16.BÖLÜM

19 1 1
                                    


Eve gelene kadar hiç konuşmamıştık. Bruno sadece arabadan inince poşetleri taşımama yardım etti. İçeriye girdiğimizde ben poşetleri odama çıkardım. Bruno ise salonda oturuyordu.

Üzerime kırmızı pjamamı giyip mutfaktan su almak için aşağıya indim. Bruno koltuğun yanında ki sehpanın üzerinde duran çerçeveyi eline almış inceliyordu.

Sanrım fotoğrafta yanımda ki adamın kim olduğunu bilmiyordu. Yanına gidip elinden çerçeveyi nazik bir şekilde aldım.

-Edward babam ve ben, dedim. Sesim ağlamaklı çıkmıştı.

Bruno'nun gözleri büyüdü.

-Bu adam senin baban mı? dedi

-Evet, neden şaşırdın? Dedim çerçeveyi yerine koyarak.

-Baban çok gençmiş. Yani Bay Edward' ı hiç görmedim. Ama sen ondan bahsettikçe hep görmek istemiştim.

-O öldükten sonra Evi annem hiçbir eşyasını kaldırmadı. Hala banyo da bornozu ve tıraş makinesi duruyor. Yoksa bende küçük bir eve taşına bilirdim. Ama onların mazisini asla çöpe atamazdım, dedim ve suyumu alıp odama çıktım.

Bruno:

Duyduklarıma şaşırmıştım. Demek zannettiğim gibi erkek arkadaşı yoktu. Tekrar resme döndüm. Bu adam onun gerçek babası değil ama sanki aralarında gerçek bir baba kız bağı var gibi. Bu resim bunu çok güzel bir şekilde ifade ediyordu.

Aşağıda oyalandıktan sonra yukarıya çıktım. Tam karşımda ki oda Vera'nın odasıydı. Odaya yaklaştım. Kapı aralıktı ve içerisi görünüyordu. Vera mışıl, mışıl uyuyordu. Bu gün onun teklifini kabul etmeyi ne kadar çok isterdim. Ama onun hayatını yeniden mahvedemezdim. Çünkü içimden bir ses tedavi olamayacağımı söylüyor.

***

Sabah uyandığım da sat 09.00'du. Vera hala uyuyordu. Bütün gece bu gün ne yapacağımı düşündüm. Dedemin çiftliğine gitmekten başka bir şansım yoktu. Evet, Vera' yı tekrar yalnız bırakmış olacaktım. Ama biliyorum ki onun için en doğrusu bu.

Küçük bir kağıda not yazıp Vera'nın odasına bıraktım.

Dün Vera görmeden Rugby' den biraz borç para almıştım.

O parayla sokaktan geçen bir taksiye bindim. Dedemin çiftliği şehir çıkışındaydı. Son bir kez eve baktım. Onu çok özleyeceğimi biliyordum. Ama bunu yapmak zorundaydım.

Vera:

Uyandığımda saat 09: 15' di. Bruno' nun odasına baktım. Yatak topluydu ve içerde kimse yoktu. Aşağıya inip her yeri didik, didik aradım. Ama yoktu gitmiş miydi? Hayır, canım gidemez. Bu halde bir yere gidemez.

Odama çıkıp hızlı, hızlı üstümü değiştirdim. Bir yandan da dua ediyordum.

Sehpanın üstünden telefonumu alırken sarı renkli bir kağıt dikkatimi çekti. Elime alıp kağıdı sesli bir şekilde okumaya başladım.

''Gidiyorum Vera. Merak etme çok güvenilir bir yere gidiyorum. Yıllar sonra tekrar bir araya geldiğimizde kanser ve beş parasız bir adam olarak karşına çıktığım için çok üzgünüm. Bütün ömrün boyunca bana bakamazdın. Omuzlarına asla böyle bir yük bindiremezdim. İçimden bir ses o tedaviye cevap vermeyeceğimi söylüyordu. Sen ömür boyu gözyaşı dökeceğine ben böylede yaşarım. Yaşabildiğim yere kadar. Umarım hayatta hem mutlu olursun. Benim için yaptıklarına sonsuza dek minnettar olacağım.''

SAKLI KIŞOnde as histórias ganham vida. Descobre agora