"Günaydın yenge erkencsin"

Ay başka bir şey dilesem olacakmış.

"Günaydın ecel"

"Erkencisin"

"Rojda hala gelecekmiş işte biliyorsun neyse beni oyalama da şu tepsiyi masaya götürürmüsün malum hamileyim"

Ecel kafasını sallayıp tepsiyi içeri taşıdı.Bu çocuk hep uykulu olsa böyle ne güzel olur.Hiç konuşmaz.

"Sana kolay gelsin yenge ben yatıyorum"

Ecel arkasında şaşkın bir ben bırakıp gitti.Madem yatacaksın niye kalkıyorsun?Aman Berfu Sana ne hadi kur şu sofrayı.Kendi kendime vermiş olduğum emir üzerine sofrayı tamamlayıp mutfağa geçtim.Pişmiş olan 13 yumurtayı alıp ikisini bıraktım.Çünkü azad tam pişmiş seviyor.Yumurtaları tek tek soyup tabaklara dizdim.Azadın yumurtalarını soyup ayrı bir tabağa koydum.Yumurtaları,kahvaltılıkları,
Kızarmış çörekleri ve doğradığım domates salatalık tabaklarını tek tek masaya dizdim.Bu arada melek annem,zeynep abla,mirza abi ,hasan ağa ve küçük affan kalkmıştı ama benim öküz Kocam la diğer öküz kardeşi hâlâ uyuyordu.Mutfağa girip dolaptan babamın yani hasan ağanın en sevdiği urfanın acı sosundan tabaklara koydum.Sosları masaya götürdüğümde azad uyanmış ve herkes masada oturuyordu.Demekki ecel beyin bu evde sözü geçmiyor.Heralde onlar da alıştı ecelin bu uyku hastlağına.Iki tane ayrı tava çıkarıp yine urfanın acılı özel yapılmış sucuklarını doğrayıp iki tavaya ayrı ayrı koydum.

Çalan kapıyla kalbim sıkıştı.Sakin ol berfu sen ondan değil o senden korksun kızım.Ah kendimi kandırıyorum resmen korkudan ölüyorum.Kulağıma gelen cızırtı sesiyle hemen tavalara döndüm.Ocağın altını kapatıp sade pişirdiğim sucukları besmele çekip içeri götürdüm.Rojda Bekıran bütün ihtişamı ve taviz vermeye duruşu ile masadaydı.Sıcak tavaları yerlerine koyup yavaş yavaş rojda bekırana yaklaştım.

"Öpüyüm hala hoşgeldin"

Rojda hala yüzünü öbür tarafa çevirip elini uzattı.Ah ben çok meraklıyım sanki sana.El öpme işlemini gerçekleştirip Azadın yanına geçtim.Azad kulağıma yaklaşıp konusmaya başladı;

"Her şey çok güzel karıcım"

Azada gülümseyip önüme döndüm.Her şey senin için kahve gözlüm.Her şey bizim için.Herkes hasan ağanın yemeğe başlamasıyla yemeğe başladı.Rojda hala yaptıklarımın hepsini yerken yüzündeki memnun ifade eksik olmadı.Berfu Taşkın gücü derler buna.

"Hatice yine döktürmüş!"

Ne!Haticemi ben yaptım bunların hepsini.Pislik karı!

Melek anne;

"Yok abla hepsini Berfu yaptı"

Ve rojda hanım bir bukalemun misali renk değiştirir.

"Belli şu sucuğun hali ne bak.Çiğ çiğ önümüze koymuş pişiler zaten elden ayrı ah anası buna hiç mi öğretmemiş."

Yuhhhh!Bu nasıl bir dönmedir.Boğazında dursun o yemekler.Azad buğazını temizleyip ayağa kalktı.

"Baba müsade edersen biz berfuyla bu akşam dönmeden önce şöyle bir urfayı gezelim diyoruz"

Benim niye haberim yok bundan.Ah azad ah.

Rojda hala;
"Ne gezmesi azad madem gideceksiniz gitmeden önce Berfu konağı baştan aşağı temizlesin bi"

Azad;
"Hamile karıma koskoca konağı temizletmem ben hala!"

Rojda hala azada cevap vermeyip önüne döndü.Oh canıma değsin.Yılan karı!

Hasan ağa;
"Tamam oğul gidin gezin ama torunumu ve gelinimi çok yormayın"

Hasan ağanın sözü üzerine bende izin isteyip azadla beraber masadan kalktım.

"Uff azad bekle ya bune acele!"

"Hadi güzelim sadece 2 saatimiz var"

Ayakkabılarımı giyme işlemim bitince siyah çantamı alıp azadın arkasından koştum.Urfayı zaten biliyoruz ne diye geziyorsak.Siyah arabanın içinde beni bekleyen kocamın yanına gidip arabaya bindim.

"Çok merak ediyorum nereye gideceğiz"

Azad elinde salladığı siyah bez parçasıyla bana dönüp sırıttı.

"Önce şunu bağlayalım"

"Şaka yapıyorsun demi?"

"Aaaa sen ne zaman gördün kocanın şaka yaptığını"

"Yapma"

"Malesef güzelim"

Azad konuşmama izin bile vermeden gözlerimi bağladı.

"Azad korkuyorum"

"Ben burdayım"

Derin bir nefes alıp geriye yaslandım.evet azad burdan asıl korkmam gereken o ve onun ilginç süprizleri.Başıma birşey gelmeden istanbula dönseydik.

"Azad ses ver ara sıra!"

Kulağıma ilişen kahkaha sesiyle Sinir im üst safaya çıktı.

"Geldik mi?"

"Az kaldı dayan"

"Azad doğruyorum"

"Ne!daha erken değilmi?"

"Geldik mi?"

"Lan berfu adamı deli ediyorsun geldik geldik!"

Sevinçle gülümseyip Azadın beni indirmesini bekledim.Koluma dokunan elle Azadın geldiğini anladım.

"Gel güzelim,yavaş,yavaş.Şimdi dur bak burdan gözlerini açana kadar adım bile atma yoksa düşersin"

Hızlıca kafamı salladı m.Nereye getirdi bu manyak adam beni.Galiba yüksek biyerdeydik.

Gözlerime değen ışıkla kafamı kaldırdım.Gördüğüm manzarayla ağzım iki metre açıldı.Urfaya renk katan balonlar bütün gökyüzünü süslemiş resmen.

"A azad burası burası çok çok güzel.Bütün urfa ayaklarımızın altında.Baksana balonlara"

Azad arkadan belime sarılıp benim gibi kafasını gökyüzüne kaldırdı.

"Evet güzelim.Hepsi mavi gökyüzünü süsleyen rengarenk kelebekler gibi"

Karnımda olan Azadın ellerinin üstüne ellerimi koyup huzurumun,huzurun kokusunu içime çektim.Azadın cümlesine cevap vermek için kafamı hafif ona döndürdüm.

"Bu kelebekler gökyüzüne yakışan ve güzelleştiren tek şey galiba"

"Aynı senin gibi"

"Aynı bizim gibi"

Yine geciktim.Çok özür dilerim canlarım.Ama yine bir sınav hafatası içındeyim.Ve çok çalışmam gerekiyor çok.Bu bölümüde siz ilham perilerim için yazdım.Hatalarım olduysa özür dilerim.Iyi okumalar....

AĞLA KALBİMOnde as histórias ganham vida. Descobre agora