RK-15 -ROL YAPACAĞIZ-

En başından başla
                                    

Yaşarken bile çekip gitmiş, bizi terk etmişti. Başımı okşadığını hatırlamıyordum, beni sevdiğini hatırlamıyordum! Yalnızca acıyı çekmeden, güçlü olamayacağımı söylediği anlar vardı usumda.

Güven duygusu zor kazanılırdı. Bina gibi, tuğlaları birer birer yerleştirilir, adım adım inşa edilirdi. Çok zahmetli bir iş olmasının yanı sıra çok da çabuk tuzla buz olurdu. Ve siz o enkazın altında kalırdınız.

Birine güvenmeyi istiyordum. Sonunda enkaz altında kalacak bile olsam, bunu denemek istiyordum. Belki de o hisse açtı benliğim. Ama kırarlardı kalbimi, biliyorum. Canımı yakarlardı. Verdiğim güven içimde can çekişirdi. Çünkü karşımdaki insanlar bunu anlamayacak kadar bağnazlardı.

Batın'ı ya da Kutay'ı işte tam da bu sebepten tam anlamıyla içimde affedemiyordum. Çok istiyordum fakat elimden bir şey gelmiyordu. O enkazdan çıkış yolunu bulamıyordum. O enkazı tekrar inşa edemiyordum. Çünkü tüm malzeme artık işe yaramaz haldeydi, buna ben de dahil...

Yattığım yerden doğruldum. Okulumuzun hakiki çimden yapılma futbol sahasına gölge düşüren ağaçların altında uzanmayı oldum olası sevmişimdir. Erkekler yan sahada maç yaparlarken, ben burada uzanırdım. Havanın kapalı ya da açık olmasına aldırmadan gökyüzünü izlerdim. Çünkü huzuru bulurdum. İçimdeki sıkıntı suyunu çekerdi. Birkaç dakikalığına da olsa soyutlanırdım hayatın gam ve kederinden.

"Hep neden gökyüzünü seyretmek yerine içindekileri bana anlatmadığını merak etmişimdir, Ilgın" dedi Kutay yanıma otururken. Eksiklikler vardı artık içimde. Kırık yanlarımı dolduramıyordum.

"Gökyüzü, güvenimi boşa çıkartmıyor, beni yüz üstü bırakıp gitmiyor ya da üzmüyor çünkü." diye yanıtladım onu.

"Biz senin güvenini boşa çıkarttık yani?" Tek kaşını kaldırarak sorduğu sorunun ardından başını bağdaş kurduğum bacaklarımın üzerine koyup, gökyüzüne doğru gözlerini yumdu. Bunu yapmayalı kaç yıl olmuştu?

"Keşke hayır diyebilseydim, Kutay." açıkca konuşmaya devam ettim. İçimde tutmak, kendimi hırpalamaktan başka bir işe yaramayacaktı.

"Batın'ı anlıyorum da, ben ne yaptım?" dedi. Gözleri halen kapalıydı. Gülümsedim. Görmeyeceğini biliyordum.

"Beni vicdan mahkememde idama mahkûm kılıp çekip gittin. En berbat anlarımda yanımda olmadın..." Söyleyecek onca sözü yutup, başımı geriye yatırdım. Kutay gibi gözlerimi yumdum ve tenimi yalayan meltemin keyfini çıkardım.

"Özür dilerim," diye mırıldandığını duydum. Sesinde yakaladığım pişmanlık gıcır gıcırdı. İlk defa pişman olmuştu! Hangi özrün gücü yeterdi parçalarını dahi bulamadığım kalbimi onarmaya?

"Seninde bildiğin gibi, özrün kifayetsiz," dedikten sonra başını bacaklarımdan itip ayaklandım. Bir anda öfke ile dolup taşmıştım. "Bana yaşattığın acıyı, tepetaklak olmuş hayatıma kattığın yeni bir kederi unutturamaz, anlıyorsun değil mi beni? Güvenebileceğim bir tek siz vardınız, en yakınlarımsınız. Fakat siz bile bana bunları yapıyorsanız, başkalarının yaptıkları için milleti dövmeyin! Şova gerek yok çünkü!"

Bir anda ne diye böyle parladığımı inanın bilmiyordum. Fakat yemin ediyorum ki içimde yanan bir yer vardı ve ben taşıyordum. Henüz on sekiz olacaktım fakat tükenmişliğin bile dibini görmüştüm.

Sesim artık ne kadar yüksekse sahadaki çocuklar bize dönmüş, maçı bırakmışlardı. Hızla çıktım sahadan ve okul bahçesine yöneldim. Zilin çalmış olduğunu da o an anladım.

***

"Murat bir işler peşinde, Ilgın." Gürkan'a baktım. Okulun haritalarının konulduğu arşiv odasındaydık. Maksat kimsenin bizi duymamasıydı. Çünkü biri Gürkan ile benim ortak çalıştığını Murat'a yetiştirebilirdi.

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin