takdim

57.8K 1.5K 755
                                    

Bazen hayatı devasa bir pinyata oyuncağına benzetiyorum. Şaşaalı görüntüsüyle insanları büyülüyor, hiç düşünmeden gözlerini kapatıyor herkes ona vurabilmek için. Bu, aslında cezbedici bir şeyin karşısında herkesin eşit derecede çocuk olduğunun bir göstergesi. Çocukken her şey daha kolay çünkü. Bir oyuncaktan medet ummak daha kolay, içinden şeker çıkacağına inanmak daha kolay. Mutlu olmak, sevmek ve sevilmek. Çocuk olmak sahiden...

Yaş aldıkça vuruşlar daha isabetli, daha sağlam oluyor fakat gelin görün ki patlayan oyuncağın içinden dökülenler rengarenk şekerler olmuyor artık. Etrafa saçılan her neyse kir ve pas getiriyor beraberinde. Zorluk getiriyor, kalabalık ve düğüm getiriyor. İşin içinden çıkabilenler için hala birkaç şeker de yok değil aslına bakarsınız.

Fakat ben onlardan değilim.

Ben, ne pinyatayı patlatmak için gözünü karartmış bir insan ne de patlayan pinyatanın içinden etrafa saçılan bir şekerim.

Ben, oyuncağın içine hapsolmuş bir kar tanesiyim.

Gelen her darbede oradan oraya savrulan, kalabalıkta dik durmaya çalışan, yapayalnız kalmış ve bulunduğu yere hiç mi hiç ait olmayan bir kar tanesi. Bekliyorum. En büyük darbeyi alacağım günü bekliyorum. İçerideki güruhtan kurtulacağım, bilmediğim bir yere savrulacağım günü bekliyorum.

Düştüğüm yerde eriyeceğim, yeryüzüne karışıp yok olacağım günü bekliyorum.

Şirince ambalajlanmış, bir çocuğu sevindirebilecek bir şekerleme değilim; hiçbir zaman da olamadım. Mevsiminden ayrı düşmüş, aptal bir kar tanesiyim sadece.

Ben, Duru. Bu da bir kardan adamdan geriye kalan son kar tanesinin eriyişinin hikayesi.

Kuzey ve Duru'nun hikayesine hoş geldiniz.

Düzenlenmiştir.

KUZEY ve DURUNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