Defne: Ömeer, evde erik var mı?

Ömer: Bu mevsimde ne eriği aşkım?

Defne: Şey, bizim canımız erik çekti de.

Nihan: Allaah! Defne aşermeye başladı . Ömer, Allah kurtarsın eniştecim.

Ömer: Erik olmasa olmuyor mu, yeşil elma mesela? Ya da şekersiz limonata?  İlla ki erik mi istiyormuş benin oğlum ve annesi?

Defne: Şeyy,bilmem. Ama şöyle ekşi ekşi, tuzlu tuzlu bir erik olsa fena olmazdı. (Yazardan: Canım çekti be.)

Ömer: O zaman ben bir çıkayım, bulursam alırım. Bulamazsam daha ekşili bir şeyler alırım.

Esra: Kolay gelsin Ömer Abi, işin zor valla.

Ekmek arası'na bir şey diyecekken karnıma aldığım ağır darbeyle bağırıyorum.

Defne: Aaaaahh!

Ömer: Defne! Defne, sevgilim iyi misin? Defne!

Nihan: Allaaah! Bebek geliyooo!

Koriş: Kııızzz! Nereye geliyoo! Allaaah! Kapıyı açııın! Bebek geliyo! Aa, bebek nasıl yürüyo kız? Haaaaa, kuru kııızzzz! Allaaaaaaaah!

***

Derken gözlerimi hastane odasında açıyorum. Başımda Ömer var.

Ömer: Sevgilim, iyi misin?

Defne: Ne oldu bana? Hiii! Ahmet iyi mi? Bir şey mi oldu ona?

Ömer: *Defne'nin ellerini ellerinin arasına koyup öper.* Bir şey yok sevgilim. Sahte sancılarmış bunlar. Doktor söyledi. Bu dönemde bunlar sıkça görülebilirmiş.

Defne: Yaa, ay doğru ya daha 1 ay var Ahmet'in doğmasına.

Defne: Şey diğerleri nerede?

Ömer: Bekliyorlar seni. Ben bir doktoru çağırayım sonra evimize gideriz.

Defne: Tamam aşkım.

***

Sahte sancılarmış. 8 aydır hamileyim ben! Sabredemiyorum artık. Gerçi ben hiçbir zaman sabredemedim. Ne zaman sabredicem acaba? (Yazardan: Defne, merak etme siz bu yoldan devam ederseniz sen sabretmeyi öğrenene kadar yaparsınız bir sınıf dolusu çocuk. Ayy, severiz biz de! Torunlarım!)

Evet, şu an evdeyiz. Ben içeride ayaklarımı uzatmış bir şekilde oturuyorum. İçimden oğlumla konuşma istemi geliyor ve kendimi tutamıyorum.

Defne: Oğlum, bak az kaldı, yakında bizimlesin. Ablan, baban ve annen seni bekliyor. Sen ne yapıyorsun içeride? Nasıl gidiyor?

Aldığım ufak tekmeyle gülümsüyorum.

Defne: Senin şu küçücük ayakların bana tekme atmakla mı uğraşıyormuş? Yerim ben o ayakları.

Emine: Anne, kardeşimle mi konuşuyorsun?

Defne: Evet birtanem, sen de konuşmak ister misin?

Emine: Ben kardeşimle konuşmıyıcam. O bana tekme attı!

Gülmeye başlıyorum. Ben bu masumluğu hak edecek ne yaptım ki?

Defne: Aa, olur mu öyle şey? Gel sen yanıma bakayım.

Sağ yanıma geliyor ve sağ kolumu kızıma doluyorum.

Defne: Bak, kardeşin seninle konuşamıyor. Çünkü konuşmayı öğrenmesi gerekiyor. Bu yüzden tekme atarak bizimle konuşmaya çalışıyor. Sen de böyleydin bitanem. Beraber büyüyeceksiniz, okula gideceksiniz. Siz kardeşsiniz.

Ömer: *yanlarına gelir Defne'nin önünde çömelir* evet, dünyanın en güzel annesinin kızı ve oğlu.

Emine: Ayy babaa! Sen nasıl bu kadar romantiksin?

Defne: *güler* Baban bu konuda üzerine toz kondurmaz emin ol birtanem.

Ömer: Öhöm, neyse acıktık mı bakalım?

Emine: Eveeet!

Ömer: O zaman biz mutfağa kaçtık annesi. Siz de böyle uslu durun, değil mi oğlum? Biz yokken annene sahip çık bak, ailenin ikinci erkeği olarak.

Mutlu olmak. Ben bu kadar mutlu olacağımı 1.000 yıl yaşasam düşünemem. Düşünsenize, bir garson parçasının önce asistan, sonra tasarımcı, ondan sonra lojistik müdürü olacağı. Ardından hep mutlu olacağı bir aile kurması. Mucizelere inanın. Onlar sizin umutlarınızı kaybetmenize izin vermez.

***

Yemekler yendi, karınlar doydu. Saat 10'a doğru gelirken uykumun da geldiğini fark ediyorum. Ama yalnız olmadığımı Emine'min esnemesinden anlıyorum.

Defne: Emine'm uykun mu geldi birtanem?

Emine: Benim uykum yok ki🙈 *esner*

Defne: Hmm, o zaman gözlerin yorulmuş senin. Gel de dinlendirelim gözlerini senin.

Ömer: Sevgilim, siz çıkın. Ben Emine'yi alırım.

Defne: Tamam aşkım.

Ömer: *Emine'yi kucağına alır* gel bakalım sen.

Emine: Baba, çok güzel kokuyorsun.

(Yazardan: Annen bu kokuyu az koklamadı Emine, merak etme şxmdxksşkxşc)

***

(Ömer'den)

Kızımı odasına bıraktıktan sonra, odamıza geçiyorum. Sevdiğim kadının yanına.

Ömer: Defne'm, gel bir koklayayım seni. Özlemişim. *Defne'ye sarılır ve saçlarını koklar.*

Defne: Aşkım, uyuyalım. Benim çok uykum var.

Ömer: Uyuyalım, çok mu yoruldunuz siz?

Defne: Bu sıralar çok yoruluyoruz babası. Az kaldı.

Ömer: E ben de fazla yormayayım sizi.

Defne'yi yatağa uzandırıyorum. Ardından alnına öpücük kondurup yanına uzanıyorum. Dudağını dudağımla birleştiriyorum ve birbirimize sarmaş dolaş uyuyoruz.

•••

°The best couples mi desek?
°Diyeceğim pek bir şey yok ama umarım beğenmişsinizdir.
°Yeni bölüm en kısa zamanda gelecektir.
°Kendinize iyi bakın, mutlu kalın!














SONDAN SONRADonde viven las historias. Descúbrelo ahora