bir | k e m i r g e n

341 48 24
                                    

bir | k e m i r g e n

Banka oturup çantamın içini açtım. Siyah kaplı üzerinde yeşil deseni olan eskiz defterimi çıkartıp şu zamana kadar yaptığım tüm çizimleri atlayarak yeni beyaz bir sayfa araladım. Yeşil resim kalemimi de çıkartıp bomboş beyaz sayfaya öylece baktım. Geleceğimin de böyle olacağını biliyordum. Hiç.

Yastığımın altında, kendi ellerimle özenle bağladığım zamanı geldiğinde o şeyle intihar edeceğim ilmeği saklıyordum. Yakın zaman hedefim liseden mezun olmaktı. Uzak hedefimi gerçekleştirmek için çaba sarf edecek kadar bile yaşamayacaktım.

Hafızamı yoklayıp ne çizebileceğimi düşünmeye başladım. Tam hayalimde çizdiğim görüntüyü kağıda işlemek adına ilk çizgiyi kağıda çiziktirmiştim ki yanıma birinin oturmasıyla defterimi kapatıp tam karşıma gölün durgun suyuna baktım. Derin derin nefesler alıyor rahatsız olduğumu belli edecek her türlü davranışı uyguluyordum. Biraz mahremiyet, ihtiyacım olan tek şeydi. Gitmeliydi.

Gitmedi.

Birçok kez daha yanıma birileri oturmuştu, yarım saati geçmeyen sürecik kadar yanımda otururlar biraz gölü izlerlerdi. Telefondan birileriyle konuşur, sosyal medyada dolaşır dururlardı. Ancak sonra benim gitmeme dair olan kurulmuş umutları kırık bir şekilde yanımdan kalkarlardı. Bazıları ise benimle muhabbet kurmaya çalışır ve çalışması başarısızlıkla sonuçlandığında yerinden kalkıp uzaklaşırdı. Bu sefer kim oturduysa yanıma, gitmiyordu. Yaklaşık iki saati birbirimizin nefes alışverişini dinleyerek devirmiş olmamıza rağmen hem de.

İkimizi de inat tutmuştu. Ne o, ne ben kalkıyorduk. İletişim kurmak adına da bir girişimde bulunmuyorduk. Geç saatlere kadar birbirimizin nefeslerini dinlemeye devam ettik. İkimizde heykel gibi durmuş tam karşımıza bakıyorduk. Gölün lacivert gökyüzünün rengini almış, durgun suyuna...

Buraya gölü izlemek için gelmediğini anlamıştım ama hiçbir şey söylemiyordu, söylemiyordum. Sinirle defterimi çantama tıktım. Sıkılmıştım. Hayır, sıkılmamıştım ama biraz daha burada kalırsam annemden fena azar işitecektim. İçine düştüğüm durum tezatlarını da çantamın içine sıkıştırdım.

Banktan hışımla kalktığımda hayatımı sorgulamaya başlamıştım. Artık tanışma için ilk adımın karşımdaki tarafından atılabileceği kadar önemli biri değil miydim yoksa?

Banktan uzaklaşmak adına ilk adımımı atmıştım ki sesini duydum. Sesi güzeldi. Çok güzeldi. Garip bir şekilde insanların seslerine dikkat ediyordum. Saçma takıntıları olan saçma biriydim ve bu ses tam âşık olunacak bir sesti.

"Sen sormayacaksın, o halde ben söyleyeceğim. Adım, Kemirgen."

Adımlarım sekteye uğradığında, bir kaç saniye orada durup başımı göğe çevirdim ve gülümsedim. Ancak annem aklıma geldiğinde hızla oradan ayrıldım. Dudaklarımı hareket ettirip sessizce Kemirgen, diye fısıldadım. Ne tuhaf bir isim öyle. Oyun mu oynayacaktık? Varım.

Kemirgen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin