Bölüm 15

6.6K 419 3
                                    

Okulun koridorlarında ilerlerken insanlar ellerinde olmadan dönüp bu iki güzel kadına bakıyorlardı. Işıl ışıl parlayan iki güzel kadın... Biri kısa dalgalı saçları ve ela gözleriyle diğeriyse uzun siyah saçları ve zeytin gibi kapkara gözleriyle muhteşem görünüyorlardı. İkisine de gizemli bir hava katan bir görünüşleri ve duruşları vardı.

Naila kot eteğini düzeltti. Üzerine siyah askılı bluz ve ayağında da topuklu sandaletleri vardı. Kot ceketi her zaman ki gibi üstündeydi. Hayren iç çekti. "Yakında karnım o kadar şişecek ki bunları giyemeyeceğim" dedi. Onun üzerinde dizlerine kadar ulaşan renkli ufak çiçekli siyah bir kumaştan elbise vardı. "O yüzden hepsini şimdiden giymek en iyisi"

Naila, kaşlarını kaldırarak gülümsedi. "Ben Haven' ın senin kocaman karnından şikâyet edeceğini düşünemiyorum bile. Gözlerini hiç gördün mü? İmkânsız bir şekilde parlıyordu. Sanırım hayatında hiç bu kadar mutlu olmamıştı"

Hayren hüzünle gülümsedi. "Hamileliğin bana şimdiden yaradığını söyleyip duruyor. Beni daha da güzelleştirmiş"

"Doğru söylüyor"

"Naila"

İki kadın gülerek sohbet ederken Naila' ın arkasından gelen ses genç kızın tüm neşesini kaçırmıştı. Derin bir nefes alıp arkasını döndü. Jake, gerçekten de perişan görünüyordu. Sanki düzgün uyumuyormuş gibiydi ve baya da kilo kaybetmişti. Genç kız kaşlarını çattı. "Ne var?"

Jake büyülenmiş gibi ona baktı ve gülümsedi. O gülümsemesi bir zamanlar Naila' ın kalbinin daha da hızlı çarpmasına neden olurdu. O gülümseme için genç kız her şeyi yapardı. Oysa şimdi ona hiçbir şey ifade etmiyordu. "Vay canına" dedi Jake. "Çok güzel görünüyorsun gerçekten de. Daha da güzelleşmişsin"

Genç kadın, dudaklarını büzdü. "İltifatlarını kendine sakla Jake" dedi Naila. "Benimle ne konuşmak istiyordun?"

Jake, Naila' ın arkasına baktı. Hayren derin bir nefes aldı. "Ben sınıfta olacağım, Naila" dedi ve gitti.

Jake, Hayren arkasını döndüğü anda Naila' ın ellerini yakaladı. "Sana yalvarıyorum, Naila" dedi. "Bana bir şans daha ver. Buna çok ihtiyacım var. Sana çok ihtiyacım var. Daha önce seni bu kadar sevdiğimin farkında bile değildim. Ama seni kaybetmek bana ders oldu. Benim için ne kadar değerli olduğunu anladım"

Naila, bu sözlerden gerçekten sıkılmıştı. Başını kaldırıp Jake' in ardından bakınca Shine' in ve Haven' in gelmekte olduğunu gördü. İki erkekte kaşlarını çatmış onlara doğru yürüyorlardı. Genç kadın gözlerini tekrar Jake' e çevirdi. "Sevgilin nerede Jake?" dedi en sonunda. "Senin burada bana bu sözleri söylemen onun hiç hoşuna gitmez eminim"

Jake, bir süre rahatsızca kıpırdandı ve kızın ellerini bıraktı. "O... Şey... Ben... Yani biz... Ayrıldık" dedi zorlukla.

O anda her şey çözüme kavuşmuştu Naila' ın kafasında. "Anlıyorum" dedi gülümseyerek. "Seni terk etti." Dudaklarındaki gülümseme anlayışlı olsa da gözleri alaycılıkla parlıyordu. "Sende onun geri dönmesini beklerken oyalanacak bir oyuncak arıyorsun"

Naila onun yanından geçerken Jake onun kolunu tuttu. Naila ne olduğunu anlamadan kendisine çekti ve dudaklarını dudaklarına bastırdı. Genç kız, ne olduğunu anlamadan Jake onu öptü ve bıraktı. "Bana bunu unuttuğunu söyleme, Naila" diye fısıldadı. "Birbirimize ne kadar aç ve muhtaçtık. Bunu unuttun mu?"

