Bölüm 13

6.8K 439 4
                                    


Shine başını eğdi ve birasından bir yudum aldı. Bu evin en büyük derdi çok büyük çok soğuk ve çok sessiz olmasıydı her zaman. Bunun fiziksel bir soğuklukla alakası yoktu. Ancak evin ruhu soğuktu. Bu evin asıl sahibi yoktu çünkü.

Shine, elini saçlarının içinden geçirdi. Kendi hatasıydı. Naila' ın Jake' i sevdiğini biliyordu. Onu zorlaması bile bir aptallıktı. Yarı yarıya sarhoş olmuştu bile. Ancak Naila' ın bugünkü halleri gözünün önünden gitmiyordu. Onun Lori ile konuşmasından sonra ki bakışları, Jake' e olan bakışları ve bugün ayrılma kararını söylerken ki yüzü hiçbir şey gözünün önünden gitmiyordu.

Onu gülümsetmeyi seviyordu ama açıkçası bunu başaramamıştı. Ona özgüvenini yeniden vermek istemişti. İki sene önce kendisini bataktan kurtaran bir melekti o. Böyle üzgün olmayı hak etmiyordu.

Kapı çaldığında Shine bıkkın şekilde ayağa kalktı. Haven' ın ya da Hayren' in ayrılık haberini ne zaman alacaklarını merak ediyordu doğrusu. Asıl olay aramayıp kapısına dayanmalarıydı ki Hayren' ın canına okuyacağına hiç şüphesi yoktu.

Kapıyı açtığında karşısında başka bir manzara vardı. Kısa lüleli saçları ve ela gözleriyle meleği karşısında duruyordu. Üzerinde pembe askılı bir bluz ve kot ceketi vardı. Çok güzel görünüyordu. Shine onu gördüğü anda kalbinin sıkıştığını hissetti. Bir kadın nasıl bu kadar güzel olabilirdi ki?

"Burada ne arıyorsun, Naila?" derken sesi istediğinden sert çıkmıştı. Ama açıkçası çektiği acı çok fazlaydı.

Naila, tedirgin bir şekilde gülümsedi. Başparmaklarını kotunun ceplerine sokmuştu. "Biliyorsun bu hiç misafirperver bir tavır değil" dedi. Sesi her zamanki gibi o yumuşak halindeydi. Shine' ın bedeni buna tepki gösterdi. Ah, onun bu ses tonunu ne kadar da çok seviyordu. Naila, gergin bir şekilde kıpırdandı. "İçeri girebilir miyim?"

Shine, kapının önünden çekildi ve ona yolu açtı. Genç kadın yanından geçip salona gittiğinde kapıyı kapattı. Onun neden böyle davrandığını anlayamıyordu. Bittiğini söylediğinde minnettar olacağını düşünmüştü. Artık onu kendisiyle olmaya zorlayacak kimse yoktu ortada sonuçta.

Salona girdiğinde Naila' ın kendisine bir bira açtığını gördü. Genç kadın derin bir nefes alarak ona döndü. Gülümsemiyordu. Artık ciddi görünüyordu. "Benden neden vazgeçtin, Shine?"

Bu nasıl bir soruydu böyle?

Erkek başını sallayarak ona baktı. "Bunun ikimiz için de daha iyi olacağını düşünüyorum" dedi. "Sen bana güvenmiyorsun. Üstelik Jake Schurley' e karşı olan duyguların hala çok güçlü, Naila. Böylesi daha iyi olur"

Genç kadın başını sallayarak birasından bir yudum aldı. "Sence ben ona karşı ne hissediyorum ki?"

Bunu Shine' e neden yapıyordu ki? Ona neden böyle eziyet ediyordu? Birkaç gün öncesine kadar cenneti bulduğunu sanmıştı. Şimdi ise cehennemin en derin çukurundaydı ve bu sefer meleği onu kurtarmaya çalışmıyordu. Tekli koltuğa oturdu ve başını eğdi. Ellerini saçlarının içinden geçirmişti. "Onu seviyorsun" dedi acıyla. "Onu sevdiğini biliyorum. Nihayet seni bulduğum zaman bunu çektiğin acıda görmüştüm. Ona bakan gözlerinde görebiliyordum. Şimdi de değişen bir şey yok. Seni benimle olmaya zorladım. Seni gülümsetebileceğimi, mutlu edebileceğimi düşündüm. Böylece sen de bana bağlanacaktın. Belki sana âşık olduğum kadar âşık olacaktın ama şimdi anlıyorum. Ben sadece pembe hayaller kuran bir aptalım. Senin ona olan sevgini asla sınamamalıydım."

Naila, bir süre durdu. "Haklısın" dedi. "Sınamamalıydın."

Shine, başını daha çok eğdi. Gözlerinin yanmaya başladığının farkındaydı. Ancak ağlamayacaktı. Yeteri kadar küçük düşmüştü. Daha fazlasını kaldıramazdı. Naila, ellerinin arasından kaymıyordu. Onu kendisi gönderiyordu resmen.

Naila' ın odanın içinde hareket ettiğini fark etti ama ona bakmadı. Başı öne eğikti. Naila, hemen önünde durdu. "Benim yerime karar vermemeliydin" diye fısıldadı. "Yine de benim için iki sene durmadan uğraştıktan sonra bu kadar çabuk mu pes ediyorsun? Benim için savaşmayacak mısın?"

Shine, başını kaldırdı. Şaşkın gözlerle Naila' ya baktı. Genç kadın şefkat dolu bir gülümsemeyle önünde diz çöktü. "Bu sefer ben senin için savaşmaya geldim, Shine" diye fısıldadı ve yumuşak dudaklarını erkeğin dudaklarına bastırdı.

Erkek donmuş bir şekilde durdu. Naila' ın dudakları ısrarcı bir şekilde onun dudaklarında geziniyordu. Genç kadın hafifçe çekildi ve erkeğin omuzlarını itti. Shine, onun isteğiyle sırtını koltuğa yasladı. Naila, onun kucağına yerleşti. "Sakın bakışlarımı yanlış anlama, sevgilim" diye fısıldadı gülümseyerek. "Çünkü son zamanlarda senden başkasını görmüyorlar"

Shine, nefesi kesilmiş bir şekilde ona baktı. "Naila" diye fısıldadı. Genç kadın dudaklarını tekrar onun dudaklarına bastırdı. Shine, bu sefer ona istediği cevabı verdi. Öpüşmeleri aniden ateşli bir hal aldı. Erkeğin kolları kadının bedenini sardı. "Naila" diye fısıldadı tekrar. "Bunu neden yapıyorsun?"

Genç kadın, onun gözlerinin içine baktı. Yüzleri birbirine o kadar yakındı ki. Genç kadın onun ne istediğini biliyordu ve bu cevabı vermeye hazırdı. Belki bu sabah saatlerinde istese bunu veremeyebilirdi ancak bir kere onu kaybetme riski altına girmişti. Bunu bir daha yaşamak istemiyordu.

"Seni seviyorum" diye fısıldadı en sonunda. "Seni seviyorum ve sana güveniyorum. Beni kendime getirdin. Beni mutlu ettin. Şimdi bende seni mutlu etmek istiyorum. Sana geri kalan hayatın boyunca bunu sağlamak istiyorum."

Shine bunları duyuyordu ama bir türlü idrak edemiyordu sanki. Naila, onu seviyordu. Hayatı boyunca âşık olduğu tek kadındı ve onu seviyordu. Ağlamak ya da gülmek istiyordu. Belki dans etmek veya koşmak istiyordu. Ancak en çok bu kadını kollarına almak istiyordu.

Naila, daha ne olduğunu anlayamadan üzerindeki mont yerdeydi ve askılı tişörtü yırtılmıştı. Shine üzerindeki atleti bir çırpıda çıkardı. "Üzgünüm, sevgilim" dedi. "Seninle özel olarak ilgilenmeyi çok isterdim ama şuanda sana çok ihtiyacım var"

Genç kadın onun ihtiyacını gözlerinden okuyabiliyordu. Gülümsedi ve kendini tamamen ona bıraktı.

Naila, kollarını boynuna dolayıp halinden memnun ve doymuş bir vaziyette koltuğun üzerinde yatarken genç adam asıl o zaman gerçek cennetin elinin altında olduğunu gördü. Sadece Naila' ya sahip olmak değildi. Onun kalbine de sahip olmaktı.

Genç kadının sıcak ve gevşemiş bedenini kucakladı ve merdivenlerden yukarı çıkararak yatağa yatırdı. Naila, anında uykuya dalmıştı ve yüzünde tatlı bir gülümseme vardı.

Shine, huzurlu bir şekilde yatağa yattı. İkinci kere onun bedeniyle sarmaş dolaş uyuma zevki genç adamın elindeydi ve bir daha asla vazgeçmeyeceği bir zevkti bu.

DERS 2: İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin