Bölüm Yirmi - Resim

Start from the beginning
                                    

Tam on bir aydır girmemişti buraya. Oğlu gittiği günden beri... Yavaşça açtı kapıyı, terk edilmişlikle karışmıştı oğlunun kokusu. Yine de uzun uzun çekti içine.

Biraz Elif, biraz Can ve biraz da mutsuz toz zerreleri, kesinlikle sarhoş ediciydi.

Yatağını inceledi, kitaplarına baktı, kalemliğin üzerindeki toz katmanını üfleyerek dağıttı.

Çekmeceleri açtı tek tek... yazılar, parçalanmış kelime fişleri ve bir yığın resimle doluydu. Tüm kâğıtları alıp masanın üzerine koydu.

Yazılara göz gezdirmeye başladı. Hiçbir zaman ilgilenmemişti, ne resimlerle ne yazılarla...

"Hissetmemen gereken şeyler hissetseydin, ne hissederdin?"

Soluklaşmış yazıyı birkaç kez okudu. Hiçbir anlam verememişti.

Kâğıtları karıştırmayı sürdürdü. Başka bir metin daha vardı önünde.

"Zihnimin her noktası seninle dolu. Bir zaman sonra kafam paramparça olacak gibi hissediyorum. Korkum bundan değil, o parçalar arasında seni kaybetmekten."

Bir yazı daha...

"Bana evimizin kokusunu getirmeye devam et. Beni bırakma."

Okudukça nabzı yükseliyor, asabı bozuluyordu Cemil'in.

"Benim lügatimde toprağa gömülmüş iki kelime var, biliyor musun? Baba ve Anne...

Baba, öyle dikenli bir kelime ki... Her söylemeye çalıştığımda iç organlarımdaki küflü bir teli boğazımdan asıldıklarını hissediyorum. Her yerim yırtılıyor, ağzımın içi kanla doluyor. Baba, babam, Cemil... Hayatta ama toprakta...

Anne, öyle derin bir kelime ki... Her söylemeye çalıştığımda sonsuz bir çukurun içine düşüp kalıyorum. Soğuk ve ıslak toprağın burnuma, ağzıma dolduğunu duyuyorum. Anne, annem, Elif...

Ne oldu Dünya? Neden annemin ismi seni bu kadar rahatsız ediyor?

Çok güzel bir isim değil mi?

Elif...

Tamam! Susuyorum, gitme. Yalvarırım dur! Gitme, gitme, gitme..."

Cemil'in gözlerinden küçük damlalar yanaklarına akıyordu. Dişlerini sıktı, Dünya'nın ismini, oğlunun acizliğini görmek ve okuduklarındaki karmaşa öfkesini perçinlemişti. Daha fazla okumaya devam etmeyecekti. Tüm sararmaya yüz tutmuş yazı kâğıtları ve kelime fişlerini yatağın uzak bir köşesine bıraktı...

Şimdi de resimler vardı önünde.

Hepsinde üç kişinin olduğu garip bir üslup taşıyan resimler...

Dikkatle bakmaya devam etti. Saçları kurşun kalemle sarıya boyanmış kızın yüzü yoktu ve üzerinde Dünya yazıyordu kötü, küçük bir yazıyla. Bu resim ve okuduğu metinler oğlunun ne kadar uzun zamandır Dünya'yla beraber yaşadığını gösteriyordu.

Bir kez daha lanet etti ilgisizliğine! Resmi incelemeye devam etti, bir erkek vardı, üzerinde hiçbir isim yazmayan bu kişinin Can olduğunu düşündü. Dünya varsa yanındaki kişinin Can olması muhtemeldi Cemil'e göre. Diğer iki kişiye göre daha küçük çizilmiş ve kâğıdın uzak köşesine iliştirilmiş son kişinin ismini okumaya çalıştı, başarılı olamadı. Oldukça küçük ve okunaksızdı.

Diğer resimlere de baktı, hepsinde aynı tablo vardı, iki kişi ve onların uzağında üçüncü ve küçük bir kişi daha. Renkler, evin şekli ve bazı eşyalar, boyutlar değişse de kişiler ile onların durumu değişmiyordu.

Üçüncü kişinin ismini okuyabilmek için iyice yaklaştı yıllanmış kâğıda. Gözlerine sonuna kadar kısarak baktı, "Elif" dedi tek nefeste...

Ağzından 'Elif' kelimesi keskin bir çığlık gibi çıkmıştı. Birkaç saniye kendine gelmeye çalıştıktan sonra hızla diğer resimlere tekrar baktı, hepsinde, hepsinde aynı tablo, aynı isimler: isimsiz bir erkek, Dünya ve Elif!

Elleri titriyordu. Can'ın hiç görmediği annesini resmetmesi elbette doğal bir eğilimdi ama neden hep aynı tabloda, kendinin ve Dünya'nın çok uzağında, küçücük bir çocuk olarak çiziyordu Elif'i? Üçünü bu resimlerde ve metinlerde birleştiren sebep neydi? Dünya, Elif ismini neden duymak istemiyordu?

Resimleri de bir kenara bırakıp biraz önce yarım bıraktığı metinleri tekrar eline alacağı sırada kelime fişlerinin birindeki 'Dünya' ismi gözüne çarptı. Sararmış yazı ve resim kâğıtlarının arasındaki tüm fişleri de sallayarak düşürdü. Avcuna toparladığı kelimeleri ve söz öbeklerini okumaya başladı. Başındaki ağrı her saniye daha katlanılmaz bir noktaya varıyordu.

Kelimeler...

"Her şey..."

"Hiçbir şey..."

"Dünya..."

"Canan..."

"Elif..."

"Can..."

"Senden nefret ediyorum."

"Cennet Beyazı..."

***

Bölüm Sonu

Yeni Bölüm: Yarın

SESLİ KİTAP - Cennet BeyazıWhere stories live. Discover now