Gallantry - 1.Bölüm

413 12 0
                                    

Genellikle rüyalarımda pek bir şey göremem. Ne kadar görmek istesemde zihnimdeki karanlık buna engel olurdu. Ta ki bu sabaha kadar... Bu sabah uyanmadan 3 dakika önce muazzam bir rüya görmüştüm. Yada 3 dakikadan fazla mıydı? Bilmiyorum.

Rüyamda kumun üstüne oturmuş denizin üstünde görünmeye başlayan güneşi izliyordum. O kadar parlaktı ki gözümü bile açamıyordum. Sonra bir el bana uzandı ve uyandım. Uyandığımda elimi tutan ablamı görmesem daha da mutlu olabilirdim tabiki.

"Uzun zamandır ilk kez harika bir rüya görüyordum ve elimi tutanın bir erkek olduğuna yemin edebilirim."

"Tabi ya bir erkekti. Saçmala o eli benden başka kimse tutmaz."

Sağ elimin altındaki yastığı hışımla ona fırlattım ama kıvrak bir hareketle kolunu sıyırmıştı.

"Eğer hala o yataktan kalkmayacaksan cafedeki işine ben mi gideceğim?"

Eyvah! Saat kaç ki?

Üstümdeki çarşafı kaldırmam ve banyoya gitmem aynı süre zarfında gelişsede ve 2 dakikada hazırlanıp çıksamda evet part time çalıştığım işime geç kalmıştım.

"Bir daha olursa ..."

"Olmaz bayan Park."

Neyseki ilk kez geç kalmanın verdiği şanslılıkla ucuz kurtulmuştum. Bir insan neden bu kadar mutsuz olur ki? Bayan Park'ı gerçekten hiç gülerken görmemiştim. Cafemiz 'en temiz mekan' ödülünü aldığında bile fotoğraflarda hafif bir tebessümle poz vermişti.

"Sen neden hala orda bekliyorsun?"

"Ha? Efendim?"

Hala aynı yerde durduğumu farkettiğimde Bayan Park'a kafamla selam verip hemen cafenin mutfağına gittim.

"Herkese günaydın..."

"Günaydın Min Hee."

Soyunma odasına geçerek önlüğümü giydim. Bu cafede 1 yıldır çalışıyordum. Patronumuz biraz sert olsa da burada mutluydum. Çünkü para biriktirmem ve dünyadaki tek hayalim olan seyahat turunu gerçekleştirmem gerekiyordu. Her ne kadar ablam Min jae bana inanmasa da bunu başaracaktım ve O da beni uğurlarken kıskancından çatlayacaktı.

"Hıkk!"

Tuvaletten gelen bu sesle irkildim. Biri mi ağlıyordu?

"Hık! Hık! Üğüüü"

Kapıya bir kaç tıkladım.

"Hey! İyi misin?"

"İ-HIK!-iyim ben."

Ağlamaklı sesinden anlayabildiğim kadarıyla içerdeki geçen hafta işe başlayan So Hee'ydi.

"Dışarı gelsene. Napıyorsun orda?"

Tereddütle kapıyı açtı. Ağlamaktan akmış eyelinerı ve dudaklarından taşmış rujuyla tamamen perişan gözüküyordu.

"İyi olduğuna emin misin? Konuşmak ister misin?"

Ağlamasını durdurmaya çalışıyordu. Yavaşça kafasını salladı ve odanın diğer ucuna, kapıdan uzak bir yere ilerledik. Ziraa bayan park bizi bu şekilde görse ikimizi de kapı dışarı ederdi.

"Evet,seni dinliyorum."

"Benim erkek arkadaşım beni aldattı. HIK!"

Tanrım. Şu erkekler bir kerede başımıza bela olmasalar.

"Onu bir kızla mı yakaladın?"

"Hayır. Okuldan bir kız bana şu fotoğrafı gönderdi."

Cebindeki telefonu çıkararak aniden gözüme soktu.

GallantryWhere stories live. Discover now