Bölüm 3 " Seninle gurur duyuyorum kızım"

47 6 0
                                    

Media: Liam Blake

Sabah herkes ve her şey farklıydı. Nathan bir delilik yapmamıştı. Liam kahvaltıda et yememişti. Her şey olması gerektiğinden fazla normaldi. Dayanamadım,

- Sizin neyiniz var böyle?

Artık tüm dikkatler üzerimdeydi.

-Hiçbir şey, dedi Liam.

- Sana inanmıyorum.

- Martin her gün gülmek yada eğlenmek zorunda değiliz.

- Bu ne demek şimdi?

-Hiçbir şey.

- Liam

- Ne?

- Fazla abartamadınız mı? diye atıldı Nathan.

- Nathan sen karışma.

- Ah doğruya benim konuşma hakkım yok. Ben 3 yaşında ki bir bebeğim demi Liam?

- Nathan...

-Sus! Şimdi sen sus bakalım Liam. Şimdi konuşma sırası bende. Ben annemi ve babamı hiç görmedim Liam. Anne kokusu nedir bilmem. Babanın verdiği güven nedir bilmem. Tek bildiğim bir şey var: Oda kardeş sevgisi... Onu da senden öğrendim Liam. 8 yaşımda ağabeyim oldu benim. Hatırlıyor musun ilk geldiğin günü? Karşımızda güçlü durmaya çalışırdın. Ama her gece ağlardın. Her gece... Korkma bahanesiyle yatmak isterdim yanına. Eğer yanında birinin olduğunu görürsen mutlu olursun diye. Her gece yanında yattım. Çünkü bana sarıldığında verdiğin güveni bana ne babam verebilir nede başka kimse. Sana sarıldığımda soluduğum kokunun yerini annem bile dolduramaz. Ben seni ağabeylikten öte sevdim Liam.

Liam artık dayanamamıştı. Gizlediği gözyaşlarını silerken hızla odadan çıktı.

Evet...Yine her şeyi berbat etmiştim.

-- Ω --

Natalie yarım saat sonra banyoda duş alıyordu. Nathan terasta oturuyordu. Ama Liam'ın nerede olduğunu bile bilmiyordum. Yatağıma oturup kulaklığımı taktım ve Ellie Goulding dinlemeye başladım.

-- Ω --

1 buçuk saat olmuştu ve hala Liam'dan ses yoktu. Artık merak etmeye başlamıştım. Her ne kadar aralarının soğuk olduğunu bilsem de çareyi Nathan da buldum. Hemen kabul etti. Koca geminin içinde Liam'ı aramaya başladık.

Tuvalette yoktu. Mutfakta yoktu. Salonda yoktu. Korkuyordum.

- Nathan, Liam nerde?

- Bilmiyorum.

Gözümde biriken yaşları artık tutamıyordum. Gözyaşlarım teker teker özgürlüklerine kavuştukları an,

-Neden ağlıyorsun?

-Her şeyin sebebi benim. Tüm bu olanların sorumlusu benim. Keşke hiç o konuyu açmasa-

-şşşş! tamam, tamam sus. Sıkıntı yok. Bulacağız onu. Ben buradayım bak. Hem nereye gidebilir ki?

O sırada Natalie arkasında ağabeyim Miles ile belirdi. Natalie yanıma gelince,

- Martin bu beyefendi seni soruyor tanıyor musun?

Gülümsemesi kalbime kazınmıştı sanki. Nasıl unutabilirdim ki.

- Merhaba kardeşim.

Kollarını açtı. Neredeyse bana sarılacaktı. Neredeyse. Yani geri çekilmeseydim. Nathan durmuş onun yüzünü inceliyor. (Hakikaten hasarlı bu çocuk)

Zihinden Gelen NotlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin