"Bir misafiriniz daha var."

"Bizim başka misafirimiz yok ki."

"Ben neyim aptal?"

Sırıttı.

"Yenge."

Anlamayarak ona bakınca ifadesini topladı ve arkasını döndü.

"Bu taraftan. Acele edin vakit kaybettik."

Taehyung'un itirazlarına kulaklarımı tıkayıp yol boyunca onu ardımdan sürükledim. Onun da gelmek istediğini biliyordum ancak vicdanı el vermiyordu. Çoğu insanda olmayan vicdana sahipti. Onu itici bir güç olmadan buradan çıkaramayacağımı anlamıştım. O itici güç ise bendim.

Bacaklarım güçsüzlükten titriyordu, vücudumdaki tüm kaslar çığlık çığlığaydı ancak dişlerimi sıkıp yürümeye devam ettim. Görmezden gelirsem belki ağrım biraz azalırdı.

"Yoongi nasıl?" diye sorduğumda Jungkook'un yüzü düşer gibi oldu.

"İyileşiyor. Birkaç haftaya daha iyi olacak."

Rahat bir nefes alırken kalbimdeki yükün kalktığını hissettim. Nefes almamı zorlaştıran o yumru da gitmişti. Kalbim hâlâ kırıktı ancak bu bambaşka bir konuydu.

Yoongi'nin üzerimdeki etkileri inanılmazdı.

Jungkook omzunun üzerinden bana bir bakış fırlattı.

"Senin de tedaviye ihtiyacın var. Baştan savma ev malzemeleriyle yapılandan değil. Gerçek bir tedavi."

Elimi sallayıp onu geçiştirdim.

"İyiyim ben. Birkaç gün dinlenirsem bir şeyim kalmaz."

Önüne dönüp birkaç şey mırıldansa da onu duyamamıştım. Hâlâ bileğini sıkı sıkı tuttuğum Taehyung'a baktım. Sessizce bizi dinlemekten başka bir şey yapmıyordu.

Gri bir kapıya geldiğimizde buranın çıkış olduğunu düşünüp durdum.

"Hoseok'u beklememiz gerekmez mi? Ya başına bir şey gelirse? Hatta gidip onu alalım sonra döneriz."

Taehyung önümüze geçip kapının şifresini tuşlamaya başladı.

"Endişelenme. Hoseok o adamı çiğ çiğ yer. Öfkesini buradan hissedebiliyorum. Hâlâ hıncını alamamıştır büyük ihtimalle. Ben de arkasındayım. En kötüsünü hak ediyor o piç kurusu."

Söylediklerine cevap vermedim. Bir adım daha atmak için bacağımı kaldırmaya çalıştım ancak yapamadım. Aksine bacaklarım birden beni taşıyamaz hâle geldi ve kendimi kıçımın üzerinde buldum.

Umarım kalça kemiğim sağlamdır.

Jungkook bana döndüğünde ayağa kalkmaya çalışıyordum ancak beceremiyordum. Bacaklarım hâlâ titriyordu. Jungkook kalkamayacağımı anladığında tek kelime etmeden beni tekrar kucağına aldı.

Gözlerine bakıp sesli söyleyemediklerimi aktardım. Dudağının kenarı hafifçe yukarı kalktı ve kafasını salladı. Kendimi bırakarak başımı ona yasladım. Kaslarım o kadar uzun süre kasılı kalmıştı ki rahatlayınca jöle gibi olmuşlardı.

Taehyung'un açtığı kapıdan geçtiğimizde tahmininin aksine dışarıya falan çıkmamıştık. Bir tünele girmiştik.

"Siz buradan nasıl geçtiniz?"

Taehyung bana bilmiş bir gülüş attı.

"Onlara kapıyı ben açtım."

Kaşlarımı çatıp kafamı ona çevirdim.

Consciousness // Min YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin