Tekrar sarıldım ona. Bu kez ben kemiklerini kırarcasına sarıldım. Tabi bunu ne kadar başarabildim ya da başarabildim mi bilemiyorum. 

"Tamam. Uyuyalım hadi. Yarın düğün var" dedim havayı dağıtmak amaçlı. Çünkü ölümden bahsetmiştim ve o kızmıştı. Muhtemelen o bahsetseydi ben de kızardım.

Elbette ölücez hepimiz. Kimse kazık çakamıyo dünyaya. Ama bu düşünce aklıma geldikçe devre dışı kalıyo beynim. Çünkü aklıma gelmesinden bile korktuğum bir gerçek bu. Devran'ı kaybetmek... Anlatılamaz ki. Düşünürken bile bulamadığım doğru kelime bu acıyı yaşarken tokat atacak bana muhtemelen.

Aşk bencillik istemez. Ama dilerim görmem Devran'ın ölümünü. Allah'ın bana yaşatacağı en son acı olsun. Hatta hiç yaşatmasın. Dayandığım onca şeydeki dayanağımı kaybedersem, dayanamam.

"Asmin, diyorum" deyince Devran transtan çıkmışçasına "Heaa!" dedim. Ne güzel tepki ama🙄 "Haa, mı? Neyse nereye daldın? İyi misin? Bembeyaz oldun." dedi endişeyle. "Yok bitanem, iyiyim. Gece gece şey oldum. Amaaan, uyuyalım" dedim ve kafamı yastığa bıraktım. "İyi misin?" dedi Devran. Elimi yanağına koyup hafif çıkmış sakalını okşadım ve "Merak etme. Sen hep böyle yanımda ol. Ben hep iyiyim" dedim  ve gözlerimi ağır ağır yumdum. Devran'ın dudaklarını hissettim anlımda. Bir öpücük kondurdu ve "Hep yanında olucam, hep böyle öpücem" dedi ve öptü anlımdan. "Hep elini tutucam" diyip elimi tuttu. Gözlerime mıhladığı gözlerinin istikametini giç değiştirmeden "Hep burda olucaksın" dedi ve elimi kalbine götürdü. Ben de onu taklit edip onun elini tam dövmemin üzerine, sol tarafıma, kalbime götürüp "Hep burda olucaksın." dedim. "Hep." dedi gözlerini gözlerimden bir an olsun ayırmadan. Ve ardından uykuya teslimiyet...

👰🏻🤵🏻👰🏻🤵🏻👰🏻🤵🏻👰🏻🤵🏻👰🏻🤵🏻

Şükrü ve Afra'nın düğün gününe ufak bi sancıyla girmiştim. Neyse ki çabuk geçmişti. Sabahtan veri bana hiçbir işe karışmamam için uyarak Devran az önce duştan çıkmış ve muhtemelen şuan giyiniyordu. Bende Baran ve Boran'a takım elbiselerini giydirmiştim. Kesinlikle çok çok çok çok çok çok çok çok sempatik duruyorlardı. Ve çok yakışıklı ve çok tatlı ve harika ve kusursuz ve... ve bir dolu ve daha... İkisini de koklayarak öptüm.

İzlendiğimi hissettiğim an başımı sağa çevirdim ve nefesim kesildi. Üzerinde takım elbisesi, düzgün saçları, kahverengi gözleri, yumuşacık bakışları ve elinde 2 kol düğmesi, kravatı.

"Şu kravatı takmayacağım. Zaten bağlayamadım." dedi ve Baran'ın yatağına bıraktı. Sonra ağır ağır bana yaklaştı. Burnunun dibinde duruverdi. Gözlerimin içine içine bakıyordu. Benimle eğleniyordu pis koca! Avcunu açtı ve "Hadi bunları tak." dedi. Gözlerimle odayı taradım. Baran ve Boran oyun odasına girmişlerdi. En sevdikleri yer olduğu kesindi.

Devran'a sabitledim gözlerimi ve avucundaki kol düğmelerini alıp taktım. Ardından uzaklaşmasını bekledim ama uzaklaşmadı. Daha da yaklaştı. "Devran, Baran ve Boran gelir şimdi" deyip ellerimi göğsüne koydum ve itmeye çalıştım. Çalıştığımla kaldım.

"Tamam. Sadece sarılıcaktım" dedi ve sarıldı. Bende hemen doladım kollarımı boynuna. "O zaman bu kadar gerilim yaratmanın ne anlamı var. Dibimde 2 saat bekleyeceğine sarılsana hemen" dedim hala sarılır vaziyetteyken. Cık sesi çıkardı ve kollarını ayırıp önüme düşen saçımı kulağımın arkasına ittikten sonra "Böyle daha eğlenceli oluyo" dedi. Omzuna bir yumruk savurdum. O ise hiç oralı olmayıp bir öpücük kondurdu anlıma. Sonra da Baran'ın bağırma sesiydi.  "Babaaa!"dedi ardından Boran. Devran hemen giyinme odasına girdi. Bende ardından girdim. Boran oyun odasındaki küçük koltukta zıplayarak bağırıyordu. Baran ise kulaklarını tıkamış Boran'a bakıyordu.