Genç kız, hızla geri çekildi tam elini kaldırmış ona tokat atmaya hazırlanırken Jake onun elini yakaladı ve kendine çekti. Kolları arasında kıstırdı. Naila, kurtulmak için kıvranıyordu.

Bir anda arkadan başka bir kol Naila' ın beline sarıldı ve onu hızla geri çekti. Naila' ın sırtı sert bir yüzeye yaslandı. Ancak göğüslerinin tam altındaki kol o kadar sıkı tutuyordu ki onu nefesi kesilmişti. Başını kaldırdığında Shine' i öldürmeye hazır bir vaziyette Jake' e bakarken buldu.

Erkek ölümcül bir nefretle bir an Jake' e baktı. Ardından gülümsedi. Ancak buz gibi bir gülümsemesi vardı. "Üniversite içinde bayan öğrencileri taciz etmek yasaktır" derken sesinde ölümcül bir tıslama vardı. Naila' yı bıraktı ve Jake' e doğru bir adım attı. "İsteksiz olan bir kadını kendisiyle birlikte olmaya zorlayan erkeklerden nefret ederim" dedi.

Yumrukları iki yanında sıkılıydı. Ona doğru attığı her adımda Jake paniklemiş bir şekilde geri geri gidiyordu. Ancak Haven durumun ciddiyetini anlamış gibi aniden Shine' i tuttu. "Bu kadarı yeterli, dostum" dedi.

Shine bir şey söylememek için kendini zor tutuyordu. Jake, titremeye başladı. "Profesör Taylor" dedi kekeleyerek. "Ben yanlış bir şey yapmak istemedim" dedi. "Sadece Naila ile yeniden bir araya gelme kararımızı konuşuyorduk"

O anda Shine' in gözleri dimdik bir şekilde duran Naila' ya döndü. "Sence Bayan Roberts' in hiç öyle bir talebi varmış gibi bir hali mi var?" diye hırladı Shine. "Senden kaçmak için çırpınıyordu."

Haven zorlukla Shine' i zapt ediyordu. "Bu kadarı yeter, Shine" dedi en sonunda. Ardından onu yakaladı ve arkasından sürükleyerek dışarı çıkarmaya çalıştı.

Naila, bir an Jake' e baktı. Shine' in ardından gitmek istiyordu ama üniversitede içinde bunu yapamazlardı. Beraber olduklarını kanıtlayacak her şeyden uzak durmaları gerekiyordu. Bu yüzden kendini zorlayarak sınıfa girdi ve Hayren' in yanına oturdu.

"Dostum, kendini ele vermene ramak kalmıştı"

Shine elindeki su şişesinden büyük bir yudum aldı. "Biliyorum" dedi. Sesi hala öfkeli çıkıyordu. "Ancak kendime hâkim olamadım. Eski sevgilisi çıkıp Hayren' i öpse ve ona zorla sarılmaya, dokunmaya kalksa sen ne yapardın?"

"O adamı öldürürdüm" dedi Haven hiç tereddüt etmeden. "Hem de parçalara ayırarak"

Shine başını kaldırıp ona baktı. "O zaman ben neden istisna olayım ha? O adam Naila' ın dudaklarını öptü ve onu pençeleri altında kıstırdın. Onları gördüm. Başka bir erkeği onu öperken gördüm. Delirmemek elimde değil"

Haven, onun haklı olmadığını düşünemezdi. Ancak burası üniversiteydi. Şu anda Hayren ile yaşadıkları sorunların Shine ve Naila' yı da bulmasını hiç istemiyordu açıkçası. En azından Naila sağduyulu davranmıştı. Eğer Shine' i durdurmaya çalışsaydı kötü olurdu.

Ancak Jake salak sayılmazdı herhalde. Bir profesörün sıradan bir öğrencinin aşk hayatı yüzünden neden bu kadar yaygara kopardığını merak edecektir hiç şüphesiz.

Haven başını sallayarak derin bir iç çekti. "Shine" dedi. Shine başını çevirip ona baktı. "Hazır mısın? Derse girmemiz gerekiyor"

Erkek derin bir nefes aldı ve başını salladı. "Sakinleştim sayılır" dedi. "Gidip bu günü atlatalım."

Haven, ona bakarken kaşlarını çattı. Bugün hiç de kolay geçeceğe benzemiyordu. En azından Shine kendini biraz olsun toparlamıştı. Bu da derste tüm sınıfın önünde Jake denen çocuğu öldüresiye dövmeyeceği anlamına geliyordu.

En azından Haven öyle umuyordu...

DERS 2: İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİRWhere stories live. Discover now