Gözlerimi televizyondan çektim. "O zaman neden bana bir kere olsun mail atmadı? Neden?"

"Çünkü o Calum. Zekasını kullandığı tek an şirket adına alınan kararlar."

Gözlerimi devirdim. "Canımı o kadar acıtıyor ki onun da beni anlamasını istiyorum."

Vince bana doğru döndü. "Gerçekten seviyorsun ha?"

"Vince, ödüm kopuyor. Onu gördüğüm anda dizlerimin üzerine çöküp ağlayacağım diye ödüm kopuyor. Bana dokunduğunda titrerim diye çekiniyorum. Sonra çok korkuyorum. Ellerimden gidişine izin vereceğim diye. Onun kalbine başka biri ulaşacak diye."

Vince elindeki kahveyi masaya bıraktı ve ayaklarını masaya doğru uzattı. "Felisha, sana bir şey söyleyeceğim. Aphrodite ile lisedeyken, o zamanlar iki yıllık sevgilim vardı. Hatırlıyorsan söylemiştim. Ondan ayrıldıktan birkaç ay sonra Aphrodite artık benimle yürümeye başladı. Lise birden beri tanışıyorduk ama sevgilim olduğunu bildiği için benimle konuşmazdı. O zamanlar çok güzeldi. Genç ve mutluydu. Makyaj yapmazdı. Uykusuz gelirdi. Ders aralarında kalkardı, dudakları şişmiş bir vaziyette. O yeşil gözleri kıpkırmızı olmuş göz çevresine o kadar çok yakışırdı ki yağlı boya tablosu gibi olurdu. Her zaman saçlarını dağınık topuz yapardı. Her zaman yüzünü görebilirdim."

Durdu. Yutkundu. "Calum onu kurtardıktan sonra Aphrodite aramıza girmeye başladı. Kendimi çok zor tutuyordum Felisha. Yanımda oturuyordu, genç bedenim vardı. Kalbim hızlı atıyordu. Onu görmem yetiyordu. Odama kitap almak için geldiğinde özellikle gözlerine bakmıyordum. Beni yanlış anlamasın diye ondan hep uzakta yaşadım."

"Neden?"

Vince mavi gözlerini boşluk arar gibi bir aşağıya bir yukarıya çevirdi. "Çünkü omuzumda ağladı Felisha. Lisede Aphrodite güçlü bir kadın değildi. İnsanlar ona çirkin şeyler söylüyorlardı. Annesi yeni ölmüştü. Babasının yakın bir arkadaşı, Aphrodite'ın güzelliğini fark etti. Onun fotoğraflarını çekmeye başladı. Babasının sarholuğunu kullanıp onun odasına girmeye bile kalkıştı."

"Aman Tanrım!"

Vince usulca kafasını salladı. "Korkan bir kıza beni sev diyemezsin Felisha. Kimseyi tanımıyordu. Okuduğu kitaplardaki gibi insanlar yoktu. Babasına söyledi. Babası arkadaşına güvenmeyi tercih etti. Zaten maddi durumları kötüydü, o adam onlara yardım ediyordu. Bana bunu söylediğinde gençlik cesareti ile Choun, Calum ve ben bu adamın ağzını yüzünü yamulttuk."

Gülümsedim. "Çete kuzenler."

Kafasını salladı. "Aphrodite'ın başını derde sokacağımızı hiç düşünmemiştik. Zaten sessizleşmişti. Bir gün bana döndü. 'Gideceğim' dedi. Onu durduramazdım. Çünkü ben İngiltere dışına çıkamazdım. Amcamın şirketi ve üniversitem vardı. İzin verdim. Buradan kaçmasına, her şeyi görmesine, kendi içindeki karamsarlıktan kurtulmasına izin verdim. Uçak biletini ben aldım Felisha."

Saçlarını arkaya doğru yatırdı ve dudaklarını yaladı. "Korku nedir o zaman anladım. Ona bakanlar olacaktı. Onun için kapısında yatanlar olacaktı. Onun kalbine sahip olmak için birbirleriyle savaşan adamlar olacaktı. Sevgimi hep geride tuttum. Her İngiltere'ye gelişinde buradan kurtulduğuna dair o gülümsemeyi gördükçe doğru şeyi yaptığımı gördüm. Tabii Aphrodite'ın zengin avcısı oluşunu kesinlikle onaylamıyorum ama hayatını en kolay bu şekilde yaşayabilirdi."

FlatmateHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin