Every Thing You Say

1.7K 19 5
                                    

"Bence Lady Gaga müzik dünyasının Marc Jacobs'ı gibi. İstediği kadar çılgın davransın, kimse ortaya çıkıp da 'Kral Çıplak' diyemiyor. Hepsi sığ görüşlü olarak görülmekten korkuyor. Bence modanın sorunu da bu. İnsanlar asla ucube kıyafetleri yargılama cesaretini bulamıyor. Örneğin geçen Pazar verilen baloyu hatırlıyor musun? Mankenlerden birisinin bacaginda alçı vardı ve herkes bunu tasarımın bir parçası sanmıştı. Ben insanlar Lady Gaga ya da Marc Jacobs olmamalı demiyorum zaten, ama sürekli olmaları onlara hiç bir şey katmıyor. Sadece onları umutsuz gösteriyor"

Kömür karası saçları, bilgisayar ekranı ışığı ile aydınlanan bitter çikolata renkli gözlerine düşerken genç latin güzeli; heyecanla kendi kendine tartışan küçüklük arkadaşının hızlı ve karmaşık olduğu kadar rahatlatıcı sesi sayesinde bütün gün boyunca uğraştığı grafik tasarım ödevi ile uğraşıyordur. Kumral güzeli konudan konuya atlarken söylediklerine katıldığını ima ederek başını sallıyor halbuki tek bir kelimesini bile dinlemiyordur.

"Santana sana söylüyorum. Santana? Beni duyuyor musun?"

Bir süre sonra bilgisayar ekranına tamamen dalmış Latina arkadaşının ancak ikinci ya da üçüncü seslenmesinde kendine gelip, kafa sallamayı bırakır ve ona soran gözlerle döner.

"Beni dinliyor musun?"

Santana hemen yalana başvurur.

"Saçmalama Rachel, tabii ki de dinliyorum. " Rachel klasik sorgulayıcı duruşunu yapar. Kollarını göğsünde birleştirerek başını hafif yana eğdiği ve kaşını kaldırdığı duruşu aslında; Santana her Pazar akşamı, son dilimini ertesi gune sakladıkları pizzayı gizli gizli uyumadan önce bitirince ertesi sabah karşılaştığından çok iyi tanıyordur.

"Peki ne hakkında konuşuyorum?" Santana duraksadi ve arada yakaladığı kelimeleri düşünür.

"Lady Gaga'nın geçen pazar katıldığı davetteki ucubeligi?" Santana içinde az önce söylediği şeylerin doğruluğuna dair olan umut ile onun gözlerine baktı ve suçlulukla gülümser. Rachel gözlerini devirir.

"Ya evet bundan bahsediyorum ben. " der alaycı bir ses tonuyla.

Santana kucağındaki dizüstü bilgisayarı koltuğa bırakıp kendisine darılmış arkadaşının yanına kırmızı kanepeye oturur ve ona sarılır.

"Özür dilerim?" Rachel ona tepki vermeyince yanağından öpücük alır ve başını omzuna yaslar.

"Yetiştirmem gereken bir ödev var Rach ve bugün ofiste de India canıma okudu. Şu an senle konuşurken bile kafamı toplayıp cümle kurmakta zorlanıyorum. Kafamın etrafında grafik ödevimi kanat olarak kullanarak uçan India'lar var şu an."

Rachel'ın asık suratı affedici bir gülümseme ile aydınlanır.

"Hala o işte ne yapıyorsun hiçbir fikrim yok. İşkenceden farksız... Eğer başvursan şirkette çok daha iyi bir pozisyona gelebilirsin."

"Çünkü ben senin gibi moda alanında kariyer yapmak istemiyorum. Ben bi sanatçıyım Rachel- " Rachel gözlerini büyüyünce hemen araya ekleme gereği duyar. " - ve biliyorum modanın bir sanat olduğunu söyleyeceksin. Ama kastettiğim bu değil. Sen neyi kast ettiğimi çok iyi biliyorsun."

Rachel konuyu uzatmayı istemez, omzunu silker. Bu konuyu milyonlarca kez tartışmışlardır ve bir tane daha tartışma hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Santana'nın uykusuzluktan şişmiş ve kızarmış gözlerine bakar.
"Uyumaya ihtiyacın var San." Santana başını iki yana sallar
"Johanna'dan bir e-mail bekliyorum bana dersin dosyalarını atacak. Tabi partiden dönebilirse. Onları indirip uyurum." Rachel elini onun omzuna koyar.
"Sen uyu ben zaten bugün işe gitmedim beklerim atmasını."  Santana itiraz edecektir ancak yorgunluktan ve Rachel'ın kararlılığı ile ikna yeteneğinin etkisinden dolayı uğraşmamaya karar verir. Ayaklarını sürüye sürüye odasını yürürken Rachel günün milyonuncu kahvesini yudumuluyordur.

Santana'nın bilgisayarını dizine alır ve internette dolanmaya başlarken 1 saatten uzun bir süre sonra gelen 'ding' sesiyle irkilir. Mail kutusunu açar ve Johanna'nın adını beklerken farklı bir isimle karşılaşır. 

Yarın Lexington&52. Caddenin kesişiminde ol.

Acil.

Konu önceki hayatın ile ilgili.

Madeline Diver

I'll Be Watching YouWhere stories live. Discover now