Boran zıplayarak ve bağırarak eğleniyordu belli ki ama Baran bu durumdan pek hoşnut görünmüyordu. Devran Baran'ı kucağına alıp odadan çıktı ben de tatlı dille Boran'ı uyarıp susturdum ve aşağı indik. Sonra ben de hazırlanmak için yukarı çıktım.

Kırmızı bir elbise vardı üzerimde. Kolları ve göğsümün altında biten siyah dantel işleme, göğsümün altından genişleyen kumaşı ve sırtındaki ufak dekolte... Kırmızı benim rengim. Saçlarımı hafifçe toparlamıştım dekolteyi saklamamak adına. Kırmızı bir ruj sürmüştüm. Gözlerime de hafif koyu tonlarda yaptığım makyajımla tamamdım. Ayağıma siyah kısa topuklu bir ayakkabı geçirip aynanın önünde durdum. Elimi karnıma götürüp "Tuğba'm, nasıl? Güzel oldu mu anne?" dedim ve hafifçe elimi karnımda gezdirip aşağı indim. Devran, Eda, Baran ve Boran aşağıda beni bekliyorlardı. Evet Edada bizimle gelecekti. Devran tedbiri elden bırakmıyordu. Ağır adımlarla indim merdivenden. Devran kafasını kaldırdı ve kilitlendi bana. İyice süzdü ve gözlerimde durdu gözleri. Yanına gidince "Sen hamile bir insansın. Bu kadar güzel olmak zorunda değilsin" deyip saçlarıma bir öpücük bıraktı. Gülümseyip yanağına bir öpücük kondurdum. Baran ardından "Anneee" diyip yanağını işaret etti. Gülerek onu da öptüm ve sonra da Boran'ı. Ardından düğünün yapılacağı yere gittik.

👰🏻🤵🏻👰🏻🤵🏻👰🏻🤵🏻👰🏻🤵🏻👰🏻🤵🏻

Afra çok heyecanlıydı. Esin Afra'nın onun düğününde Afra'nın ona olduğu gibi o da Afra'ya destek oldu. "Heyecanlanma. Her şey çok güzel olucak. Buna inan. Gerisini boşver" dedi. Afra gülümsedi. Ardından Şükrü içeri geldi. Renkli gözleriyle taradı odayı. Çabucak buldu gözleri Afra'yı. Ağır ağır yaklaştı Afra'ya. Şuan Afra'nın heyecanını tahmin edebiliyordum. Kol kola girdiler ve ağzı kulaklarında misafirlerin yanına gittiler.

Halaylar çektik, göbekler attık, yerimizde duramadık demek isterdim ama diyemem çünkü sadece bir kere girdim halaya ve Devran gelip çıkmam için beni uyardı. Ve bunun için tek kelime etmedi. Gözleri yetti buna. Bende çıktım halaydan.

Ama eğlenceliydi yine de. Şimdiyse evdeydik. Pijamalarımı giydim. Baran ve Boran'ı uyutmuştum. Tam yatağa uzanmıştım ki karnıma giren sancıyla çığlık attım.

ŞÜKRÜ'DEN

Çok şükür ki düğün bitmişti. Düğünleri hiç sevmezdim ama bir damat için daha zormuş onu anladım. Yanımda sevdiğim kadın bembeyaz orası burasi açık gelinliğiyle kıvırıyor ve ben "Yeter be." deyip Odamıza götüremiyorum.

Ama vuslat vakti gelmişti artık. Bunca zamandır beklemenin mükafatını alacaktık. Nasıl da güzel duruyordu gelinliğin içinde. Ama artık  o gelinliğin çıkması gerekiyordu ki biz dr işimize bakalım. "Çok güzelsin." dedim aşkla. Bir yandan gözlerinin içine bakıyor bir yandan da gelinliğin sırtındaki düğmeleri açıyordum. Ben demiştim fermuar yaptır diye ama karım beni uğraştırmak istemişti. Düğmelerin hepsini açınca gelinliğin omuzlarından düşmesine izin verip karımı öpmeye başladım. Afra Bir yandan öpüşüme karşılık veriyor bir yandan da gömleğimin düğmelerini çözüyordu. Ikimizde çıplak kalınca yavaşça yatağa sırtım değmişti ki telefonum calmaya başladı. Önemsemeden gerdeğin tadını çıkarmaya devam ediyorduk ki bu sefer tek calan telefon benimki değil. Afra ile birbirimizden ayrılıp telefonlarımıza baktık. Arayan Devran'dı. Telefonu açıp "Efen-" demeye kalmadan Devran "Asmin'in suyu geldi." dedi. Arkadan Asmin'in çığlığı geliyordu. Sinirle ellerimi saçlarımın arasina geçirdim ve "Senin şu anası kılıklı kızın bir evlensin ilk gecesinde ortalarına girip yatmazsam şerefsizim lan." dedim. Telefonu kapatıp üzerimizi giyindikten sonra rn güzel gecemizde hastanenin yolunu tuttuk.

KURŞUN ADRES SORMAZ KİWhere stories live. Discover now