DOKUZUNCU BÖLÜM

Start from the beginning
                                    

Bir sabah rüyamda yemyeşil bir bahçenin ortasında çığlık atan bir kadının sesiyle yataktan fırladım. Anneannem, kırışık suratının gerginleşmiş ve hatta ağzının içindeki takma dişleri de olmadan korkunç görünüyordu. Onun feryadından öyle bir kalkmıştım ki yataktan, Saliha ve senem ağlayarak uyanmışlardı. Senem ağlıyordu. Saliha hemen onu kucağına alır almaz bahçeye koştu. Bense anneannemin odasına fırlamıştım. Anneannem fare görmüş gibi bir o yana bir bu yana sıçrıyor, zangır zangır titriyordu. Sonunda beni kapı eşeğinde ona şaşkınlıkla bakarken görünce boynuma atılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Henüz ne olduğunu anlayamadığım için anneannemi iteleyip gözlerinde bir cevap aradım. Aslında anneannemin bana sarıldığı o an kendime bile itiraf etmekten kaçtığım bir duyguya gark olmuştum. Bazı akşamlar annem ile birlikte yattığımda onun bana sıkıca sarılarak, uyuduğumu sanıp ağladığı gecelerde içimde açılan gizli bir oda vardı. Yüreğimde açılan o odada yalnızca annemin sırlarını saklıyor, onun gözyaşlarını her yanağıma salışında içime bıraktığı koru, bu odanın kapalı kapısı ardına bırakıyordum. Şimdilerde bu kapıyı yalnızca annemle uykumda sırdaşlık yaptığım gecelerde açıyordum. O an işte bu hal zuhur ediyordu yüreğime ki onu tüm soğukkanlılığımı kullanarak itivermiştim. Artık ne olduğunun farkındaydım. Onun yatağının solunda duran sedire baktım. Oraya doğru yanaştım. Dedem gözlerini dikmiş sağ tarafına bakıyor ve boğazından hırıltılar geliyordu. O sekerattaydi. Ölüm, acı içinde geçirdiği son yıllarına bir nihayet olacaktı. Ve artık nefretimi haykırdığım dedem hayatımızdan sonsuza kadar çıkacaktı.

Kendimi zar zor dışarıya atmıştım. Bir kenara geçip donuk gözlerle toprağı eşeledim. Düşünüyordum. O artık bu toprağın koynuna girecekti. Tıpkı annem ve babam gibi. Geç bile kalmıştı. Yine de gözlerimden akan bir iki damla yaşa mani olamadım. Olmak da istemiyordum. İçimde, ta derinlerde bir sızı vardı. O gün her şey o kadar hızlı gelişmişti ki, ben bile olanların detayını hatırlayamıyorum. Onu öğleden sonra kaybetmiştik. Dedem artık bizden çok uzaklara göçmüştü. Komşuların yardımıyla cenaze kaldırılıp mezarlığa götürüldü. Anneannemi hiç bu kadar üzgün görmemiştim. Onu defnederlerken görmedim. Ben kardeşlerimin yanında evdeyken, anneannem komşuların yardımıyla dedemi defnetmişti. Dedemin ölümünün ardı sessizlikti. Anneannem hayat arkadaşını kaybetmenin verdiği üzüntüye daha fazla dayanamayarak fenalaşmıştı. Onu hastaneye kaldırdık. O her ne kadar yatalak bir hasta olsa da anneannemin gözbebeğiydi. Tek dayanağı, sığındığı tek limandı. Bu onun için kolay değildi. Ama bana göre dedem çoktan ölmüştü. Sadece toprağa girmemişti o kadar!

Akşam olmak üzereydi. Mahallenin kuru gürültüsü bizim evde toplanmıştı. Gündem dedemin ölümüydü. Kafam şimdiden şişmişti. Ortalıkta dolaşırken bana acıyan gözlerin üzerimde dolaştığını fark ediyordum. Mutfak tıkış tıkıştı. Sözüm ona helva yapıyorlardı. Dedikodudan fırsat bulurlarsa tabi. Helvanın yanık şeker kokusunu duyunca içim katlı. Hemen salona geçtim. Oturacak yer hiç yoktu. Çocukların zır zır bağrışmaları beni çileden çıkarıyordu. Bazısı köşeye çekilmiş Kur'an okuyor, bazısı anneannemin haline acıyordu. Onun neler çektiğini dillerine dolayıp durmuşlardı. Artık çığlık atma noktasına geldiğimde anneannemi yatağında ağlarken görüp sakinleştim. Ona içim acımıştı. Odasının kapısının önünde onu seyre koyuldum. Öyle hıçkırıyordu ki içinde kocaman bir canavar horluyordu sanki. Fenalaşacak diye geçirdim içimden. Sanki kahrolurken kendini zerre düşünmüyordu. Ağlamaktan göz perdeleri simsiyah olmuş balon gibi şişmişti. Bir anda kendini sıktı. Dişleri gıcırdıyordu. Nefesi zor alıyor gibiydi. Telaşlandım. İçeriye girmek için adım attığımda oturduğu sandalyeden ağız üstü yere kapaklandı. Feryat ederek koşup onu kaldırmak istedim. Ama yarı baygın ve titriyordu. Evdeki herkes toplanıp kargaşaya başladı. Bense sadece ağlıyordum. Birisi akıl edinceye kadar anneannemi hastaneye kaldıran olmadı. Komşunun kocası arabasını bahçeye çekip anneannemi hastaneye kaldırdı. Ben yine evde ve kardeşlerimin başında kaldım. Kimseye teselli verecek durumda değildim. Onlar ağladı ben ağladım.

MİHRİCAN #Wattys2017 (Akademisyen Yayımlarından ÇIKTI)Where stories live. Discover now