54.bölüm | Ölüm Oyunu

Start from the beginning
                                    

Albina'nın gözünden yaşlar akmaya başladığında Loras'ın eli yere sertçe vurdu ve mavi gözleri donup kaldı. Albina Loras'a doğru eğildi ve hala az da olsa sıcak bedenine sıkıca sarıldı. Hıçkırarak ağlamaya başladı. Bu kadarını kaldıramazdı. Herkesi kaybetmiş olmayı kabullenemezdi. Başını Loras'ın başına yasladı ve göz yaşları Loras'ın donuk yüzüne dökülürken elleriyle onları sildi. "Sana yalvarıyorum, Loras; beni bırakma."

Albina Loras'ın kalbinin üstüne elini koydu ve onu hissetmeye çalıştı ama hissetmiyordu. Bedeni cansızdı. Nefesinin kesildiğini hissetti Albina. Bunun olduğuna inanamıyordu. Loras'ın kafasını kucağına aldı ve gözlerine baktı. Karşısında Lia'yı görür gibi oldu. Onun da cansız bedeni öylece kollarında kalmıştı. Albina'nın haykırışları bütün parkuru kapladı. Kimse onun yanına yaklaşmaya cesaret edemiyordu. Kimse onu teselli etmiyordu. Herkes şaşkındı. Kral Anton bile olduğu yerde donup kalmıştı.

Albina ayağa kalktı ve Kral Anton'a ardı ardına duvarda asılı olan silahları tüm gücüyle fırlatmaya başladı. Bazıları duvara vuruyor ve yere düşüyordu, bazıları ulaşıyor fakat muhafızların kalkanları durduruyordu. Albina ise tüm gücüyle Kral Anton'a saldırıyordu. "Mutlu musun? Cevap ver! Öldüreceğim seni! Seni kendi ellerimle öldüreceğim!"

Albina oradan oraya koşuyor ve her yeri alt üst ediyordu. Sonunda iki kişi parkura girdi ve Albina'nın kollarından tutup kaldırdı. Albina ise durmadan bağırıyordu. "Seni öldüreceğim Anton! Son gördüğün gözler benimkiler olacak!"

Albina parkurdan çıkarıldıktan sonra bir odaya alındı. Sınavdan çıkanlar herkes sınava girene kadar orada tutuluyordu. Albina odaya götürüldüğü an bir köşeye atıldı. Albina olduğu yere yığıldığında ağlamaya devam ediyordu. Loras'ın her zaman parlayan mavi gözlerinin boşluğa dönüşü aklından çıkmıyordu. Albina ağlamaya devam ederken yanına hızla Jone yaklaştı. "Hey!"

Jone Albina'nın omuzlarından tutup kaldırdı ve kendisine bakmasını sağladı. "Neler oldu?"

Albina ağlayarak Jone'a bakıyordu. "Loras..." Ağzından başka bir şey çıkmamıştı. Jone ise ne olduğunu hemen kavramıştı. "Hadi, Albina. Yaralarını saralım."

"Ya kalbimdeki yaralar Jone? Onları ne yapacağım?"

Albina'nın yanına Logan yaklaştı. "Çok üzüldüm, Albina fakat bununla yaşamayı öğrenmen gerek. Hepimiz ölümlüyüz. Elimizden bir şey gelmez."

Albina'nın bakışları boşlukta takılmıştı. Artık ağlayamıyordu. Zihni bomboştu. Sakinlikle ayağa kalkmaya çalıştı fakat kımıldayamadı. Albina ileride Rodrigo'yu gördü. Kendisine doğru geliyordu. Albina ise donup kalmıştı. Ellerini olabildiğince sıkıyordu. Bunu durduramıyordu.

Rodrigo Albina'nın yanına geldiğinde onu yavaşça kucağına aldı ve oradan uzaklaştırdı. Albina'yı bir yere yatırdığında başına gelenler hemen Albina'nın yaralarını temizlemeye koyuldular. Albina ise çoktan bilincini kaybetmişti.

∆∆∆

Zaman değil mi zorlukları unutturan? Zaman geçtikçe biraz daha az acıttıran fakat zaman düşman bana galiba. Zaman geçtikçe daha fazla açıyor çünkü. Zaman düşman bana çünkü ben isyankar bir kızım. Her şeye ağlayan, durmadan neden diye soran aptal bir kızım. Tanrı bana ceza veriyor. Öldür içindeki acıyı. İçindeki küçük kızı unut artık. Hayat acımasız. Kıskacında ağlamaktan başka bir şey yap! Kes o kıskacı! Öldür önüne çıkanı! Onlar öldürürken acıdı mı?

Sarayın taht odasındayım. Beyaz büyük taht Harke'ye ait. İşte o taht! Olması gereken yerde. Benim!

Yavaşça yaklaşıyorum yanına ve ellerimi üzerinde gezdiriyorum. türlü yapısı ışığı faklı şekilde yansıtıyor ve elmas gibi parlıyor. Boynumdaki kolyeye bakıyorum. Aynısı. Aynı renk, aynı ışıltı. Tahtın anahtarı. Tahtın hakkının kimde olduğunun kanıtı.

"Albina..."

Tanıdık gelmeyen bir ses adımı fısıldadığında arkamı dönüyorum ve işte! En çok istediğim şey! Şefkatli gözleri bana gurur duyarcasına bakıyor. Beyaz giyinmiş, bir melek edasıyla bana yaklaşıyor. "Kızım..."

Yavaşça bende ona yaklaşıyorum. "Baba..." Beni kollarının arasına aldığında içimde tarifsiz bir güç hissediyorum. Mutluluktan yüzümde oluşan gülümsemeyi durduramıyorum. Ayrıldığımızda yüzümü avucunun içine alıyor ve gözleri bu sefer kararlılıkla bakıyor. "Sakın pes etme. Sadece kendin için yaşa. Bunu başarabilirsin."

"Denedim baba. Gerçekten denedim. Yapamıyorum."

"Sen daha hiçbir şey yapmadın Albina. Her şey yeni başlıyor senin için. Özgürlüğünü eline al ve oyna onunla. Özgürlükle oyununu oyna, hatta özgürlükleriyle oyna."

Yavaşça elleri omzuma iniyor ve sıkıyor. "Tahtı alana kadar durma. Sakın durma!"

GİRİFT : YöneticilerWhere stories live. Discover now