Bölüm 31 - Bi Müsade

En başından başla
                                    

'Beni ölecekken tehdit mi ediyorsun?'

'Evet. Ve ben ölsem dahi tehditlerim geçerlidir.' Tuanna derin ve çakır yeşillerini kısarak adamı izlemeye başladığında Ateş'in sesi de duyulmuştu.

'Haklı baba. Adın kadar iyi biliyorsun ki haklı.'

'Kes sesini Ateş!'

'Yeter! Yeter hayatıma müdahale etme! Kararlarıma! Cümlelerime! Hiç birine müdahale etme! Ben buyum baba! Karşında namluyu doğrulttuğun kızı seviyorum! Kılına zarar gelse bırak yüzümü görmeyi nefes aldığımdan dahi haberin olmaz. Tek oğlun, bunca yıl şirketlerini yönetsin diye büyüttüğün veliahtın seni babalıktan ret eder.'

'Abi!' duyulan kız çocuğu sesiyle herkes göz devirmişti. Resmen 56 olmuştu ortalık. Bütün mahalle buradaydı. İçeriyi gören mülteci kampını buraya toplamışlar zannerderdi ki bir diğer dilde duyan gelmiş konumundaydılar şuan.

'Prensesim' Ateş henüz olayı görmemiş kızı kucağına alıp babasını görmemesini sağladığında bakışları şoka girmiş Aslı'yı bulmuştu.

'Ecrin, biz bu amcalarla toplantı yapıyoruz, sen şimdi Perihan ablanla odana gidip oyun oyna olur mu?'

'Gitmek istemiyorum. Ben seni çok özledim. Beş dakika geldin sonra kayboldun.' Ateş ne kadar tebessüm etse de içinden 'Hakan Yiğitoğlu'nun bezdirme koğuşuna gönderildim.' Diye mırıldanmıştı.

'Ateş abi bu kadar güzel bir kardeşin olduğunu bilmiyordum. Ben Doğa, biraz tanışalım mı prenses.'

'Güvenilir mi?' Ecrin bakışlarını Ateş'e çevirdiğinde adam gülümsemesini genişletmişti.

'Ben ve Tuanna ablan kadar güvenilir. Hem sen onu merak ediyordun, Doğa abla Tuanna'nın çok yakın bir arkadaşı.'

'O zaman tamam.' Kız Ateş'in yanağına dudaklarını sıkıca bastırıp yere indiğinde önüne set açan adamlar yüzünden yine Hakan bey ve Tuanna'nın halini görememişti. Sonunda salondan çıktıklarında da Aslı hanımın sesi duyuldu.

'Hakan ne yapıyorsun sen!' adam bir anlığına karısına baktığında onun elleriyle ağzını kapatışını gördü.

'Tuanna'ya bir şey olduğu dakika avukatımı ararım. Ecrin'in psikolojisini dahi düşünmem. Katil bir babanın kızı olmasındansa, babasını öldü bilsin.' Kadın siyah topuklularını vura vura adama yaklaştığında Tuanna tek kaşını kaldırıp indirerek sinsi gülüşünü göndermişti ki kalbinin hizasındaki silahın düşmesi de bir oldu. Hafif bir tebessümle Hakan beyin çatık kaşlarını süzdüğünde derin bir nefes aldı.

'Daha fazla hır güre gerek yok Hakan bey. Gelin uzlaşalım. Sizden istediğim bir şey yok. Güç, para, bunlar umurumda değil. Bırakında oğlunuzu seveyim. Bu çok büyük bir yük değil ki. Oğlunuz beni seviyor bende onu, izin verin. Kaybedeceğiniz ne var?' hala tek tepki vermeyen adama baksa da Ateş'in sesi duyulmuştu.

'O yüce hırsını kaybedecek. Sevmenin ne olduğunu hatırlayınca içindeki düşman ölecek.' Zippo sesi duyulduğunda Güneş babasının dudakları arasındaki sigarayı çekmişti anında. Göz devirerek ortadaki muhabete tekrar döndüğünde Hakan beyin gözlerini bir oğluna bir karısına çevirişini izledi.

'Kendi baban bunu kabul ediyor mu?'

'Ediyor.'

'Hop, orada dur. Ben kabul etmedim, kabul ettirin dedim.' Vuslat kaş çatsa da Tuanna başını sallayıp Hakan beye gözleriyle babasını işaret etmişti.

'O zaman bana da birbirinizi sevdiğinizi kabul ettirin.'

'İki cihan birleşir de bunlar kavuşamaz artık.' Alaz kaşlarını havalandırdığında Tuanna sakince başını sallamıştı. 

Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin