LEVENT- Bir Jinekoloğun Hikayesi (RAFLARDA)

7

"Levent amca, sen de bizimle sirke gelir misin?" Sirk mi? Birden kaşalrımı çatıyorum. Ben bir hayvansever olarak sirklere karşıyım. Bu yüzden telefonumda bir video bile var. Sırf çocuklara bunun yanlış olduğunu anlatmak için hazır bekliyor.

"Ben sirk hiç sevmem ki!" diyorum yavaşça.

"Neden? Çok eğlenceli." Onunla koltuğa oturuyoruz. Serhat abi ortalıklarda görünmüyor. Ben de telefonumu çıkarıp o videoyı açıyorum. 

"Bak Durucum hayvanlar o hareketleri öğrenmek için işkence çekiyor. Onlar zorla yapıyorlar. Eğer siz gibi çocuklar bunu izlemeye devam ederseniz yine işkence çekecekler. Bak burada izleyebilirsin." Teknoloji ilgilerini çektiği için sesini çıkarmadan izliyor. Birden içini çekiyor.

"Onlara vuruyorlar mı?" Başımı sallıyorum ve videoyu kapatıyorum. Bu kadarı yeterli. 

"Sana masal kitabı almıştım. Onu okumuştun ve orada birçok hayvan vardı. Hepsi de ormanda mutlu bir şekilde yaşıyorlar değil mi?"

"Evet..." Kafası biraz karışmış gibi.

"O hayvanlar da özgür olup ormanda mutlu yaşamak istiyorlar. Bu yüzden de canları yanıyor. Şimdi kendin karar ver. Sirke gitmek istiyor musun?" Başını hayır anlamında sallıyor. Görev tamamlandı. 

"Hoşgeldin," Serhat abim yukarıdan iniyor. 

"Sohbet yine koyu ha?"

"Baba sirke gitmek istemiyorum." Duru hemen kararını babasına söylüyor. Serhat abim ile dış görünüşlerimizde benzerlik var. Boyumuz, göz rengimiz aynı. 

"Ama çok istemiştin."

"Gitmeyeceğim." Kollarını kararlı bir şekilde kucağında kavuşturuyor. Ben de işaret olarak kaşlarımı kaldırıyorum. 

"Hadi sen annene bak Durucum." 

"Tamam." deyip koşuyor o çocuk enerjisi ile. 

"Kendini işe mi verdin?" Bu yüzümden rahatça okunuyor zaten. 

"Amcam fazla çıkışmış sana ama biliyorsun Levent. Eski kafalılar. Onlara göre de kadınlar yağ ile makina ile uğraşamaz. "

"Dayanamadım abi. Bu resmen hakaretti. Ben işimi çok seviyorum." Yüzüme anlayışla bakıyor. 

"Onların telaşlarını da anlamak lazım. 33 yaşına geldin. Kendi aileni kurmanı istiyorlar. Ne derler işte atalık görevleri. Bu yüzden sıkıştırmaları." Bu konuda haklı olabilir. Ben de istiyorum onlar akdar ama yok işte. Kafama göre uyan biri yok.

"Ben de istiyorum ama şu anda öyle bir şey yok." 

"Bu yaştan sonra seçme şansın yok artık. Halin vaktin yerinde, yakışıklısın, bence detaylarda çok boğuluyorsun. Çok çalışıyorsun. Hiç yok mu hastaneden biri mesela? Deniz meslektaşı ile evlendi. Gayet de mutlu. Bence sen de bunu düşünmelisin." 

"Hastanede o gözle bakamam. Bu benim için bir etik oldu. İstesem bile yapamıyorum."

"Belki biri bu zırhı delebilir ha?" Keşke... Hiç umudum da yok maalesef.

***

Serhat abimin dün anlattıklarını düşünüyorum. Hastanede birçok bekar kadın var. İstediğimde etkilemeyeceğim kadın yok. Koridorda yürüyorum ve ders anlatmam gerek. Uygulamalı jinekolojik muayene... Labaratuvara giriyorum. Çoktan gelmişler bile. Manken ortada duruyor. Üstünde bir örtü var. Yaklaşıyorum hemen. 

"Jinekolojik muayeneye her zaman inspeksiyon ile başlanır." Ellerime eldivenleri geçiriyorum. 

"Her zaman hastayı bilgilendirin. Muayene önlüğünü alt batın ve kasıklar açık şekilde kaldırıyoruz. İlk önce alt batın, karın bölgesi, genital yay inspekte edilir. Elimizle bastırarak batında, simfiz üzerinde gebeliği düşündürecek örneğin bir uterus var mı bakıyoruz." Yavaşça tane tane anlatmaya çalışıyorum.

"Karında asit düşündürecek şekilde yanlara genişlemiş mi? Görünür yüzeyde kitle var mı? Pubik kıllanma nasıl? Değerlendirdikten sonra genital yaya geçiyoruz. Labiumlar ne durumda? Rengi nasıl, üzerinde kitle düşündürecek bir görünüm var mı? Çeşitli lezyonlar örneğin beyaz kabuk bağlamış bir görünüm var mı? Kızarıklık, ülser görünümde, akıntı veya kanama ya da şekil farklılığı var mı? Bunları izleyip perinaya bakarız. Eski yırtık izleri var mı örneğin doğumda epizyo kesiği yapılmıştır. Son olarak anüse bakıp spekulum muayenesine geçeriz.

Burada önemli olan hastanızı rahat ettirmektir. Ona adımalrı anlatmalısınız. Bilgi vermek onları rahatlatacaktır. Ayrıca mahremiyetine de özen göstermelisiniz. Ellerinizin nereye değdiğine dikkat edin. Kadının bacağına veya muayene dışında bir yerine dokunmamaya özen gösterin."

"Hocam ama zayen muayene yeterince detaylı. Neden bu kadar kadına dokunmamamız önemli. Sonuçta bu bir muayene. O zaman gelmesin. O utanıyorsa biz de utanıyoruz." O an sakin olmak için içimden saymaya başlıyorum. Bir, iki, üç, dört beş... Hemen yaka kartına bakıyorum. Uğur Yıldız...

"Çünkü rahatsız olur evladım. Seni de yatıralım bir erkek arkadaşın muayene etsın bakalım nasıl hissedeceksin? Hassas yerlerine dokunsa mesela?" Rengi atıyor birden. Sesimi biraz yükseltiyorum.

"Bu en mahrem muayenelerden biri. Kadın gelirken kırk kere düşünüyor bunu. Bir de senin gibi yontulmamış kalas olarak kalmış, adı hekim olan aslında hekimliğin sınırından geçmeyen odunlarla karşılaşırsa tabii ki kırk kere düşünür. Sen nasıl olur da mesleki ahlakı düşünmezsin? Merak etme ben senin yıldızını parlatacağım. Şimdi şu sınıftan çık git. Bu sene de bu dersten kaldın bu arada. Hiç gelmeye tenezzül etme."

"Hocam..."

"Çık dışarı!" O andan itibaren modum düşüyor. Diğer basamakları da anlatıyorum yavaş bir şekilde. Şu an hevesim kaçsa da dersi bırakıp gidemem. Ayrıca yığınla kadın beni bekliyor. Muayene için bayağı yorulacağımı düşünüyorum. 

Dersi tamamladıktan sonra hızlı adımlarla polikliniğeme doğru yola çıkıyorum. Tam yaklaşmışken Deniz'i görüyorum. Yanında bir kadın var. Beni görünce gülümsüyor. Kadın kesinlikle muhteşem. Çok seksi ilk başta. Uzun bacakları var. Elmacık kemikleri belirgin, dolgun dudakları var. Bir kişi asla hastaneye böyle gelmemeli. Ben düşünceler denizinde yüzerken çoktan yanıma geldiler bile.

"Levent tanıştırayım. Yeni Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanımız." Kendi meslektaşlarından birini bul. Serhat abi haklı olabilir. Şu an garip bir hal içindeyim.

Yorumlar neden az? Ben yayınladıktan sonra direk yorumları okumak için beklemeye başlıyorum. Lütfen yorum yapmayı görüşlerinizi benimle paylaşmayı unutmayın.

Havalar çok soğudu. Lütfen sokak hayvanlarını unutmayın. Onlar da üşüyorlar. Belki bir ekmem onları yaşama bağlar. Çok rica ediyorum.