Kendi evinin iki odasının birleşimi büyüklüğünde bir salondu burası ve bir duvar boydan boya cam yapılmıştı. Manzarası tam karşısındaki güzel ormanlık bir doğal park alanına bakıyordu. Bahçesindeki havuzda bir göl havası verilmişti.

Tıpkı Naila' nın hayallerindeki evine benziyordu.

"Burası çok güzel" diye fısıldadı.

"Beğenmene sevindim" derken erkek hemen arkasında duruyordu. Ellerini genç kadının omuzlarına koydu. "Bir gün seni havuzda yüzerken izlemek istiyorum" diye devam etti gülümseyerek. Gülüşü yaramaz bir sırıtmaya dönüştü. "Mümkünse benimle beraber" dedi.

Naila güldü. Sonra ona döndü. Erkeğin gözlerinde nefesini kesen bir yoğunluk vardı. Öyle ki Naila bir an ne diyeceğini bilemedi. Sanki genç kadının kollarında olmasına inanamıyormuş gibiydi.

"Seninle konuşmak istediğim bir konu vardı" dedi genç kadın en sonunda. "Bu gün masanda bana ait bir şey gördüm" diye devam etti. "İki sene önce kaybettiğim bir şey"

Shine, gözlerini kırpıştırarak ona baktı. Sonra da geri çekildi. "Resim" dedi. Bu kadar erken görmemeni umduğum bir şeydi"

Naila kaşlarını çattı. "Ne?"

Shine arkasını döndü ve elini saçlarının içinden geçirdi. Bara doğru yürüdü ve iki kadehe şampanya koydu. "Uyuşturucuyu dinle nasıl bağdaştırdıklarını sormuştun hatırlıyor musun?"

Shine kadehi ona verdi ve koltuğa oturdu. "İki yıl önce o nimetlerin tadına baktım" dedi.

"Bağımlı mıydın?"

Shine başını salladı. "Haven ile beklentileri yüksek bir profesörden ders alıyorduk ama ben o profesörün asistanlığına yükselmiştim. Kontrol edebileceğimi sandım ama uyuşturucu beni yendi. Öylesi rahatlatan bir şeydi ki bırakamadım. Ancak ne olursa olsun sonuçta bir öğrenciydim. Kendi ihtiyaçlarımdan çok bu şeye harcama yapıyordum öyle ki en sonunda üniversiteye yetişemez oldum. Bursum kesildi ve atılmanın eşiğine geldim."

Naila bir yudum aldı ve kaşlarını çattı. "Bunların benimle ilişkisi ne, Shine?" dedi. "Resmimle ne alakası var"

Shine, hafifçe gülümsedi ama gözleri hüzünlüydü. "Evin kirasını karşılayamayınca atıldım ve Haven beni eve aldı. Ancak ona karşı bu bağımlılığımı göstermekten utanıyordum. Bu yüzden çoğu kez sokakta yatıyordum ya da jigololuk yapıyordum.

Her şeyimi kaybetmiştim, Naila" dedi Shine ayağa kalkarak. "Tüm öğrencilik hayatımı, arkadaşlarımı ve geleceğimi. Ailem beni evlatlıktan reddetmişti ve yapabilecek bir şeyim yoktu.

Bir gece sokakta kriz geçirdiğimde benden birkaç yaş küçük bir kadın beni buldu ve hastaneye götürdü. İki gece boyunca başımda beklemişti. Sadece ara sıra gözlerimi açtığımda onu görebiliyordum. Ela gözleri aklımdan çıkmıyordu. Bir melek gibiydi.

Bir gün en sonunda kendime geldiğimde kadın başucumdaydı. Bana gülümsedi ve iyi olup olmadığımı sordu. İyiyim dedim. 'Doktorlar senin uyuşturucu bağımlısı olduğunu söyledi' dedi kadın bana. Cevap vermedim. O zaman kadın gülümsedi ve yanağımı okşadı. 'Çok yakışıklısın' dedi. 'Gözlerinden ne kadar zeki olduğunu görebiliyorum. Eğer buna bir son verirsen birkaç yıl içinde çok iyi bir yerde olursun' dedi."

Shine, durdu ve Naila' nın gözlerine baktı. Genç kadının gözlerindeki bilinçlenmeyi gördü. Onun nefesinin kesildiğini hissetti. Naila, elindeki kadehi düşürdü. "O bendim" diye fısıldadı. "Seninle o gün saatlerce konuşmuştuk ama sonra eve gittim. Ertesi gün gittiğimde ise sen hastaneden gitmiştin."

Shine başını salladı. "Elimde sadece bir resmin vardı. O gece odada düşürmüştün. O resim benim koruyucu meleğim gibiydi. Bir rehabilitasyon merkezine gittim ve tedavi oldum. Birkaç ay içinde de üniversiteye geri döndüm. Ailemle aramı düzeltim ve arkadaşlarımı geri aldım ama eksik bir şey vardı. Senin bir rüya olmaman için dualar ediyordum. Seni tekrar görebilmek için.

Bir hafta önce duam kabul oldu. Sen ağlayarak koşuyordun. Yanlışlıkla bana çarptın ama bakmadın ve arkanı dönüp gittin. O gün seni takip ettim ama evine girecek cesareti bulamadım kendimde.

Daha sonra Haven beni üniversite için ikna etti. Şans bir kez daha yüzüme güldü ve sen benim öğrencim oldun."

Naila, şaşkınlıkla ona bakıyordu. Shine, büyük bir yudum aldı ve kalan şampanyayı bitirdi. "Sana o zaman âşık oldum" dedi. "Adını bile bilmediğim bir meleğe."

Bir zaafını itiraf ediyormuş gibiydi. Aslında öyleydi. Bir zaafını söylüyordu. Shine, elini saçları içinden geçirdi. "Şimdi o melek kollarımda" diye fısıldadı. "Yaralı ama onu iyileştirebilirim. Ne kadar zor olursa olsun onun beni iyileştirdiği gibi ben de onu iyileştirebilirim" dedi. Gözleri yalvarırcasına ona bakıyordu. "Sadece bana güvenmeni bekleyecektim. O zamana kadar bunu anlatmayı düşünmüyordum"

Naila, başını salladı. Anlattıkları ona çok gelmişti. "Bilmiyorum" dedi. "Eğer o olsaydın seni tanırdım. En azından tanırmışım gibi geliyor"

Erkek hüzünle gülümsedi. "Keşke tanısaydın" dedi. "Ancak o zamandan bu zamana çok şey değişti. Eskiden saçlarım bu kadar koyu renk değildi. Bu kadar uzun değildim. O zamanlar çok zayıftım. Çok cılızdım. Atık daha büyüğüm. Daha olgunum"

Naila, eliyle ağzını kapadı ve arkasını döndü. Yağmur yağıyordu ama bahçe ışıklandırmalarıyla tüm güzelliğini ortaya koyuyordu. Tüm bunların nasıl olduğunu anlamıyordu. Zorlukla yutkundu. Gözleri dolmuştu. "Bu ev" diye fısıldadı. "Sana o zaman hayalimdeki evi anlatmıştım."

Shine başını eğdi. "Ailem beni kabul ettikten birkaç ay sonra annem ve babam bir kazada hayatını kaybetti" dedi. "Bana bıraktıkları ufak bir miktar parayla yatırım yaptım ve şansım yaver gitti. Sonra gittim ve kendime bir ev tuttum. Aklımda hayallerini gerçeğe dönüştürmek dışında bir şey yoktu. Bu yüzden bu evi senin isteğine göre düzenledim."

Naila ona döndü. Kaşlarını çatmıştı. Shine, karşısındaydı. Tüm gerçekliğiyle. Erkek onun için çabalamış ve en sonunda ona sahip olmuştu. Naila' yı o kadar mutlu etmişti ki. "Beni bu kadar çok mu seviyorsun gerçekten?"

Shine başını salladı. "Hayal bile edebileceğinin ötesinde" diye fısıldadı.

"Bu yüzden mi Jake' in acısını böyle canla başla dindirmeye çalışıyorsun? Yeniden beni gülümsetmeye çabalıyorsun."

"Sana aziz olmadığımı söylemiştim" dedi erkek. Gözleri onun gözlerine bakarken. "Sana söyledim. Seni buldum ve kollarıma aldım. Dudaklarını öptüm ve tekrar sesini dinledim. İşte benim ödülüm bu"

Genç kadın gerçek sevgiyi görebiliyordu. Jake' e duyduğu gibi bir şey değildi onunki. Umutsuzca hiç tanımadığı bir kadını arayacak kadar büyüktü. Naila' nın gözleri doldu. Hayren' in sahip olduğu şeye sahipti şimdi. Seviliyordu ve bunu hissedebiliyordu.

Gözleri doldu ve yaşlar yanaklarından aşağı süzüldü ama bu sefer gülümsüyordu. Yavaş yavaş ona doğru yürüdü. Erkeğin yüzünü elleri arasına aldı. "Beni bulduğun için çok mutluyum, Shine" diye fısıldadı ve dudaklarını onun dudaklarına bastırdı.

Shine o anda hayatının gerçekten bir amacı olduğunu biliyordu. Tüm hayatı bu kadının emrine amadeydi. Bundan sonraki her şeyi onu sevmesi için yapacaktı Shine. Eğer ona sevgisini verirse karşılığını alacağını biliyordu.

Yeterince inatçı bir erkek bunu yapabilirdi sadece...

DERS 2: İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİRWhere stories live. Discover now