RK-10 -Batın'ın acımasız sözleri.-

En başından başla
                                    

"Ne söyleyeceksen söyle ve git Gürkan." dedim sıkkınlıkla. Bana kaçamak bir bakış attıktan sonra Gökçe'ye dönerek,

"Yalnız." dedi. Gökçe tam itiraz edecekken, onu elimle susturup,

"Tamam, ben hallederim Gökçe, sen okula git." dedim. Başta onaylamasa da, sonra mecburen tıpış tıpış gitti okula. O gittikten sonra Gürkan'ın derin bakışlarına maruz kaldım. Konuşsana be çocuk!

"Eee." dedim sonunda konuşması için. Yanıma geçip,

"Yürüyelim." dedikten sonra ilerlemeye başladı. Onun yanından yürümeye başladım bende.

"Özür dilerim Ilgın." dedi mahcup bir tavırla. Pişman olduğu kesindi, hak ettiğimi de biliyordum ama biraz süründürmekten de kimseye zarar gelmezdi.

"Özür dilemen neyi değiştiriyor? Zamanı geri alıp, bana yaşattığın o acıyı yaşatmamaya yaramıyor mesela." dedim. Sesimdeki düz tonu içimden tebrik ettim. Aferin bana! Erkek Fatma'ymış. Hah! Hanım Evladı iki günde değişemeyeceğini biliyordum zaten. Hanım Evladı, Hanım Evladı!

"Damarıma basan sendin." diye birden bağırınca bunun dengesiz olduğunu aklımın bir köşesine yazdım. Bir anda sinirlenip, bir anda sakinleşmesinin tek açıklaması vardı; Psikopat!

"Bak Ilgın, yalnızca sinirlendim tamam mı? Annemi bilmen, o anda o şekilde söylemende çileden çıkmama sebep oldu. Haklı olman canımı sıktı tamam mı? Sen damarıma basınca da böyle bir şey yaptım. Ama isteyerek olmadı, bir anda sinirimi kontrol edemedim. Sana zarar vermek istememiştim." bir anda önüme geçip söylediği sözler karşısında donup kalmıştım. Gözündeki ifade, Tanrım! Resmen en derinlerime işlemişti o çaresiz ve üzgün bakışları. O kadar güzel gözleri vardı ki. Yeşil irisleri o kadar güzellerdi ki, onlara baktığında kendini huzurlu bir kırdaymış gibi hissediyordun. Huzur bedenini sarıp, seni mutluluğa uçuruyordu.

"Pekâlâ, özrün kabul edildi." dedim birden. Fakat söylediğim sözleri sonra idrak edince gözlerim, Gürkan'ınkiler gibi, fal taşı misali açılıverdi.

"Ciddi misin?" dedi birden ellerimi, ellerine kenetleyerek. Şaşkınca bakakaldım. Ellerimi elektrik çarpmış gibi geri çektiğimde o da ne yaptığını daha yeni fark etmiş gibi garip garip baktı. Tanrım, kalbimin ritmi neden bozulmuştu? Neden bu kadar etkilenmiştim?

"Beni affettiğine göre, birlikte okula gitmeye ne dersin?" dedi. Yüzündeki küçük çocuk gülümsemesi yüzünden hayır diyemedim.

"Peki." dedim yüzüne bakmadan. Biri bana yüzümün neden kızardığını ve neden alev aldığımı hemen açıklasın. Elbette ki aşık değildim ya da hoşlanmıyordum. Kendimi de kandırmıyorum, saçmalıyorum yalnızca. Evet, kesinlikle saçmalıyordum. Sadece bu davranışı, özür dilemesi hoşuma gitmiş olabilirdi.

Birlikte okulun kapısından girdiğimizde, tüm kızlar önce Gürkan'a hayran hayran, aşkla bakıyor ardından bana dönüp, ateş saçan gözleriyle resmen içimden sıçtırtıyorlardı. Kantine ilerledik.

Kutay, bizim masada bizi fark eden ilk kişi olmuştu. Hayal kırıklığı ile bize bakarken, Batın merak edip arkasını dönmüş ve önce şaşkınlıkla ardından sinirle bize bakmıştı. Yüzündeki morluklar ve yaralar yavaş yavaş iyileşiyordu. Kim bilir annesi ne söylemişti. Kubilay'ın tepkisiyse en komik olanıydı. Ağzındaki ayranı, yan tarafındaki kızın sırtına püskürtürken kahkaha atmamak için resmen kendimi sıkmıştım.

Kız çığlık atarak kantinden ayrıldığında, Batın ayağa kalkmış yanımıza geliyordu. Gökçe'nin suratında ki 'Böyle olacağını biliyordum!' ifadesi her şeyin kötü olacağını söylüyordu.

Batın'ın, Gürkan'ın yakalarına yapışması da, tezimin doğruluğunu kanıtlıyordu. Batın bir anda,

"Ilgın masaya git!" diye kükrediğinde sesindeki nefret yemin ederim gözlerimi doldurmuştu. Ona öylece bakarken bir anda beni iteklemesi karşısında ne olduğunu anlamadan popom yerin soğukluğunu hissetmişti. Herkes şaşkınca bize bakarken, bugün ikinci kez yerle tanışan popom sızlamıştı. Batın'a gözlerim dolu bir şekilde bakarken üzerime doğru eğilip,

"Ne o, yoksa onun dediği gibi sürtük olmaya mı karar verdin? Hem de onun sürtüğü?" şaşkınlığım bin kat artarken Gökçe hayretle Batın'a bakıp yanıma geldi. Sözleri, bunları duyacağıma ölmeyi tercih ederdim. Tamam, bunlar annemi sözleriydi ama haklıydı kadın. En iyi arkadaşım, can dostum bana sürtük demişti. Hiç kimsenin ki bu kadar canımı yakmamıştı. Herkes birlikte söylese bu kadar içim acımazdı. Bu kadar burkulmazdı kalbim.

"Düzgün konuş Batın!" diye bağırdı Gökçe. Gürkan'da yere eğildi ve Gökçe ile beni kaldırdılar. Gürkan Batın'a dönüp,

"Ona, öyle bir yakıştırma yapan beni dövüp, kendin de aynı şeyi yaptın ya, sana adam demek içimden gelmiyor artık!" diye tısladı. Sonra devam etti,

"Benim ya da bir başkasının bunu söylemesi değil, senin söylemenin onu yıkacağını bilmiyorsun, şimdi siktir git aynı şekilde düşünen, o ben adamım diye etrafta dolaşan arkadaşlarının yanına. Çünkü bir daha bu kızın yanına yaklaşamayacaksın." Acı duygum şaşkınlık ve hayretle harmanlanmıştı. Gürkan, az önce Batın'ın bir daha bana yaklaşamayacağını söylemişti. Hangi sıfatla?

"Sen kimsin lan?" diye bağırdı Batın. Gürkan alayla gülümsediğinde, gözlerinde ki siniri çok net görmüştüm. Bu ne? Benden başka hiç kimse, Ilgın'a sürtük diyemez gibi bir şey olmuştu. Bir cevap vermedi Gürkan. Beni peşinden sürükleyerek kantinden çıkarttı. Arkamda şaşkın onlarca insan bırakarak...

Selam canlarım. Biraz gecikti ama düşen yorumlar beni şoke ettiği için yazamadım. İlham gelmesi için sizlerin desteğine ihtiyacım var. Bir hikayemi okunma sayısı yüksek olmasına rağmen az olan yorumlar nedeniyle sildim. RK'yı silmek istemiyorum. Sizler için yazmayı seviyorum :D Her gün artan okuyucu sayısı beni mutlu ediyor ama aynı hızla oyların ve yorumlarında artmasını istiyorum :)

Bir kaç saniyenizi ayırıp yorum ve oylarsanız çok mutlu olurum :)

Multimedia'yı ben yaptım :) Bölüm parçası da çok sevdiğim için koydum. Dinleyebilirsiniz :D

Bu bölüm, sözüm üzeri sevgili kuzenim ve Murat aşığı ZeynepAladag için :) İyi okumalar canlarım :DD

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin