde her birinin izi mutlaka vardır. Ama daha önce bir Banshee'nin çembere öncülük ettiği hiç görülmedi. Ölüm Perileri sevimli olarak anılmadı hiçbir zaman ve o gün çemberi kurduğunda sen değiştin... Yani görünüşün... Bir Banshee oldun..." dedikleri beni huzursuz etmeye yetse de konuşmayı burada kesemezdim. "Bir dakika görünüşün derken yani Banshee görünüşü diye bir şey mi var ?" Dard'ın olanları anlatmaktan pek memnun olmadığı apaçık ortadaydı. "Gözlerin Alison , gözlerin buz mavisine döndü. Saçların... Tarih boyunca Ölüm Perileri farklı kişilerden , farklı savaşçılardan oluştu. Hepsinin birbirinden farklı görüntüsü vardı ama içlerindeki ruhun görüntüsü hep birbirinin aynısı olmuştur. Buz mavisi gözler , beyaz saçlar , şeffaf olmaya yakın bir ten. Ruh aynıdır Banshee ruhu hep aynı kalır çünkü ölüm hiç değişmez. Herkes için değişmezdir. Görüntünden ve gücünden korktular Alison. Ruh'un gücü evet inanılmaz. Ama tarih boyunca bu gücü kullanarak herhangi birini öldüren bir Aris'e daha rastlamadım. Diğer savaşçılar Ruh elementinin tek bir ayrıcalığı nedeniyle güçlerini kanıtladılar o da diğer tüm elementlere aynı anda hükmedebilmek. Ama sen bundan daha fazlasını yapabildiğini gösterdin. Sen ölümü getirebiliyorsun. Sen Ruh'u bedenden ayırabiliyorsun bu da Banshee olduğunun kanıtı." nefesimi tuttuğumu fark ettiğimde kapıya gelmiştik. "Çemberi bırakmanı söyleme nedenime gelirsek. Alison , Ava'yı sen çağırdın ve çağrını duyup geldi. Daha Banshee ruhunu ortaya çıkardığında başka bir ruhu çağırdığını anlamıştım ama bunun Ava olabileceği aklıma gelmedi. Evet bunu hepimiz gördük ki tuhaflık sadece bununla sınırlı değil. Onun konuştuğunu ve söylediklerini sadece sen duydun ve cevap verdin. Ariçem'de bile bu normal karşılanmaz Alison. Ölüler bu diyara çağırılamaz. Ölüler konuşamaz Alison."

ARİÇEM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin