🌜2.BÖLÜM🌛

55 2 0
                                    

Multide miranın arabası var çok cool dimi biliyorum sağolun :Dd

❣İyi okumalar❣

Gece 4.30'da telefonum çalmaya başladı. Sinirle kim olduğuna bakmadan açtım telefonu "ne var" cevap gelmedi karşı taraftan sonra telefona baktım arayanım kim olduğunu öğrenmek için 'Gizli numara' yazıyordu. "Kimsiniz?" dedim bu sefer yine cevap yok. Karşı taraftan derin iç çekişler dışında hiç bir ses gelmiyordu "kimsiniz?" diye yineledim sorumu dein iç çekişler bir anda bir kadın ağlamsına döndü ben ne olduğunu anlamadan suratıma kapandı telefon. Neden her şey ben uyku sersemiyken oluyorki yani abi az sabredin uyanınca arayın.

O telefondan sonra bir daha uyuyamadım. Evimizin önündeki parka indim. Karanlıktan korkmadığım için sorun olmuyordu böyle şeyler. Parktaki 2'li salıncaklardan birine oturdum. Hafifçe sallandım bir ileri, bir geri aklımda sürekli o kadının sesi vardı. Beynimde sürekli o ağlayış vardı. Ben düşüncelerle boğuşurken ağacın oradaki gölge takıldı gözüm. Kaşlarımı istemsizce çatıp ağaca doğru ilerledim. Ağacın arkasında kimseyi göremeyince geri dönecektim ki birisi ağzımı kapatıp beni aşşağı çekti. Vücuduma pompalanan adrenalile kalbim pıt pıt atmaya başlamıştıki duyduğum kahkahayla sakinleştim. Aramdaki gerizekalıya dönüp "mal mısın Yağız? Pardon sormam hata malsın. Ödüm koptu gerizekalı ne işin var burda" "asıl senin ne işin var burda gece gece" olan biten her şeyi anlattım ona. İlk şaşırdı biraz ama sonra kendine geldi.

"Yağız sence kimdi o?"

"Ne bileyim kızım müneccim miyim ben?"

"Yağız sen beni çocukluktan beri tanıyorsun benim şu an neler hissttiğimi anlarsın."

"Anlıyorum seni"

"Yağız"dedim ve yanımdaki salıncaktaki Yağıza döndüm. "Kadın çok içten ağlıyodu be Yağız"

Bir şey demedi bilirdi benim ağlayan kişilere zaafımı. Salıncaktan sıkılınca banka oturduk o kolu omzuma ben konumu beline doldım birlikte izledik güneşin doğuşunu. Sonra bir ara ben uyudum ve uyandığımda yatağıdaydım. Büyük ihtimalle beni Yağız getirmiştir diye düşündüm. Annem kahvaltı hazırladığını ve itiraz istemediğini belirtir bir ses tonuyla seslenince hemen kahvaltıya indim. Merdivenleri üçer beşer inerken 5. Basamakta ayağım burkuldu ve merdivenlerden yuvarlandım. Annemin kahkahalarını duyunca açtım gözlerimi. "Anne neye gülüyon Allasen ya ben düştüm sen gülüyon" "senin düştüğüne gülmüyorum" "bak bakayım anlımda enayi mi yazıyo" annem "evet" diyip daha şiddetli gülmeye başladı. Koşarak banyoya gittim. Cidden anlımda kocaman harflerle 'ENAYİ' yazıyodu. Bende Miraysam bunu yanına bırakmam Yağız.

Uzun uğraşlar sonucu yazıyı silmiş okula gelmiştim ama okula geldiğimde 2. Dersin sonundalardı. Tenefüs ziliyle sınıfa girdim kapıyı sertçe çarpıp Azrayla konuşan Yağızın yanına ilerledim. Yağız beni fark edince gülmeye başladı.

Azraya olan biteni anlatınca oda gülmüştü ama arayan kişinin onunda kafasını karıştırdığına eminim. Azra ve ben bahçedeki bankımızda Yağız beyi bekliyorduk çünküYağızı istediklerimizi alması için kantine yollamıştık. Yan banktaki sürtükler okulun girişine bakıp gülüşünce Azra ve ben önce bakışıp sonra girişe baktık. Gelenler 3 kişilik bir gruptu liderleri olduğunu zannettiğim kişiyi gözüm bir yerden ısırıyodu ama hatırlayamadım fazla düşunmemede gerek kalmadı zaten. "Kanka bu dün sesin kapak ettiğin çocuk değil mi?" "Evet, hatırladım" beni fark edince bana doğru yürümeye başladı. Azraya dönüp "o buraya mı geliyor?" İlk oda şaşırsada "galiba". Okulda kimse bana yaklaşamazdı korkardı hepsi ama sözümdenede çıkmazlardı. İsmini hatırlamadığım çocuk yanımızda durup "selam" diyince yanımızdaki sürtükler fısıldaşmaya başladı şaşırmıştım. "Sana benimle konuşma yetkisini kim verdi" ben böýle söyleyince kalakaldı. Azraya başımla hadi işareti yapıp kalktık ve sınıfa gittik. Yine sıkıcı derslerle geçen okul gününün ardından evlere dağıldık aslına bakarsak evde kalmak istemiyordum. Azrayı aradım Azra telefonu açınca "Azra bu akşam bir şeyler mi yapsak hiç evde durasım yok" "benimde senden bi farkım yok" "Yağızıda ara haber ver bizim bara gidelim" "tamam gidelim" bu kısa konuşmanın ardından banyoya gittim sıcak bir duş alıp dolabımla bakışmaya başladım. Bir saatlik bakışma ardında siyah mini bir eteğin üzerine gri bir toşört aldım ve eteğin içine teptim eteğin altı siyah bir çorap giydim. Çantadan hoşlanmadığım için telefonumu elime alıp aşşağı indim. Anneme kısa bir açıklama yapıp siyah sneakerslerımı giydim evden çıkmadan deri montumu da aldım.

 Anneme kısa bir açıklama yapıp siyah sneakerslerımı giydim evden çıkmadan deri montumu da aldım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Giydiği kıyafet bu )

Arabama bindim. Watsappta olan grubumuza girip

~Delidolu~

Ben: Hazırsanız ben bara geçiyorum.

Ponçikyarim: Ben hazırım Yağızı bekliyorum.

Yağ'ız: Kapıdayım aşşagı in Azra.

Ponçikyarim: Tamam.

Ben: Yağız ne odun bir şeysin ya onsan bi sevgilim, hayatım, canım,balım falan der yani.

Yağ'ız: Mira işsiz misin kızım sen.

Ben: evet, işsizim.

Ponçikyarim: Mira işine bak.

Ben: Ya siz ikinizde gerizekalımısınız işsizim ben diyorum işine bak diyo anlayamadım sizi ben.

Yağ'ız: Miraaa!

Ben: Off! İyi be.

Bara geldiğimde arabamdan cool hareketlerle indim. Korumalara yaklaşınca Hüseyin kapıyı açıp "Hoşgeldiniz Mira hanım" dedi. Yüzümü sertleştirip bara girdim. İçeriye adımımı atmamla yüksek müzik sesi kulaklarımı tırmalamaya başladı. Umursamadım. Bar taburesine oturup. Bizimkileri beklemeye başladım. "Hoşgeldin Mira, tekmisin?" Arkamdan gelen sesle irkildim. Arkama dönünce benden cevap bekleyen Atakan bakıp "Hoşbuldum, geliyolar bizimkiler." "Uzun zamandır yoktunuz." "Nasıl giyor? bir sorun var mı?" "Hayır bir sorun yok arada ufak kavgalar oluyo." "Güzel" dedim. Atakan barmendi. Severdim Atakanı. Atakanın yüzüne bakınca burukça gülümsüyordu. Kaşımı 'hayırdır' kaldırınca. "Bilirsin beni annemle babam küçük yaşta terk etti. Benim annemde babamda sen oldun, bana hep destek oldun. Ve bana bu işi verdin sana nasıl teşekkür etsem boş." Gülümsedim.

Eskiden aynı mahhallenin çocuklarıydık yani babamın işleri büyümeden önce. Babamın işleri büyüyüp zenginleşince daha büyük bir eve taşındık ama Atakanla hiç kopmadık. Bizim taşınmamıza yakın Atakanı ailesi terk etti. Bende ona barmenlik teklif ettim kabul etti. Evet bar benim. Aslınd abir sürü işin altından kalkmak zor oluyodu ama Atakan gelince barın çoğu işi omuzlarımdan kalktı. Bendüşüncelerle boğuşurke Atakan aniden bana sarıldı. Bende sardım kollarımı. "Atakan eğer bir sorunun olursa gel bana olur mu? Hem senin sayende kalkıyorum ben bu işin altından sen olmazsan ben ne yaparım" dedim. "Sağ ol" dedi ben ve yerine geçti. "Ne alırsın?" "Az alkollü meyve kokteyli" "Hemen hazırlıyorum" dedi ve işine döndü. Burası benimdi. Babamdan uzun ısrarlar sonucu doğum günü hediyesi olarak verdirmiştim kendime. Ah biliyorum çok zekiyim :D.

Yağızlarla oturmup saçma saçma esprilere kahkahalarla gülüyordum. Bir anda müziğin ritmi değişti ve sakin bir şeyler çalmaya başladı. Yağız bana baktı onay ister gibi göz kırptım. Azranın elini tutarak piste gittiler bende koltuğa yayılıp kokteylimi yudumluyordum.

Atakan geldi ve beni dansa kaldırdı. Atakanla kardeş gibiydik ya çocukluğumuz birlikte geçmişti hala bana işlerimde yardım ediyor. Pistte dans etmeye başladık ben kollarımı onun boynuna, o kollarını benim belime dolamış. Birbirimizi sahiplernircesine sarılmış dans ediyorduk. Sonra gözlarim bir yerde takılı kaldı. İlk başta tam seçememiştim ama şimdi daha net görüyordum. Hayal değildi. Ama neden buraya gelmişti? Neden beni öldürecekmiş gibi nefretle bana bakıyordu? Neden bir şeyi kabullenemez gibi başını hayır anlamında sallıyordu?  

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 05, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

YARA BANDIWhere stories live. Discover now