BEŞİNCİ BÖLÜM

27 9 1
                                    

İmkansıza ulaşmanın tek yolu, onun mümkün olduğuna inanmaktır. 

     Şiddetli şimşek sesi ile irkilerek uyandım. Başımı yavaşça Damon'ın omzundan kaldırdım. Hava kararmaya başlamıştı ve yağmurun habercisi olarak şimşek çakıyordu. Bir süre Damon ile konuşmadan etrafı izledik. 

    O sırada siyah bir kartal tam karşımızdaki bankın üzerine kondu. Çok ilgimi çekmişti. Dikkatlice etrafı izliyor gibiydi. Daha sonra bankın üzerine bir tane daha kartal kondu. Garipsemiştim biraz. Damon'a doğru baktığımda onuda kartallara bakarken gördüm. Kaşları çatılmıştı. Tekrar önüme doğru döndüm. Bankın üzerinde neredeyse en az 5 adet kartal vardı. Damon hızlıca banktan kalktı ve etrafa dikkatlice bakınmaya başladı. Parkın etrafı ıssız ve karanlıktı. Sadece cılız bir sokak lambası yanıyordu ama oda etrafı aydınlatmaya yetmiyordu. Bende banktan kalktım ve Damon'ın tam önünde durdum.

"Neler oluyor ?" 

"Buradan gitmemiz gerek Alarice." Gittikçe endişelenmeye başlamıştım.

"Neden ? Bana burada neler olduğunu söyler misin ?"

"Şimdi acilen gitmemiz gerek. Söz veriyorum eve sağ salim ulaştığımızda burada neler döndüğünü anlatacağım."

    Bir şey dememe kalmadan Damon elimi tuttuğu gibi beni peşinden sürüklemeye başladı. Daha bir iki adım atamamışken parkın tam ortasındaki salıncağın hemen yanına şimşek çaktı ve yağmur hızlı bir şekilde yağmaya başladı. İkimizde o tarafa doğru döndük. İyice korkmaya başlamıştım. 

"Tanrı aşkına! Burada neler oluyor ?"

     Damon sorumu duymamış gibi davranarak beni de arkasından sürükleyerek bu sefer koşmaya başladı. Arabaya doğru hızlı adımlarla koşuyorduk. Bizim attığımız her adımda şimşek yeniden çakıyordu. Sonunda arabanın yanına ulaşabilmiştik. Damon hızlıca cebindeki anahtarı çıkardı ve arabaya bindi. Bende onun arkasından hemen yanına arabaya binip kemerimi taktım. Damon'ın anahtarı kontağa takarken eli titriyordu. Damon'ın bile korkacağı ne olmuştu ki bu kadar ? 

                                                                             ***

      Araba nihayet durmuştu. Yaklaşık 1 saatten beri yoldaydık. Ve Damon'ın evine gelmemiştik. Geldiğimiz yer bir kasabada ıssız bir ormanın tam ortasında bir ev idi. Arabadan inip eve doğru ilerlemeye başladık. Damon büyük büyük adımlar atıyordu. Sanki hala telaşlı ve korkuyor gibiydi. 

    Tek katlı ev eski görünüyordu. Kahverengi boyası solmuş ve yıpranmıştı. Camları ve kapısı tahtadan yapılmaydı. Kapının önüne gelince Damon duraksadı ve cebinden evin anahtarını çıkardı. Temkinli bir şekilde kapıyı sonuna kadar açtı. Tam içeri gireceğim sırada elini önüme doğru uzatıp beni durdurdu. Kendisi evin içine doğru bir iki adım atıp ışıkları açtı. Etrafı gözleriyle taradı. Bir şey olmadığından emin olunca elimden tutup beni evin içine soktu. 

"Buraya niçin geldik ?" 

    Yol boyunca konuşmamıştık ama bana bir söz vermişti. Neler olduğunu, niye buraya geldiğimizi, buranın kime ait olduğunu anlatması gerekiyordu.

"En güvenli yer burası olduğu için."

"Neyden veya kimden kaçıyoruz ?"

"Benim anlatacağım şeyler değil bunlar Alarice."

    Sinirlenmeye başlamıştım. Ve kendimi tutmakta güçlük çekiyordum. Niçin kendimi tutmaya çalıştığımı da bilmiyordum üstelik. Artık usanmıştım. Hayatımda iki kişiyi tanıyordum ve onlarda benden saklı işler çeviriyorlardı. Geçmişimi anlatmıyorlardı. Etrafımda açıklanamayacak türden akıl almaz olaylar gerçekleşiyordu. Ve benim sorularıma cevap bulmam gerekliydi. Sorularıma cevap bulabilirsem yolumu ve geçmişimi de bulacağım gibi geliyordu.

"Bana söz vermiştin anlatacaktın. Her şeyin farkındayım. Arkamdan gizli saklı işler çeviriyorsunuz. Ve bu gizli saklı işler benim geçmişimle, anılarımla ilgili."

    Sesim olduğundan yüksek çıkmıştı. Sanki ben kontrol edemiyordum. İçimde büyük bir enerji birikiyor gibi hissediyordum. Öfkem arttıkça sanki o enerjide artıyordu. Zor tutuyordum içimdeki enerjiyi. Çünkü enerjiyi içimden salar isem üstesinden kalkamayacağım olayların yaşanmasından korkuyordum.

    Damon bana doğru birkaç adım atıp yaklaştı. Sanki içimden geçenleri, yaşadığım hisleri biliyormuş gibiydi. 

"Alarice, seni kendinden daha iyi tanıyorum. Tutma o içindeki enerjiyi. Eğer dışına salmaz isen bir şekilde sana kötü sonuç olarak geri döner."

    Sanki Damon'ın bunu demesini bekliyormuşum gibi içimdeki enerjiyi saldım. Daha fazla tutmak istemedim. Damon haklı olabilirdi.

     O sırada olan oldu her şey durmuştu sanki zamanda dahil olmak üzere. Damon tam karşımda hareketsiz bir biçimde duruyordu. Birçok ses işitiyordum. İçlerinden tanıdık olan Damon'ın sesiydi. Sesine kulak vermeye çalıştım. 'Alarice' diye sürekli sesleniyordu.

"Alarice, enerjiyi kontrol etmelisin. Elinden kaçıp gitmesine izin vermemelisin. Yoksa oradan çıkamayabilirsin."

    Karşımda Damon hareketsiz bir biçimde duruyordu. Sanki konuşan o değildi. Ayrıca ne demek istediğini anlamamıştım. Ben enerjiyi nasıl kontrol edebilirdim ki. 

"Zamanın senin yönetmesine izin verme Alarice."

      Damon'ın son cümlesi de bu olmuştu. Bir daha sesini duyamadım. 

      Küçük adımlarla yanına gittim. Omzunu elleyip sarsmaya çalıştım. Hiç bir şey olmuyor ve etki etmiyordu. Sanki ben farklı boyuttaydım. Zamanı nasıl yönetebilirdim ki ? Bu olağanüstü bir şeydi. Gözlerimi kapadım. Eğer şuan zamanı yönetebiliyorsam istediğim zamana gider ve geri dönebilirdim. Ama nasıl yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tehlikeli olabilirdi de. Ama denemekten zarar gelmezdi. Düşünmeye çalıştım, hangi zamana gitmek istiyorum diye. Ailemle geçen en güzel anımıza gitmek istedim. Gözlerimi açtım. Hala aynı yerdeydim. Belkide hiç bir şey hatırlamadığım için yolculuk edememiştim. 

      Kulağımdaki sesler gitgide artmaya başladı. Seslerin içinden tek birisine odaklanabildim. O geceki sesle aynıydı. Ve söylediği cümlede aynıydı.

"Seni bulacağım."

     O geceki gibi sürekli yüksek bir sesle tekrarlıyordu. Gözlerimi yeniden kapadım ve sadece o sese odaklandım. Beynimin içinde sürekli ve sürekli o ses tekrarlanıyordu. Başım ağrımaya başlamıştı. Sanki birisi basınç uyguluyormuş gibi hissediyordum ve canım yanıyordu. Gözlerimi açmamla çığlık atmam bir oldu. Etrafımı alevler sarmıştı. Bu sefer farklı bir yerdeydim. Üzerimde ise pembe renginde uzun bir elbise vardı. Etrafıma bakındığımda tuvalette olduğumu anladım. Kapıyı açmaya çalıştım.Açılmadı, kilitli gibi görünüyordu. Etrafıma tekrar bakındım yukarıda küçük bir cam vardı. Oraya sığmam imkansızdı. Kapıdan Damon'ın sesini duydum.

"Alarice, seni oradan kurtaracağım."

"Damon ?"

"Evet Alarice, benim. Kapının arkasından çekil !"

    Kapının arkasından çekilip tuvalet kabinlerinin olduğu yere doğru ilerledim. Damon kapıyı ikinci tekmesiyle açabilmişti. Hemen elimden tuttuğu gibi beni dışarı arkasından sürükledi. Tuvalet koridorundan çıkıp büyük salona doğru ilerlemeye başladık. Salonun ortasında masalar ve müzik aletleri bulunuyordu. Kapıya ulaşmaya çalışırken birden Damon durdu. Arkasında sürüklediği için sırtına yapıştım. Alevlerin arasından büyük bir şey parladı. Daha net görebilmem için Damon'ın sırtından ayrılıp sağ tarafa doğru kaydım. Şimdi çok daha net görebiliyordum. Kocaman bir şey alevlerin ortasından çıkıverdi. O gök gürlemesi gibi çıkan sesinle konuştu;

"Seni bulamayacağımı mı sandın ?"


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlığın ArdındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin