Tangerine Tale

1.5K 127 37
                                    


*****

"

Sehun, bir masal yazacak olsan nasıl bir şey yazardın?"

Jongin, yine her zamanki ilginç sorularından birini bana yönelttiğinde gülümsemekle yetinmiştim. Böyle şeyler sormayı severdi, hiç de bıkmazdı. İlişkimizi renklendirdiğini düşünürdü ve ona göre kesinlikle yanılmıyordu. Eh, ben de farklı düşünmüyordum pek tabii. Jongin konuştukça sadece ilişkimiz değil, her şey renkleniyordu. Sesini duyduğum her an göğüs kafesimde gökkuşakları patlıyordu ve Jongin'in de dediği gibi işte, ilişkimiz renkleniyordu. Fakat eğer o soruları sormasaydı da bir şey değişmezdi. Jongin, mucize gibiydi.

Sıcacık bir havaya hakim olan kahve ve krem renklerine sahiplik eden salonumuzun en güzel köşesinde, minderler ve küçük bir şöminenin olduğu o köşede, bir yandan elindeki mandalinaları soyup bir yandan da özenle soyduğu mandalinaları bir bir parmaklarıma takarken sorusunun cevabını bekliyor olacak ki gözlerini hafifçe kısmış bana bakıyordu. Her zaman bir cevap arardı, yeterli veya değil, bir soru sormuşsa mutlaka cevabını vermeliydiniz. Çocuk gibiydi ve cevabı beklerken suratının aldığı şekiller, onu öyle güzel gösteriyordu ki bir masalın içinde olduğunuzu düşünebilirdiniz.

Onun bakışlarına karşılık yüzümdeki tebessüm sırıtmaya dönerken büzdüğü dudaklarını görmek, beni yine şaşırtmadı. Cevap vermediğim her an yüzünü daha da buruşturup kaşlarını çatmaya çalışırdı ve hiçbir zaman bunu tam anlamıyla başaramazdı.

Aslına bakarsanız, size bir sır daha; Jongin, göz de kırpamazdı.

Yapabildiği şeyleri sorsanız size mandalina soymak derdi ve ardından da eklerdi; 'Mandalina soymak kutsaldır bir kere!' Jongin, gerçekten görüp görebileceğim en güzel şey miydi emin değildim, dünyayı o kadar gezip görme fırsatım olmamıştı, bilemiyorum aşktam daha güzeli var mıydı fakat size yemin edebilirim ki, Jongin sevip sevebileceğim en güzel şeydi.

Şöminenin çıtırtısına karışan kahkaham salonu doldururken Jongin de suratını asmaya devam ediyordu. Ah, birde sinirlenip ellerimden tek tek çıkardığı mandalinalar vardı tabii. Baş parmağımdan başlayarak mandalinaları almaya çalışırken onu engellemedim, bir iki tane mandalina aldıktan sonra yüzük parmağımda duracağından emindim, hep öyle yapardı.

Sırasıyla dört mandalinayı parmaklarımdan çıkarıp tabağa geri bıraktığında kollarını önünde birleştirdi. Yüzük parmağındaki mandalinayla kollarını birleştirmesi biraz komikti ama kime neydi ki? Jongin her zamanki gibi çok güzeldi. Bundan sonrası asla değişmeyen şeylerdi ama ilk günkü heyecanımı hala hissettiğimi söylesem inanır mıydınız?

Önce birleştirdiği kollarına ardından da parmağımda tek başına bırakılmış mandalinaya baktım. Jongin'in beni dikkatle izlediğinden emindim, bu yüzden yalnız mandalinaya ev sahipliği yapan parmağım ağzıma gittiğinde beklediğim gibi mızmızlanması ve beni bileğimden yakalayıp göğsüne doğru çekmesi gecikmedi.

"İnanamıyorum sana Sehun! Nasıl evlilik yüzüğümüzü yemeye cesaret edersin?"

Yüzümü göğsüne gömerken derin bir nefes çekip yalnızca gülümsedim. Kucağına iyice yerleştiğimde sol ellerimizin yüzük parmaklarındaki mandalinaları yan yana getirip başımı omzuna yasladım. "Bir mandalina masalı yazmak isterdim." dedim, Jongin'in mandalina turuncusuna boyanmış ellerine bakarak. Bir mandalina masalı yazmak isterdim çünkü. Mandalina kokulu ellerine bir masal da ben yazmak isterdim.

****
Y

/N: Döndük mü yine başladığımız yere?😭

****
HADİ BAKALIM YENİDEN YAYIMLIYORUM
HEM DE AĞLAYA AĞLAYA
ÇOK ÖZLEMİŞİM
ZIRLIYORUM😭🍊
DELİ ÖZLEMİŞİM😭😭😭😭
BİTMESİN HİKAYEMİZ
🍊🍊🍊🍊

****

Bir mandalina masalı dinlemek ister misiniz?

Tangerine TaleWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu