Üç dilek hakkı

73 6 6
                                    

Evimin, caddeyi gören balkonunda otururken rüzgarın tenime olan hafif dokunuşlarının tadını çıkarmakla meşguldüm, artık hiçbir şeyi kafama takmayacaktım. Kararım bu yöndeydi. Ta ki Seunghyun'u kapımda sarhoş bir şekilde görene kadar.

Kapı çaldığında gece yarısı çoktan geçmişti ve ben endişelenmeden edememiştim. Açacağım kapının ardında Seunghyun'un olduğunu biliyordum, ilahi bir gücüm falan yoktu, sadece gözetleme deliğinden bakmıştım.

Kapıyı açtığımda yüzünde sersemce bir gülümseme ile bana bakıp konuştu. "Sarhoşum."

"Fark ettim." dedim gülerek, kapıyı tamamen açarken kenara çekilip içeri girmesini bekledim.

Eh, bir sarhoşa göre normal denilebilecek düzeydeki adımlarıyla içeri girerken konuşmaya başladı. "Kendime gelebilmek için içtim. Kafam çok güzel, şu anda iyi anlaşıyoruz."

Söylediklerine gülerken içimde bir yerlerde o burukluk kendini hissettiriyordu. Ona olan sevgimi biliyor, ilgime karşılık vermiyordu. Bunun için ona kızamazdım, tıpkı onun bana kızamadığı gibi.

"Ne demek kendime gelebilmek için içtim?" dedim merakla. Hızla ona yanaşıp koltuğa oturması için yardımcı oldum.

Ona, şöyle bir baktığımda tam da dediği gibi son birkaç günün aksine kendisi gibi davrandığını gördüm. Yani, sarhoşluğunu saymazsak tabii.

"Hiçbir sıkıntım yokmuş gibi hissediyorum. Mutluyum Daesung."

"Nedir seni mutlu eden şey?" Benim sana yaşattıklarımdan sonra neydi seni böylesine mutlu eden şey Seunghyun, o şey her ne ise ona minnettarım.

"Bilmem," dedi sırıtırken, koltukta bana doğru dönüp tam bir sarhoş gibi oturdu. Sırıtıp duruyordu.

"Aklımı başımdan alıyorsun, toparlamakta güçlük çekiyorum." diye devam etti sözlerine. "İçkiyle anca..."

Ona karşı mahcuptum, başım önüme eğildi. Onu zora soktuğumun farkındaydım. "Özür dilerim."

"Şştt..." dedi sırıtarak, Tanrım, neyi vardı bunun bu gece? "Özürleri kafam yerinde değilken dilersin, şu an hiç olmadığım kadar kendimdeyim Daesung. Ve Tanrı şahidim, sarhoşluğumdan değil tüm bu söylediklerim, alkolün getirdiği rahatlıktan sadece. Karşındaki kişi benim, senin beklediğin kişiyim."

Bundan bir hafta önce ona onu sevdiğimi söylemiştim. İçimde daha fazla tutamıyordum. Beni dinledikten sonra hiçbir şey yapmamıştı, beni öylece dinleyip sonrasında da ağzını bile açmadan gitmişti. Onun evinde olmama rağmen beni orada bırakıp gitmişti. Orada öylece dikilmiş ve birkaç dakikanın ardından anca kendime gelebilmiştim.

Onun evinde, onun koltuğunda evine dönmesini beklemiştim bir-iki saat. Ama o gelmedi. Anahtarını evde bırakmıştı. Evden ayrıldıktan sonra anahtarını kendi dairesine ait posta kutusuna bıraktığıma dair mesaj atmıştım ona, fakat o mesajıma da cevap alamamıştım.

Sonraki iki gün hiç görmedim onu, diğer günlerde de davranışları her zamankine nazaran daha mesafeli ve soğuktu. Bugün de onu görememiştim ve şimdi de karşımda sarhoş bir şekilde beklediğim kişi olduğuna dair bir şeyler zırvalıyordu.

Bu sersem adama aşıktım.

"Her zamankinden biraz fazla içtim bu sefer," dedi o sersem gülümsemesi yüzündeyken, sarhoş olmasını fırsat bilerek doya doya izledim onu. "Ve yapmak istediğim üç şeyi yapmaya karar verdim, kendime üç dilek hakkı sundum Daesung."

Davranışları her ne kadar garip gelse de, bu fırsatı tepecek kadar delirmemiştim. Günlerdir adam akıllı tek kelime konuşamıyorduk ve o kendisi bile isteye bir adım almışken durumu sorgulayacak lüksüm yoktu.

Sarhoşun Dileği || TodaeWhere stories live. Discover now