2."SOKAK LAMBASI"

En başından başla
                                    

"Konuşmuyorsun benimle anladım. Peki sana içimi döksem beni dinler misin?"

Hande kafasını salladı. Elbette dinlerdi. O kadar katı kalpli değildi. Ve açıkçası, karşısındaki adamı çok masum bulmuştu.

Adamın sesi aniden titremeye başlamıştı. Ağlayacak gibi konuşuyordu.

"Şey, sadece bir kere sarılabilir miyim? Buna gerçekten çok ihtiyacım var. Kötü bir niyetim yok, lütfen."

Hande ne diyeceğini bilemeyerek duraksadı. Adamın ona zarar vermek gibi bir niyeti yok gibi gözüküyordu.

Hande korkak bir şekilde adama sarıldı. Genç adamın ağlaması sessiz ama yürek yakıcıydı. Hayatında ilk defa bir erkek ona sarılarak ağlıyordu. Çok, çok garip bir histi... Hande düşündü. Ne yapabilir de teselli edebilirdi?...

Aklına söyleyecek hiçbir şey gelmeyince tek eliyle adamın saçını okşadı. Hayatında böyle birşey olacağını söyleselerdi kahkaha ile gülerdi. Bulunduğu an, durum çok anlamsızdı.

Adam geri çekildiğinde Hande gözlerinin içine baktı. Gerçekten bir erkek nasıl bu kadar masum ve duygulu bakabiliyordu?...

Hande, adamın yüzünü inceledi. Gözyaşları tüm yüzünü nemlendirmişti. Ve dudakları titriyordu.

Hande elini adamın yüzüne koyup, baş parmağı ile yüzünden aşağı akan damlaları sildi. Hiçbir şey söylemedi. Henüz adam onun sesini duymamıştı bile. Aralarında garip bir çekim vardı. Evinin yakınlarında bir ara sokakta, tek başına oturup ağlayan bir adama dokunuyordu.

Hande bilerek yüzlerini iyice yakınlaştırdı. Adamın harika yüz hatları vardı ama burnu biraz iriydi. Kirpikleri muhteşem bir şekilde kıvrıktı. Gözleri suluydu, ağlamaktan şişmişti. Hande'nin kalbi çok hızlı atıyordu, ne yaptığını bilmiyordu sadece huzurlu geliyordu her şey. Garip bir huzur vardı içinde. Genç adam, sadece on iki saniye sonra olacakları biliyormuşçasına Hande'nin yüzünü okşadı.

Hande ve ismini bilmediği yabancı adam dudaklarını iyice yakınlaştırdığında ılık nefeslerini dudaklarında hissedebiliyorlardı.

Yarı karanlık ara sokaktaki tek ses, diplerindeki çam ağacındaki ateş böceklerinin sesiydi. Onun dışında iğne atsan sesi duyulacaktı.

Sokaktaki iki kişinin kalbi güm güm atıyordu. Ve her ikiside bunu duyabiliyordu. Bir de bu sese derin bir yutkunma sesi eklendi.

Hande iki elini adamın soğuktan üşümüş ensesine koyup dudaklarını karşısındaki yabancının dudaklarına sürttü. Adam, Hande'nin dudaklarına kendininkileri bastırdı.

Sokaktaki ateş böceklerinin sesi durmuştu. Sanki her şey, birbirini tanımayan iki yabancının tanınmadık tutkusuyla bir olup susmuşlardı. Onlar da sessiz. Onlar da...

Sadece dudaklarını birbirine bastıran iki yabancı gözlerini kapatmıştı. Genç adam karşısındaki kadının belinden tutup iyice kendine çekince dudakları aralanmıştı. Hande'nin dudaklarının sıcaklığı, adamın üşümüş ve kurumuş dudaklarıyla bir olmuştu.

Sadece tek bir şey vardı.

Birbirini tanımayan iki insan, birbirine hapsolmuştu...

*****

"Saat kaç biliyor mu sen!? Sabahın 5'i oldu nerdeyse!"

Hande elindeki anahtarları mecalsizce yere attı. Konuşmaya hâli yoktu.

GECENİN GÖLGESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin